İlgi gören Sempozyuma Rusya, Türkiye, Kazakistan, Gürcistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Azerbaycan'dan çok sayıda uzman, gazeteci ve politikacı katıldı. Azerbaycan devlet yetkililerinin ve milletvekillerinin yanı sıra, Türkiye Cumhuriyeti'nin Bakü Büyükelçisi Erkan Özoral ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Bakü Temsilcisi Ufuk Turganer'in katıldığı Sempozyumda, bölgede yaşanan olaylar siyasi ve ekonomik açıdan değerlendirildi.
Uluslararası Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Yeni Çağ Medya Grubu Başkanı Agil Alesger, böylesine önemli bir etkinliği organize etmekten şeref duyduğunu belirterek şunları söyledi:
“Sempozyumu düzenleme amacımız aslında şu: Eğer bölgenin kaderine karar verilecek ve bölgenin geleceğine dair herhangi bir harita çizilecekse, buna bölge ülkeleri karar vermelidir. Bu yüzden de hepimizi ilgilendiren konuları bölgede söz sahibi olan ülkelerin temsilcileriyle birlikte tartışmaya karar verdik. Bölgemizin siyasi, ekonomik ve bilgi güvenliğini sağlamak başkalarının değil, bizim sorumluluğumuzda. Büyük ekonomik projelerin gerçekleştirildiği, önemli stratejik konuma sahip olan bölgemizin değeri günden güne yükselişe geçiyor. Bu durum, bizim tüm dünyadaki olaylara ve bizi ilgilendiren konulara daha özenle dikkat etmemizi gerektiriyor. Bir medya temsilcisi olarak toplumlarımız arasındaki bağları doğru yönetilen basınla daha da güçlendirebileceğimize inanıyorum”.
T.C Bakü Büyükelçisi Erkan Özoral, konuşması sırasında bölgemize dair önemli konulara ve sorunlara değindi:
“Büyüdükçe, tarih kitaplarını okudukça hep şunu düşünüyordum: Acaba ben de bir gün tarihi olaylara şahit olabilir miyim? Ve birlikte bir dönemin kapanmasına şahiti olduk. Sovyetler Birliği çöktü ve biz kardeşlerimize kavuştuk. Birkaç gün önce de BM'de tarihi Kudüs kararının alınmasına şahitlik ettik. 128 ülkenin oyu, adaletsizliğin mutlaka bir gün sona ereceğini ıspatlamış oldu. Bu tarihi bir oylamaydı. Tüm ülkeler ABD tarafından tehdit edilmişti, ama sonuç onların istediği gibi olmadı. İnsanlığın kaderini oluşturan en temel prensip adalet prensibidir. Bugün Azerbaycan büyük bir adaletsizlikle karşı karşıya. Bizler her zaman Azerbaycan'ın yanında olduk ve bundan böyle de hep yanında olacağız. Ama geç olmadan Yukarı Karabağ sorunu artık çözüme kavuşmalıdır”.
Özoral'ın konuşması sonrası kürsüye çıkan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Bakü Temsilcisi Ufuk Turganer, tüm ülkelere bir çağrıda bulundu:
“Adaletsizlikten bahsettik… Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de yıllardır adaletsizlikle karşı karşıya. Buradan tüm dünya birliğine çağrıda bulunuyor, Kuzey Kıbrıs'a yönelik daha dikkatli bir tutum sergilenmesini istiyorum”.
Azerbaycan Türkiye Evi Başkanı Tenzile Rüstemhanlı, Sempozyumda etkili bir konuşma yaptı. Özellikle Müslüman ülkelerinde kanlı çatışmaların bitmek bilmediğini söyleyen Rüstemhanlı, bölge ülkelerini Batı adaletsizliğine yönelik birlikte haraket etmeye çağırdı. Aynı zamanda o, Yukarı Karabağ sorununun çözümü konusunda Türkiye-Rusya işbirliğinin etkili olacağına inandığını söyledi.
