Gazeteci yazar Fehmi Koru, bugünkü köşe yazısında Enis Berberoğlu hakkında verilen kararı ve ekonomik programı konu edindi. Koru, "Bir ülkeyi ayakta tutan ilkedir devletin ‘hukukun üstünlüğü' niteliği…" dedi.
İŞTE FEHMİ KORU'NUN YAZISININ İLGİLİ KISMI:
Dünün en önemli haberi, ‘Yeni Ekonomi Planı' (YEP) adıyla açıklanan, ülkemizin ekonomik sıkıntılarıyla baş etmek üzere devlet adına neler yapılacağının ayrıntılarıyla yer aldığı hükümet planının açıklanmasıydı hiç kuşkusuz.
Ancak, Yargıtay 16. Ceza Dairesi‘nin, CHP milletvekili Enis Berberoğlu‘nun 16 aydır tutulduğu cezaevinden tahliyesini getiren kararı o açıklamaya baskın çıktı.
Yargıtay, anayasanın milletvekili dokunulmazlığının her seçimde yenilendiğine dair açık hükmünü yerine getirmekle, yine anayasada yer alan devletin niteliğiyle ilgili ‘hukukun üstünlüğü' kavramını pekiştirmiş oldu.
Bir ülkeyi ayakta tutan ilkedir devletin ‘hukukun üstünlüğü' niteliği…
Adalet mülkün temeli, zulüm ise fesadıdır
Roma hukukunda ‘Justitia est fundamentum regnorum' diye ifade edilmiş, Hz. Ömer tarafından ‘el-adlü esasül mülk' biçiminde söylenmiş (cümlenin diğer yarısı ‘ve'z zulmü fesadül mülk'tür, yani ‘zulüm devleti fesada uğratır') bizim dilimizde ‘adalet mülkün temelidir' diye formülleşen ilke…
Ekonomiyi de olumsuz etkiler adaletin yara alması…
Herhalde hepimiz eğitim hayatımızın bir döneminde “Berlin'de hakimler var” diye biten öyküyü dinlemiş, okuma meraklılarımız pek çok yerde aynı öyküyle karşılaşmışızdır. Alman köylüsünün toprağına göz dikmiş imparatora verdiği cevapla ülkesi yargısına güvenini güçlünün yüzüne karşı haykırmasını anlatır o öykü.
Bizim de kendi tarihimizden, mermerlere zarar verdiği için elini kestirdiği Rum ustanın şikayetine bakan mahkeme tarafından suçlu bulunan Fatih Sultan Mehmet‘in elinin kesilmesine hükmedildiği öykümüz vardır.
Dediği dedik bilinen, ağzından çıkan kanun sayılan Sultan‘a kendisinden de üstün başka bir güç (yargı) bulunduğunu hatırlatan öykü…
“Adalet herkese lazım” diye popülerleştirilen inanç da önemlidir.
Son yıllarda yapılan kamuoyu yoklamalarında kurumlara güven içerisinde yargıya yönelik kanaat hiç iç açıcı değil. Bunda en sonuncusu 28 Şubat döneminde yaşanmış darbelerin yargıyı cezalandırma aracı olarak kullanması örneğine ek olarak, yakın dönemde ortaya çıkan yargının aynı amaçlarla kullanılmak üzere bir örgüt tarafından ele geçirildiği bilgisinin de etkisi var.
Yargı mensuplarının bile içinde yer aldıkları kuruma fazla güven duymayacağı görüntüsünün mutlaka kırılması gerekiyor.
Bunu kıracak olanlar da yine yargı kurumu içerisinde yer alanlar…