“Oturumu izlerken birkaç saat önce “Başkent düştü”den nasıl bu noktaya geldiğimizi düşündüm. Amerikan polisinin bu gibi abartılı gösterilere karşı kendine özgü bir müdahale yöntemi var. Önce kaosun büyümesine izin veriyorlar, işler kontrolden çıkmış gibi gösteriyorlar, sonra da adeta “Tamam çocuklar, artık yetti,” diyerek ortalığı temizliyorlar. Kuşkusuz, binayı basan göstericiler siyah olsaydı akıbetleri aynı olmazdı. Öyle ellerini kollarını sallayarak giremezlerdi.
“Beyazlar daha eşit”
Beyaz göstericilere daha fazla müsamaha tanındığı tartışılmaz; Amerikan polisinin gözünde beyazlar her zaman daha eşit sonuçta.
Göstericiler binaya alınarak bir anlamda Trump ve tabanının gazı alındı. Sanki büyük işler başarıyormuş, binayı ele geçiriyorlarmış zannettiler ama birkaç saat içinde kendi aralarında “Buradan kaçalım, kaldıkça işler kötüleşiyor, bizi silip süpürecekler,” diye konuşmaya başladılar.
Bunu dediklerini bizzat duydum: bir Trump destekçisi 400-500 Robocop olduğunu ve ortalığı gaz bombalarıyla dağıtacağını söylüyordu binadan kaçarken. Başka protestolarda da polis olay daha fazla büyümesin, biriken gaz daha şiddetli patlamasın diye binaların yanmasına, yağmalamasına baştan göz yumar. Sonra sert yüzünü gösterir. Arada, böyle vanayı açmak ve gazı salmak gerek. Gösteri hakkı Anayasal hak olan ABD bu işi öğrendi yıllar içinde. Amerika'da bu hakkın geniş yorumunda bazen bina yakmak, yağmalamak ve bugün itibarıyla Capitol'ı basmak da yer alıyor. Ve bu hak “Siyahların hayatı önemlidir,” diye haklı olarak bağıranların da yalan-yanlış kulaktan duyma bilgilerle “Oy hırsızlığına son,” diye kendisini sokağa atanların ortak hakkı.”