Türkiye'nin eski Çad Büyükelçisi ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Kavas, Afrika'nın geçen yüzyılda büyük katliamlar ve sömürü yaşadığını belirterek “Sömürgecilikten sonra Afrika'nın ne kadar okumuş, aydın veya yönetici ailesi varsa hepsini düzlediler” dedi. Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) tarafından düzenlenen ‘Türkiye-Afrika Stratejik Ortaklığı: Geçmişin İzinde Büyüyen Yeni İşbirliği' Konferansında konuşan Prof. Dr. Ahmet Kavas, Afrika-Türkiye'nin tarihsel ilişkilerini ve geleceğin Afrika'sını değerlendirdi.
BATI'NIN AFRİKALILARA ÇİZDİĞİ 'SÖMÜRGECİ OSMANLI' İMAJINI DEĞİŞTİRMELİYİZ
Türkiye'nin Afrika'da anlatılmadığını ya da Avrupalı güçlerce bilinçli olarak kötü tanıtıldığını söyleyen Prof. Dr. Ahmet Kavas, “Biz bu geçmişin izlerini takip etmek zorundayız. O yüzden de bu tür çalışmalarımızın Türkiye'de yoğunlaşması gerekiyor. Üniversitelerimizde Afrika Araştırma Merkezleri açılıyor ama bu batıdaki yapıları bir an evvel kavrayıp onların çalışma usullerini birebir biz almak ve daha sonra daha ileriye götürmek zorundayız” diye konuştu.
1884'TE AFRİKA'DA KULLANILAN YOLLARIN HEPSİNİN BAĞLANTISINI KOPARIYORLAR
“1884 yılında Avrupa'da masaya toplanıyorlar. Osmanlı'yı da davet ediyorlar. Osmanlı artık orada etkin değil ancak Afrika'da hala toprakları var” diyerek Afrika'nın paylaşılması sürecini anlatan Prof. Dr. Kavas, “1885'te Berlin Konferansı'nda Afrika'yı paylaşıyorlar. O paylaşmayı uygulayabilmek için de mücadele ediyorlar. En son 1912 yılında Libya'yı alıyorlar. Bir tek Etiyopya kalıyor. Ancak orası da İtalya'nın payına düşüyor. İtalya 1936 yılında oraya giriyor. Böylece Afrika'da sömürülmeyen ve batılı sömürgecilerin ayak basmadığı Liberya diye bir ülke kalıyor. Onun sebebi de Amerika'nın oraya sahip çıkması” şeklinde konuştu. Batılı güçlerin Afrikalıların kendileri arasında iletişim kurmaması için de mücadele ettiğini belirten Prof. Dr. Kavas, “Sömürgeciler 1884'te Afrika'da kullanılan yolların hepsinin bağlantısını koparıyorlar. Bu yollardan geçişleri engelliyorlar ki, birbirleri arasındaki etkileşim devam etmesin. Böylece Afrika'nın kendi iç düzenini bozuyorlar. Kendilerine kolay teslim olsunlar diye. Mesela Çad'ta yol yok. Çad'ta bir kasabadan diğerine gitmeniz için sadece o kasabadan birisiyle gitmeniz söz konusu. Teknik aletlerle bile gitmeniz zor diyorlar” ifadelerini kullandı.
BU ÖRGÜTLERİ KİM YÖNETİYOR?
