Uluslararası Af Örgütü yayınladığı Türkiye raporunda 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ilan edilen olağanüstü halin her kesimden yüz binlerce insanı etkileyen ciddi insan hakları ihlallerinin yaşanmasına neden olduğunu ve OHAL kapsamında yapılan ihraçların aileler üzerinde yıkıcı etkiler yaratmaya devam ettiğini açıkladı.
İhraç edilen kamu çalışanlarının halen etkin bir başvuru yoluna erişimlerinin olmadığına dikkat çekilen raporda OHAL İnceleme Komisyonu için "hükumetin keyfi ihraçlarını otomatik olarak onaylayan bir mekanizma" nitelendirmesi yapıldı.
Uluslararası Af Örgütü 32 sayfalık Türkiye raporunda OHAL Komisyonu'nun ihraç edilen binlerce kamu çalışanına etkin bir çözüm yolu sunamadığı, ihraç edilenlere yönelik suçlayıcı ithamları çürütebilecek güvencenin olmaması gibi nedenlerden ötürü yüz binlerce insanın adaletten mahrum kalmasına sebep olduğu belirtildi.
"Kamu çalışanları keyfi olarak ihraç edildi"
Raporda Türkiye'de 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe girişiminin 200'den fazla kişinin ölümüne, 2 binden fazla kişinin de yaralanmasına neden olduğu hatırlatıldı. Darbe girişiminden hemen sonra olağanüstü hal ile Meclis ve yargının devre dışı bırakıldığı belirtilen raporda şu ifadelere yer verildi:
"Hükümet OHAL ilanından hemen sonra kamu sektöründe kitlesel ihraçların yaşandığı bir programı yürürlüğe koydu. Yetkililerin bu olağanüstü yetkileri, hükümeti barışçıl bir biçimde eleştirenleri hedef almak ve bireysel özgürlükleri hiçe saymak için kullanmaya devam etmesiyle birlikte ülkedeki insan hakları durumu süratle kötüye gitti. Keyfi gözaltılar ve istismar edici nitelikteki kovuşturmalar arttı. Nitekim olağanüstü hal süresince 150 binden fazla insanın gözaltına alındığı tahmin ediliyor."
"OHAL toplum üzerinde büyük bir etki yarattı"
Raporda OHAL uygulaması kapsamında en az 130 bin kişinin görevinden ihraç edildiğinin vurgulandı. Ayrıca ilk başta belli bir kesimi hedef aldığı belirtilen OHAL'in kapsamının genişletilerek toplumun farklı kesimlerine uygulandığı vurgulandı:
"Türkiye yetkililerine göre bu ihraçlar ‘FETÖ/PDY ile irtibatı ya da iltisakı veya üyeliği olduğu düşünülen kamu görevlilerinin süratle tasfiye edilmesi' için gerekliydi. Sonuç olarak kamu sektöründeki geniş çaplı ihraçlar esas olarak Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayan Fethullah Gülen'in takipçisi olduğu düşünülen kişileri hedef aldı. Ancak darbe girişiminden kısa bir süre sonra ihraçların kapsamı genişletildi.
"Türkiye yetkilileri bu durumu 'devletin bu kişilerce sunulan kamu hizmetini sona erdirme yönünde takdir yetkisi bulunduğunu' ifade ederek açıklıyor. Ancak hükümet ya da diğer kamu kurumları da dahil olmak üzere hiçbir işveren, keyfi ve tek taraflı olarak çalışan işveren arasındaki hizmet ilişkisinin sona erdiğine karar veremez ve kişileri doğrudan görevlerinden alamaz."
"Kamu hizmeti de dâhil olmak üzere her türlü görev ya da işten çıkarma, çalışanın kapasitesine ve işindeki tutumuna dayalı olmalı ve yalnızca tüm usul güvencelerinin sağlandığı bir disiplin süreci çerçevesinde gerçekleştirilmelidir."
"İhraç edilenlerin geçimlerini sağlama olanağı ağır şekilde kısıtlandı"
Raporda ihraç edilen çalışanların toplumda damgalandığı, iş bulma olanaklarının ortadan kaldırıldığı, yurt dışına çıkışlarının da engellendiği belirtildi. Bunun insan hakları ihlallerinin 'en kötüsü' olduğuna dikkat çekilen raporda şu ifadelere yer verildi: "Olağanüstü hal kapsamındaki tedbirler marifetiyle doğrudan ihraç edilen kişilerin geçimlerini sağlama olanağı ağır bir şekilde kısıtlandı ve bu kişiler, ömür boyu kamu sektöründe çalışma yasağı ile yüz yüze kalarak kamuoyu önünde yetkili makamlar tarafından terörist olarak kabul edilen örgütlerle irtibatı olan kişiler olarak damgalandı. Türkiye'de geçim imkanı olmayan bu kişilerin yurt dışında iş aramaları da, yine kanun hükmünde kararnameler pasaportlarının iptal edilmesini öngördüğünden, engellendi. İhraç edilenlerin bir kısmı ayrıca işleri kapsamında sağlanan barınma ve sağlık desteğini de kaybetti."
"OHAL Komisyonu etkin olmayan bir hukuk yolu"
685 sayılı kanun hükmünde kararname ile kurulan OHAL Komisyonu'nun gerçek anlamda bir kurumsal bağımsızlığının bulunmadığını, verdiği kararlarla Venedik Komisyonu önerisinde yer verilen temel ilkelerin de gerisine düştüğü vurgulanan raporda, "Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu'nun mevcut haliyle Türkiye'de kamu sektöründeki görevlerinden doğrudan ihraç edilen kamu çalışanlarına etkin bir hukuk yolu sunma kapasitesi bulunmadığını ortaya koyuyor. Bu durum da, geçim sağlama imkanları askıya alınmış binlerce insanın adalet ve onarıma vakitli ve etkin bir biçimde erişememesine neden oluyor."denildi.
"İhraç edilen kamu çalışanları görevlerine iade edilmeli"
Türkiye'nin insan hakları standartlarına uymayı taahhüt eden bir ülke olduğunu hatırlatan Af Örgütü, ihraç edilen tüm kamu çalışanlarının görevlerine iade edilmeleri çağrısında bulundu. Raporda, "Görevini suistimal ettiğine dair hakkında makul şüpheler bulunan kişilerin görevden alınmalarına dair her türlü karar olağan disiplin süreci çerçevesinde alınmalıdır." denildi.
Af Örgütü ayrıca ihraç edilen tüm kamu sektörü çalışanlarının uygun hukuki usule erişimlerinin sağlanması çağrısında bulundu.
Türkiye 15 Temmuz darbe girişiminden Gülen hareketini sorumlu tutuyor ve yapılan ihraçların devletin güvenliği için gerekli olduğunu savunuyor.