Türkiye'de bir neslin demir parmaklıklar arkasında çürümesine neden olan 28 Şubat Postmodern Darbesi, geçtiğimiz günlerde Kur'an-ı Kerim dersi veren Ayşan Orakçı'nın yeniden gözaltına alınmasıyla bir kez daha gündeme geldi. Diyarbakır'da eğitmen olan Orakçı, 2004 yılında açılan davanın mahkumiyetle sonuçlanması nedeniyle gözaltına alınarak Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'ne koyuldu. 4 çocuk annesi ve engelli olan Orakçı'yla ilgili verilen karar büyük tepki çekince savcılık infazı durdurma kararı vererek genç kadını tahliye etti.
Fakat 28 Şubat'ta İslami kimlikleri nedeniyle ‘terörist' ilan edilenlerin 367 kişinin 28 Şubat'ı halen sürüyor. Üniversite okuduğu dönemde üstüne atılan haksız suçlamalarla hapis yatan Avukat Mehmet Okatan, hazırladığı raporla yaşanan hukuksuzlukları gündeme taşımaya hazırlanıyor. Okatan, o dönem davalara bakan pek çok hakim ve savcının, bugün FETÖ bağlantısı gerekçesiyle meslekten ihraç edildiğii belirtiyor.
367 KİŞİ HALA HAPİSTE
Rapora göre 367 kişi halen cezaevinde bulunurken, yeniden yargılama süreciyle birlikte 17 kişi tahliye edildi. Raporda 2 kişinin ağırlaştırılmış müebbet, 21 kişinin de müebbet yediği belirtildi.
HAKİMLER FETÖ'CÜ ÇIKTI
Yeni Şafak'tan Aybike Eroğlu'nun haberine göre o dönem "İslami örgüt davaları"na bakan 9'ncu Ceza Dairesi'nin tüm hakimlerinin 15 Temmuz darbe girişiminden sonra meslekten atıldığını anlatan Avukat Mehmet Okatan, “Coşkun Demir, Mustafa Kemal Tepedelen, İsmail İnceoğlu ve Sefa Mermerci gibi isimler FETÖ bağlantısı nedeniyle görevden ihraç edildi” dedi. İslami hassasiyetleri olan vatandaşlara verilen cezalara itirazlar, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nden bir türlü geçemedi.
DAYAK, KORKU, İŞKENCE
28 Şubat'ta işkencelerin gözaltı sürecinde başladığını anlatan Okatan, raporunda şu ifadelere yer verdi:
“Gözaltına alınan kişiye daha şubeye götürülmeden araba içinde dayak atılmaya başlanırdı. Gözleri bağlanan kişiler, görmeden saatlerce dayak yiyordu. Elektrikle yapılan işkence en acımasız olanıydı. Bir güç kaynağına bağlı olan kablo uçları vücudun değişik bölgelerine değdiriliyordu. Filistin askısı gibi askılara alınan kişilere su tutulur, arkasından da elektrik verilirdi.”
Okatan, vatandaşların düz askı, ters askı, Filistin askısı, poşetle boğma, kendi mezarını kazdırma, uçurum kenarında tutma, kulağında tetik düşürme gibi işkencelere maruz kaldığını kaydetti.
28 Şubat mağdurlarından Avukat Mehmet Okatan'ın yaşadıkları da şu şekilde aktarıldı:
1995 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde okurken tutuklanan Okatan, cezaevi şartları nedeniyle okuduğu okulunu bitiremeyeceğini anlayıp yeniden sınava girdi. 1997 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazanan Okatan, 2001 yılında mezun oldu. 5 yılı aşkın süre cezaevinde kalan Okatan, tahliye olduktan sonra İstanbul Barosu'na başvurarak ruhsatını almak istedi. Ancak Baro, kanundaki ‘Avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmiş olmak' hükmü gereğince başvurusunu reddetti. Hayatını 28 Şubat mağdurlarını savunmaya adayan Okatan, Anayasa Mahkemesi'nin mevcut ibareyi iptal etmesi üzerine Muş Barosu'ndan ruhsat alabildi.