Boko Haram ve eş-Şebab gibi örgütlerin nüfuz artırma çabası hakkında da konuşan Prof. Dr. Kavas, “Bugün Afrika'yı ele geçirmek isteyen devletlerin 16'ncı yüzyılda aynı Haçlı Seferleri ve İspanya sonrasında olduğu gibi en hassas yerlerinden vurduğunu görüyoruz. Bugün ki Somali kıyılarından, bugün ki Mağrib Sahilleri'nden, Batı Afrika kıyılarına kadar oluşturdukları ve adına İslamcı terör grupları dedikleri gruplar var. Ben 90'lı yıllarda Afrika'ya gittiğimde böyle bir şey yoktu. Yani bu nasıl bir şeydir ki bir anda Afrika'yı eş-Şebab'tı, Boko Haram'dı, El-Kaide'ydi birçok örgüt ele geçirmeye çalışıyor. Bunların öncülerini biz tanımıyoruz. Bunların var olup olmadığını da bilmiyoruz. Yani Boko Haram'ın başındaki adam bir kişilik midir? Yoksa bir beyin midir? Yani bir yerden yönetilen… Böyle bir insan var mıdır? Bunlar çok basit anlatılabilir ama hakikaten arkasında çok güçlü uluslararası stratejilerin olduğunu görüyoruz. Bu bölgeler özellikle kaynakları bol ve kolay elde edilebilecek yerler… Buralara büyük hamleleri nelerle hazırlıyorlar ve nasıl gittikleri önemli” değerlendirmesinde bulundu.
ALMANLARIN AFRİKA'YI SÖMÜRMEDİĞİ İDDİASI YALANDIR
Almanların Afrika'da hiçbir ülkeyi sömürmediği iddiasını da değerlendiren Prof. Dr. Kavas, “Almanların Afrika'da hiç sömürgeciliği yok derler. Ancak bu külliyen yalandır. Eğer Almanlar 1. Dünya Savaşı'nı kaybetmeselerdi Afrika'nın yarısı Almanların olacaktı. Tanzanya'nın yer aldığı Güneybatı Afrika'da Almanların bir katliamı vardır ki dünya tarihinde gerçekleşen ender katliamlardan birisidir. Herero adındaki kavimi, adeta Kalahari Çölü'ne sürerek, öldürmeye uğraşmadan birkaç gün içerisinde hepsinin helak olmasını sağlamışlardır” dedi.
BP, SHELL VE TOTAL ORDULARDAN DAHA ETKİLİ
“Ruslar, Avrupalılar ve Çinliler Afrika'ya giderken Türk Havayollarını kullanıyorlar. Çünkü bu işler onlar için çok masraflı. Şimdi Çin Doğu Afrika Bölgesi'nde Etiyopya'da, Tanzanya'da bazı havayolu hatları açmış. Çin Afrika'da giderek etkisini artırıyor” diyen Prof. Dr. Kavas, emperyalist şirketlerin de Batılı güçlerin Afrika siyasetinde büyük önem taşıdığını ifade ederek “Öte yandan Afrika'da 30 milyon kilometrekare 'de Shell, Total, BP neredeyse her yerde var. Ordular göndermenize gerek yok. Bunlar ordulardan daha etkili görünüyor. Ordularla belli bir zaman içerisinde çalışırsınız. Bunlar Afrika'yı 100 yıldır hortumluyorlar” ifadelerini kullandı.
AFRİKA'DA BÜYÜK BAŞARI YAKALADIK
“Şimdi Afrika'da ‘yeşil kuşak' dedikleri bir bölge oluşturmaya çalışıyorlar. Bunların hepsi aslında Afrika için perde arkasında oluşturulan stratejilerin bölge üzerinden yürütülmesini amaçlayan bir misyona sahip. Sömürgecilikten sonra Afrika'nın ne kadar okumuş, aydın veya yönetici ailesi varsa hepsini düzlediler. Yok ettiler, idam ettiler, sürgüne gönderdiler. Milli bir kimlik, irade ettirmek gerekiyor” diyen Kavas, Türkiye'nin son 15 yılda Afrika'da büyük bir ivme yakaladığını söyleyerek şu ifadeleri kullandı:
“Son 15 yıl içerisinde, özellikle 2005 yılında bir adı kondu. 2010 yılında biz bunu Başbakanlık imzasıyla bir strateji belgesine dönüştürebildik. Bu belge bile başlı başına bir vesikasıdır. 10 yılda geldiğimiz nokta, sivil toplum kuruluşlarının büyük başarı ve katkısıyla büyük. En başarısız alanımız ise akademik alan. Çünkü bu kadar yayıldığımız bir kıtada bilgiye ihtiyacımız var. Diğer bir unsur ise eğitim ve YTB'nin faaliyetleri…”