Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Başörtüsü tartışması artık Türkiye'nin gündeminden çıkmalı

Katıldığı bir canlı yayında soruları cevaplayan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, 'Başörtüsü tartışması artık Türkiye'nin gündeminden çıkmalı. Yok böyle bir tartışma. Kadının kılık kıyafetiyle uğraşmak diye bir şey olmamalı Türkiye'nin gündeminde. Kadınlar arzu ettikleri gibi giyinebilirler' dedi

4 Yıl Önce Güncellendi

2021-01-02 15:21:53

Başörtüsü tartışması artık Türkiye'nin gündeminden çıkmalı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başörtü tartışmalarına ilişkin, "Bu tartışma artık Türkiye'nin gündeminden çıkmalı. Yok böyle bir tartışma. Kadının kılık kıyafetiyle uğraşmak diye bir şey olmamalı Türkiye'nin gündeminde. Kadınlar arzu ettikleri gibi giyinebilirler, arzu ettikleri gibi rahatça gezebilirler. Siyasetçi olarak bizim görevimiz herkese saygı duymaktır." dedi. 

Kılıçdaroğlu, Halk TV canlı yayınında soruları yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. 

İktidar ve muhalefet arasında yaşanan başörtüsü tartışmalarına ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Ben Erdoğan'dan 2021'in ilk gününde vatandaşlarına sıcak, sevgi dolu mesaj vermesini beklerdim. Ama bir televizyon programındaki tartışmadan yola çıkarak CHP'yi tekrar başörtüsü üzerinden suçlaması akıl alacak şey değil." ifadesini kullandı. 

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Yeni bir yıla girmişiz, insanlara hiç değilse sevgiden, saygıdan söz et. İnsanlar bir dert ortamı içindeler, pandemi var, ekonomik sıkıntılar var, CHP'yi suçluyor. Nedeni şu, Erdoğan gündem yaratamıyor. Bütün hayatı CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu. Nasıl ben Kılıçdaroğlu'nu zor durumda bırakırım. Ben yeri geldiğinde CHP'yi de geçmişteki bazı uygulamaları nedeniyle eleştiren biriyim. İnsanlar hata yapabilirler, kurumların da eksiği, yanlışı olabilir. Ama artık 21. yüzyılda başörtüsü sorununu gündeme getirip, 'Bak Bay Kemal konuşmadı, halbuki ben konuştum.' Oradaki sorun şu, bizim konuşmalarımızı havuz medyası vermediği için benim hiç konuşmadığımı sanıyor. Oysa ben konuştum, düşüncemi açıkladım. Üstelik bu düşünce yeni bir düşünce değil. Bu tartışma artık Türkiye'nin gündeminden çıkmalı. Yok böyle bir tartışma. Kadının kılık kıyafetiyle uğraşmak diye bir şey olmamalı Türkiye'nin gündeminde. Kadınlar arzu ettikleri gibi giyinebilirler, arzu ettikleri gibi rahatça gezebilirler. Siyasetçi olarak bizim görevimiz herkese saygı duymaktır. 'Vitrin mankeni' diye daha ağır bir şey söyledi. Çıkıp özür dilemesi lazım bütün kadınlardan. Başı açık, kapalı bütün kadınlardan özür dilemesi lazım. Hiçbir kadın vitrin süsü, vitrin konusu falan değildir. Olmamalıdır, olamaz da zaten."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Sembolik olarak CHP'nin başörtülülere yer verdiği" yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Hiç de sembolik değil, inanın o kadar çok kişi var ki. Erdoğan sadece adalet yürüyüşüne baksaydı o bile başlı başına... Erdoğan, vaizelerle toplantı yapmamıştır ama bu kardeşiniz vaizelerle de toplantı yapmıştır. Biz bunları alıp siyasete malzeme yapmıyoruz. Ben şov için yapmıyorum. Başörtüsü bizim geleneksel olarak da inanç nedeniyle de taktığımız bir şey. Kırda da takarız, kente de takarız. İnsanların kendi tarzıdır, benim görevim onlara saygı duymaktır. Bu siyasetin alanının dışındaki bir konu. Bu kapanmış bir konudur. Şu ana kadar da aslında samimi söylemek gerekirse boşuna tartışıyoruz. Neden? Ben senin giyimine, inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygı duyuyorum. Eğer bu değerler üzerinden biri ötekileştiriyorsa gel bana haber ver, beraber yürüyeceğiz." diye konuştu.  

Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine "dostlarıyla beraber iktidara geldiklerinde" hiç kimsenin kimliğiyle ve yaşam tarzıyla uğraşmayacaklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Burada hakim, savcı, polis her kurumda bunları görecekler. Başörtülü savcı, polis olamazmış, böyle bir şey var mı? Hangi kuruma hangi şartlarda gelinir bellidir, bunlar çok daha şeyler görecekler?" sözleri sorulan Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın kendi hayal dünyasında yarattığı bir Türkiye olduğunu ve halktan koptuğunu anlattı.

O kadar çok insanın sadece bir kuru ekmeğe muhtaç olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi bu noktadan çıkarmaları gerektiğini aktardı. 

Bunun birinci yolunun, herkesin can ve mal güvenliğinin sağlanması olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Yani adalet olacak. 2021'in ilk günlerindeyiz, gönlümüzde yatan bu ülkede adalet olsun. Yargının en tepesindeki insan bile adalete olan güvenin yüzde 30'lara indiğini söylüyor. Bir ülkede adalet olmazsa devlet olmaz. Devletin temeli adalettir." dedi.  

