Yazıyı bitirince anladım ki; taciz yazısı uzun oluyormuş!..
Geçtiğimiz haftalarda AK Parti Konya Milletvekili Mehmet Babaoğlu'nun İl Göç İdaresi Müdürü olan kardeşi Ahmet Babaoğlu (Kendisinin evli ve çocukları olduğu söylendi) Mısırlı göçmen kadını taciz ettiği gerekçesiyle gözaltına alınmış daha sonra da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı!..
Ulusal basına yansıdığı kadarıyla (yerel basının neden çekindiğine geleceğiz) olayı hatırlatmak gerekirse; “Merkez Karatay İlçesi Kuzgunkavak Mahallesi'nde meydana gelen olayda iddialara göre 3 çocuğuyla birlikte Türkiye'ye gelen ve Konya'ya yerleşmek isteyen 40 yaşındaki Mısırlı Marwa Attla Abdelrazek Moustafa, polise verdiği ifade de; ‘2017 Yılı Eylül ayında Türkiye'ye Kasım ayında ise Konya'ya geldim!.. 2017'nin Aralık ayında ikametgâh izni için Konya İl Göç İdaresi Müdürlüğü'ne gittim. İşimi halledemeden çıktım. İsmini bilmediğim Yemenli bir kadın konuşmamıza şahit olmuş. Yanıma gelip benim işimi kurum yetkilisinin çözebileceğini söyledi. Bende isminin Ahmet Babaoğlu olduğunu öğrendiğim Göç İdaresi yetkilisinin yanına çıktım. Durumu anlattım. Kimlikte resmin bana ait olup olmadığını teşhis etmesi gerektiğini ve yüzümdeki peçeyi açmamı istedi. Açtım. Tamam, sensin, sana yardımcı olacağım; sen şimdi git dedi. Bende kurumdan ayrıldım.
"
Aynı gün kurum yetkilisi Ahmet Babaoğlu'nun evine geldiğini söyleyen 40 yaşındaki Marwa Attla Abdelrazek Moustafa, ‘Saat 15.30 gibi beni telefonumdan arayıp akşam evime geleceğini söyledi. Bende bilgilerimi kontrol amaçlı olduğunu düşündüm. Saat 18.30 sıralarında evime geldi. Çocuklarım kendi odalarına geçti. Bu sırada bana; ‘Sen çok hoşuma gittin senle evlenmek istiyorum' dedi. Şaşırdım. Hiçbir şey demedim. Sonra kalkıp gitti. Bu olayın böylece kapanacağını düşünmüştüm ama çok da korkmuştum! Ertesi gün saat 11:00 sıralarında tekrar arayarak evime geleceğini söyledi. 5-6 dakika sonra kapı çaldı. Kapıyı açtığımda kendisi karşımdaydı. Eve girdi. Bir süre oturdu. Kızım mutfağa çay almaya gittiğinde, bana benimle birlikte olmak istediğini söyledi. Korktuğum için tamam ama şimdi olmaz çocuklar var dedim. Yarım saat daha oturup gitti' dedi.
Marwa Attla Abdelrazek Moustafa, tercüman eşliğinde polise verdiği ifadesinde yaşadıklarından son derece etkilenip korktuğunu ve iki kızını yanına alıp oğlunu Konya'da bırakarak Ankara'ya kaçtığını söyledi. ‘Çok korktum. İki kızımı yanıma alıp Ankara'ya gittim. Burada bir ev tutup oğlumu ve eşyalarımı almak için tekrar Konya'ya döndüm. Cuma günü evde akşam namazı kılarken kapı çaldı. Oğlum kapıyı açmış. Namazım bitince baktım Ahmet Babaoğlu oturuyordu. Oğluma para verip bakkala gönderdi. Yanıma yaklaşıp, ‘Bak şimdi yalnızız seni açık görmek istiyorum. Saçlarını, tenini görmek istiyorum' dedi. Bu sırada oğlum gelince geri çekildi. 1 saat daha oturup gitti. Durumu oğluma anlattım. Tekrar gelirse polise haber vermemiz gerektiğine karar verdik. Geçtiğimiz Cumartesi günü ben evde yalnızken saat 12.30 sıralarında evime geldi. Kapıyı açtım. İçeri girdi. Hemen oğluma polisi araması için mesaj attım. Yaklaşık 10-15 dakika sonra oğlum Kerem ile polisler eve geldi. Odada oturan Ahmet Babaoğlu'nu alıp götürdü. Kendisinden şikâyetçi oldum' dedi.
‘Korktuğum için Konya'da kalamadım. Çocuklarımı da alıp Ankara'ya geldim. Burada bir ev kiraladım. Artık burada kalacağız. Kendisinden şikayetçi oldum. Bu işin peşini bırakmayacağım. Aynı zamanda 15 yaşındaki kızıma da iltifatlar içeren mesajlar atmış. Kızım ona, ‘Ben senin kızın yaşındayım' deyip terslemiş. Bunların kaydı duruyor. Onunla adalet önünde hesaplaşacağız” şeklinde konuştu.
Bu, kadının kayıtlara geçen ifadesi!..
Buna karşılık Göç İdaresi Müdürü ne demiş bakalım; “Marwa Attla Abdelrazek Moustafa'nın ihtiyaçlarını tespit etmek için yardım amaçlı (Sen yardım götüren paketçi misin?!) evine gittim dedi ve suçlamaları reddederek tamamen iftira” dedi
Konya Valiliği de müdür hakkında adli ve idari soruşturma başlattığını duyurmuştu!..
Bu arada; müdür, kadının oğluna para verip evden gönderirken, oğlu telefonu ses kaydı ve görüntü alabilecek şekilde bir yere koymuş ki; müdürün kadınla birlikteyken fotoğrafları da ulusal basında yayınlandı. (Serbest bırakanlara sormak lazım; bu delil sayılmaz mı ya da milletvekili korkusuyla mı serbest bıraktınız?!)
Bu olay basına yansımasından iki veya üç gün önce ki pazar günü bir arkadaşımla birlikte Konya'daydık. Günlük bir gazeteyi ziyaretimizde yayın sorumlusu arkadaş, herhangi bir şey sormadan Türkiye'deki yabancıların durumunu konuşurken; bu konuda daha geniş bir açıklama yaparak, kadının çaresiz olduğunu söyledi ve bazı mültecilerin de Konya'yı terk etme ya da kaçak duruma düşmelerini onayladığını söyledi.
Suriyeli göçmenlerin de benzer durumlar yaşadığını belirterek; milletvekili kardeşi olduğu için kendisine kimsenin bir şey yapamadığını belirtti. Konya'daki yerel gazeteler de, önlerine özellikle kurumlardan reklam engeli çıkarılacağı için daha çok farklı ve detaylı bilgilere sahip oldukları halde haber yapamadıklarını söyledi!..
(Mesela Konya'da yaşayan ve müdürü de iyi tanıyan M…. isimli Suriyeli, Konya'dan neden konteyner kentlere gönderildi ve sonra müdür tarafından kaçak durumu düşürüldü ve şimdi aranıyor?!)
Yukarıda yerel gazetelerin neden çekindiklerini yazmıştım. Olay polise intikal edip, ulusal basında yayınlanınca takip ettiğim kadarıyla iki gazete; ‘Sözcü ve Odatv'den alıntı yaparak internet sitelerine kısaltarak koydukları habere iki saat sonra ulaşmak isteyenler; “Aradığınız sayfaya ulaşamadık” gibi yazıyla karşılaştılar. İki saat içerisinde yerel gazetelerin internet sitelerinde haberi kaldırttılar!..
Ben bu yazıyı yazmadan iki gün önce, Konya Valiliği'ni, valilik özel kalem müdürünü, özel kalemi, basın birimini, basın müdürünü… Valilikte aklınıza gelebilecek konuyla ilgili bütün birimleri aradım Ahmet Babaoğlu'nun şu an ne yaptığıyla ilgili… (Cep telefonumda arama kayıtları mevcuttur. Zannedersem onlarda da arayan numaralara kayıtlıdır.) Soru sorduğum tüm yetkililer önce beni terslediler sonra yüksek gerilim elektrik akımına kapılmış gibi, “Bizim bilgimiz yok filan yeri arayın” dediler.
En alt kademeden biri onun yerine müdür atandığını söyleyebildi ancak… Zannedersem vekaleten!..
Göç İdaresi il Müdürlüğü'nün telefonunu sayısız defa aradım ve santralden bir kişi telefonu açmadı…
Sorumlu Bakanlığı'nın Hukuk Müşavirliği'ni defalarca aradım cevap veren olmadı!..
Mesela, farklı bir olayda Diyarbakır'ın Kulp İlçesi'nde yaşandı. Şu an 14 yaşında olan zihinsel engelli kız, 2 yıldır 92 kişinin taciz ve tecavüzüne uğramış!
Sapıkların büyük çoğunluğu ilçenin ileri gelen esnafı ve kamu görevlisi… Aileye baskı ve tehdit sonucu, aile davadan vazgeçiriliyor ve hepsi tahliye ediliyor!..
Bir de kamu görevlisi ve zengin olmayan sapık var, Denizli'nin Çivril İlçesi'nde… 40 yaşındaki S.K., komşusunun yüzde 50 zihinsel engelli kızı N.D.'ye (14) cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla anında tutuklandı!..
(Umut edilir ki; hücreye koymazlar da; koğuşta ona bir kısas uygulayan çıkar!..)
Şimdi anlıyorsunuz adaletin kime nasıl işlediğini?!.
Geçmişte ve yakın zamanda milletvekili ya da belediye başkanlarından zinacıların gözünün yaşına bakmadan partiden anında uzaklaştıran Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan; 8 Mart Kadınlar Günü konuşmasında “Eskiden yapanın yanına kar kalan şiddet ve istismar olayları artık ne milletimiz ne devletimiz tarafından görmezden geliniyor” dedi.
Haydi ben, Erdoğan'ın; zina yapan insanları uzaklaştırdığını biliyorum…
Suriye'de mazlum duruma düşmüş Türkiye'ye sığınan yüz binlerce kadının tekrar yurtlarına dönmeleri ve huzur içinde yaşamaları için canları uğruna savaş veren ve albayrak içinde ‘şehitler ölmez' sloganlarıyla sonsuzluğa uğurlanan gençlerimiz ve önce Allah'a sonra devlete güvenen bu kadınlar; taciz konusunda belgesi ve delili olan ama işlem yapılmayan Konya'daki müdürün cinsel dürtüleri için mi hayatlarını hiçe sayarak ülkemize sığındılar?!
O kadar gencimiz onun için mi şehit oldu?!
Bu adam, ağabeyi milletvekili olduğu için mi tutuklanmıyor?!
Olay unutulup üstüne sünger çekilerek bu adamın daha sonra başka yerde görevlendirilmeyeceğini kim garanti edebilir?!
Bu adamın şu an ne yaptığını bilen var mı?!
‘Soruşturma devam ediyor'dan başka adaletin neden işlemediğini söyleyecek biri var mı veya Denizli Çivril'deki adamı niye bu müdür gibi tutuksuz yargılamıyorsunuz ya da bu müdürü neden tutuklamıyorsunuz?!.
Ve en önemli iki şey söyleyeyim…
Birincisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan, her konuda yalnız mücadelede ediyor ve de yanlış bilgi veriliyor. Bu durum AK Parti'yi hızla ANAP'laştırıyor!..
İkincisi; Allah, “mutlaka adaleti savunun” diye emrederken, olayı örtbas edip görmezden gelen ya da mağduru suçlayan ve kendilerini İslami medya olarak gören tüm kuruluşlara; Hazreti peygamber'in tabiriyle sesleneyim: ‘Dilsiz şeytanlar!..”