Türkiye Azerbaycan İşadamları ve Sanayaciler Birliği Başkanı Hüseyin Büyükfırat, bölge ülkeleri arasındakı diyalogda Azerbaycan'ın büyük önem arz ettiğini dile getirdi:
“Azerbaycan'da her zaman başka milletlere ve gruplara karşı tolerans gösterildi. Bu ülke tüm alanlarda hızla gelişiyor ve çeşitli kültürlerin merkezine dönüşüyor”.
Büyükfırat, ayrıca Birinci ve İkinci Cihan Harbi'nden sonra dünyada çatışmaların dur durak bilmediğini, insanlığa kan ve gözyaşından başka hiçbir şey vermeyen bu düzenin bir an önce değişmesi gerektiğini belirtti. TÜİB Başkanı, BM'de Kudüs'le ilgili adaletli kararın verildiğini vurguladı.
Sempozyuma katılan Azerbaycan Basın Konseyi Başkanı Eflatun Amaşov, bölgede yaşanan siyasi ve ekonomik olaylarda medya ve STK'ların büyük rolü olduğunu söyledi:
“Medyanın imkanları oldukça kapsamlı, bu potansiyeli kullanmaksa bizim elimizde. Böylelikle amaçlarımıza kolaylıkla ulaşabilir ve Yukarı Karabağ ve diğer konularda tutumumuzu net bir şekilde ortaya koyabiliriz”.
Küresel konuların bölgemizi nasıl etkilediği konusuna değinen Milletvekili Hikmet Babaoğlu, Sempzoyumdaki çok yönlü tartışmayı “beyin fırtınası” olarak nitelendirdi. Ayrıca Milletvekilleri Fazil Mustafa, Güdret Hesenguliyev ve Adil Aliyev de Uluslararası Sempozyumda konuşma yaptı.
Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk, panelde yaptığı konuşmada, Sovyetler Birliği döneminde Türkiye ile diğer Türk cumhuriyetlerinin birbirinden ayrı kaldığını, bir takım ideolojik dayatmalarla aynı bölgenin insanlarının birbirinden ayrı düştüğünü söyledi.
Doğu medeniyetinin Batı medeniyetine yenildiğini belirten Öztürk, şöyle devam etti:
“Batı, kendisini her zaman bir ‘öteki' icat ederek tanımlamıştır. Bu ‘öteki' 1990'lı yıllara kadar komünizmdi, 1990'lardan sonra ise İslam oldu. Müslümanlar kendi aralarında çatışmaya teşvik edildi. İslam dünyası kan gölüne dönüştü. Batı, bize hem doğrudan hem de düşünsel anlamda bir savaş ilan etmiş durumdadır. Bizlerin ise coğrafi sınırlarımızı, zihin dünyamızda olan sınırları aşmanın yolu olarak artık daha çok yüz yüze ve yan yana gelmemiz gerekir.”
Üç panelden oluşan Uluslararası Sempozyumda Türkiye-Rusya ilişkileri ve bu ilişkilerin bölgemize etkisi de müzakere konusu oldu. İki ülke arasındaki ilişkilerin Yukarı Karabağ sorununun çözümü için yeni imkanlar sağlayabileceği özellikle vurgulandı. Ünlü Rus siyaset bilimcisi Maksim Şevçenko ve araştımacı türkolog İvan Stradubtsev, şu anda iki ülke arasındaki ilişkilerin “uçak krizi” öncesinde olduğundan daha iyi düzeye yükseldiğini belirttiler. Darbe girişiminden sonra gerçeklerin gün yüzüne çıktığını söyleyen Şevçenko, Türkiye yönetiminin kriz yönetimi konusunda akıllıca davrandığını ve bunun sayesinde Rus-Türk ilişkilerinin iyiye gittiğini söyledi.
Yeni Akıt yazarı, Anadolu Yayıncılar Derneği Başkanı Sinan Burhan, Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk'se Azerbaycan basınının Türkiye ve Rusya basını arasında bir köprü olduğunu söyleyerek, krizin atlatılmasında Azerbaycan'ın önemli rolüne vurgu yaptılar. Yeni Çağ Medya Grubu'nun organize ettiği Uluslararası Sempozyumda katılımcıların ortak noktada buluştuğu sonuç şu oldu: Bundan böyle güçlü kimse haklı da o olmayacak, haklı olan güçlü olacak...