- "Türkiye'nin tekrar yatırım ortamına, üretim ortamına dönmesi gerek"

Ekonomiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin bir "Ekonomi Masası" olduğunu, bu masanın üyelerinin illeri gezerek CHP'nin çözüm önerilerini vatandaşlara, iş dünyasına ve esnafa anlattığını söyledi. Türkiye'nin tekrar yatırım ortamına, üretime ortamına dönmesi gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "Eğer bugün 10 milyonu insan işsizse siyaset kurumunun o işsizliğe odaklanması gerek. İstihdam ortamı yaratması gerek. İktidarın başarı ölçüsü yarattığı istihdamdır, izlediğiniz ekonomi politikaları işsizliği önlüyorsa sizin ekonomik politikanız başarılıdır. Eğer vergileriniz istihdam yaratmayan alanlara gidiyorsa sizin ekonomik politikanız iflas etmiş demektir." ifadesini kullandı. 

Pandeminin farklı bir konu olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, diğer tüm ülkelerin pandemi döneminde vatandaşına yardım ederken Türkiye'de iktidarın ise IBAN numarası verdiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Bir devlet, borcunun faizini ödemek için borçlanırsa o yönetimin o ülkeye vereceği hiçbir şey yoktur, dert dışında. Bu veriler sarayda görünmüyor, orda herkesin karnı tok. 10 milyonu aşkın işsiz var, esnafın derdi ne biliyorlar mı acaba? Halkın arasına gittiği yok ki, halkı dinlediği yok ki. Erdoğan kimi dinler? Danışmanlar, kurmaylar Erdoğan'a toz pembe bir tablo çiziyorlar." açıklamasında bulundu. 

Devletin bir planlama dahilinde ve yasalar çerçevesinde yönetilmesi gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, bu yasal kuralların çerçevesi içinde devlet yönetilirse hiçbir sorun çıkmayacağını belirtti. Vergisini veren halka, vergilerin hesabının da verilmesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin bir üretim seferberliğine girerek katma değeri yüksek ürün üretme konusunda özel teşvikler getirmesi gerektiğini söyledi. 

Yükte hafif, pahada ağır şeylerin üretilmesi gerektiğine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, "Üniversiteler bunu yapacak. Üniversiteye özerklik getireceksiniz. Sonra güçlü bir sosyal devlet kurmanız lazım. Bunu kuramazsınız o ülkede huzuru sağlayamazsınız. Biz bunun için aile destekleri sigortası olsun diyoruz." değerlendirmesinde bulundu.  

- "5 yıllık planlama yapıyoruz

İktidara geldiklerinde ekonomi alanında atacakları tüm adımların planlamasını şimdiden yaptıklarını bildiren Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin 5 yıl içinde bütün bu sorunlarını aşabileceğini anlattı.

Kılıçdaroğlu, "Ne yaparsak büyük istihdam yaratırız, biz bunun planlamasını yapıyoruz. 5 yıl içinde 2 milyona yakın istihdam yaratacağız. Çok güzel şeyler hazırlıyoruz şu anda. Bu proje afaki olmasın diye çalışıyoruz. Biz halkın önüne böyle çıkacağız. Bu ülkeye temiz siyaseti, ahlaklı siyaseti getireceğiz." diye konuştu.   

Kamu özel iş birliği projelerine bakışı sorulan ve daha önce yaptığı "Bunları kamulaştıracağız" açıklaması sorulan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Kamu özel iş birliği ile bir proje yapıyorsunuz, 'Vatandaşın cebinden 5 kuruş para çıkmayacak diyorlar.' 5 kuruş çıkmayacaksa kimsenin malını kamulaştırmayacağız. Ama milletin cebinden para çıkıyorsa bu nasıl iş birliği. Mal onun, kar da onun, her şey onun bir de ben onun üstüne para veriyorum. Niye ben para veriyorum? Benim doğmamış torunumu borçlandırıyorlar, böyle bir rezalet olur mu? Ben kamu çıkarını korumak zorundayım. Vatandaşı soyan düzene benim 'Hayır' demem lazım. Vatandaşı soyan düzene ben 'evet' dersem onlardan ne farkım olacak. Bu bir soygun düzenidir, kamulaştıracağım derken sen bunu kaça yaptın, maliyeti, karı nedir, onu da sorarız. Bunu devlete alıyorum ben. Dolar bazında fiyat mı olur? Devletin soyulmasını engelleyeceğiz, bir gruba, belli bir siyasi alanı finanse eden o gruba 'Kardeşim kusura bakmayın' diyeceğiz. Fakir fukarının bu devlete ödediği vergiyi 5 kişiye vermem, bu vergiler 83 milyon kişinin hakkı. Sadece siyaseti değil, havuz medyasını da finanse ediyorlar. O gazeteler aracılığıyla Basın İlan Kurumunu da soyuyorlar. Resmen soyuluyoruz, devletin soyulmasına karşıyız biz. Medya birden fazla araçla kontrol edilmek isteniyor. Bunlardan birisi RTÜK. En büyük şikayeti alan havuz medyasının televizyonuna bir şey yapılmıyor. Burada bir ayrımcılık var. İkincisi Basın İlan Kurumu aracılığıyla yapılıyor. Üçüncüsü medya patronları Maliye Bakanlığı aracılığıyla denetleniyor."

 

 

 

SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara