Dolar

42,5151

Euro

49,5945

Altın

5.784,47

Bist

10.973,42

Türkiye'den İsrail'e karşı flaş adım: Bogota Bildirisi'ne şerhli katılım

Türkiye, İsrail'e karşı Bogota Bildirisi'ne şerhli katılımını 25 Temmuz'da Kolombiya'ya iletti. BMDHS maddelerine itiraz eden Türkiye, hukuki tutumunda değişiklik olmadığını vurguladı.

5 Ay Önce Güncellendi

2025-07-29 18:14:05

Türkiye'den İsrail'e karşı flaş adım: Bogota Bildirisi'ne şerhli katılım

Türkiye, Gazze'de soykırım gerçekleştiren İsrail'e karşı alınacak uluslararası önlemleri ele alan Lahey Grubu'nun Bogota Ortak Bildirisi'ne katıldığını 25 Temmuz tarihinde Kolombiya Dışişleri Bakanlığı'na ilettiği nota ile beyan etti. Türkiye, söz konusu bildirinin ikinci ve üçüncü maddelerinde yer alan Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne (BMDHS) yapılan atıflara şerh koyduğunu da notada vurguladı. Türkiye, bildirideki bu ifadelere katılımının, BMDHS'ye ilişkin mevcut hukuki tutumunu değiştirmeyeceğini belirtti.

Dışişleri Bakanlığı tarafından gönderilen nota, Türkiye'nin Lahey Grubu'nun bildirisine şerhli katılımını içeriyor. Türkiye, ilgili maddelerde geçen BMDHS ifadelerine yalnızca bu bağlamda itiraz ettiğini, geri kalan kısımların ise şerh kapsamına dahil olmadığını belirtti.

Bogota Bildirisi'nde, İsrail'e karşı alınması öngörülen yaptırımlar arasında, silah ve askeri malzeme taşıyan gemilerin kara sularına ve limanlara girişine izin verilmemesi, bayrak taşıyan gemilerin bu tarz faaliyetlerden men edilmesi ve ihlallerin ciddi yaptırımlarla karşılaşması gerektiği vurgulandı. Bildiride, bu süreçlerin BMDHS başta olmak üzere uluslararası hukuk kurallarına uygun şekilde yürütülmesinin altı çizildi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 25 Temmuz'da verdiği bir mülakatta Türkiye'nin neden doğrudan imzacı olmadığını açıklamıştı. Fidan, Ege Denizi'ndeki statü sorunu çözülmeden BMDHS'ye taraf olunmasının mümkün olmadığını, bu nedenle bildirinin içeriği hakkında uluslararası hukukçularla yapılan değerlendirmeler sonrası gerekli şerhin eklendiğini aktardı.

Türkiye, BMDHS'nin Ege Denizi gibi tarihsel ve coğrafi hassasiyetleri olan yarı kapalı denizler için uygun olmadığını uzun süredir vurguluyor. 1982 tarihli sözleşmede yer alan ve karasularının genişliği ile adaların statüsünü belirleyen maddeler, Türkiye'nin Ege Denizi'ndeki hak ve menfaatlerine aykırı olarak değerlendiriliyor.

BMDHS'nin uygulanması halinde Yunanistan'ın karasularını 12 deniz miline çıkarması ve Ege Denizi'nin büyük bölümünü kontrol altına alması ihtimali bulunuyor. Bu nedenle Türkiye, yalnızca BMDHS'ye değil, sözleşmeye doğrudan veya dolaylı atıfta bulunan tüm uluslararası belgelere temkinli yaklaşıyor.

Türkiye'nin bu şerhli katılımı, hem İsrail'in Filistin'deki hukuksuz eylemlerine karşı net bir duruş sergilenmesi hem de kendi ulusal çıkarlarını koruyacak dengeli bir dış politika izlenmesi açısından önem taşıyor.

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
SON VİDEO HABER

Bakan Uraloğlu, kendi kullandığı araçla Dallıkavak Tüneli'nden geçti

Haber Ara