Türkiye genelinde 20 milyon 32 bin konuttan yaklaşık 11,5 milyonu, deprem riskine karşı finansal güvence sağlayan Zorunlu Deprem Sigortası (DASK) ile korunuyor. Deprem kuşağında yer alan ülkede sigortalılık oranı yüzde 57 seviyesinde kalırken, uzmanlar bu oranın yeterli olmadığını belirtiyor. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi, Türkiye'de deprem sigortasının önemini gözler önüne sermiş ve sonraki yıllarda yaşanan birçok depremle bu farkındalık pekişmiş oldu. Son dönemde Kahramanmaraş merkezli depremler ile İstanbul ve Balıkesir'de yaşanan sarsıntılar da sigortanın önemini yeniden gündeme getirdi.
Marmara Bölgesi Sigortaya En Çok İlgi Gösteren Bölge
DASK verilerine göre, Türkiye'deki 20 milyon 32 bin konutun 11 milyon 491 bini Zorunlu Deprem Sigortası kapsamına alınmış durumda. Marmara Bölgesi, 6 milyon 840 bin poliçeyle yüzde 65 sigortalılık oranıyla en yüksek ilgiyi gösteren bölge oldu. Bunu yüzde 61 ile Doğu Anadolu, yüzde 57 ile Ege ve Güneydoğu Anadolu, yüzde 56 ile Akdeniz, yüzde 50 ile İç Anadolu izledi. Karadeniz Bölgesi ise yüzde 45 ile sigortalılık oranının en düşük olduğu bölge olarak kayıtlara geçti.
Balıkesir ve İl Bazında Sigortalılık Durumu
10 Ağustos'ta Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki deprem sonrası DASK'a ulaşan 15 ihbar hızlıca işleme alındı. Balıkesir'in sigortalılık oranı yüzde 64 ile Türkiye ortalamasının üzerinde gerçekleşti. İl bazında en yüksek sigortalılık oranları Bolu'da yüzde 91, Düzce'de yüzde 90, Yalova'da yüzde 85, Muğla ve Sakarya'da ise yüzde 84 olarak belirlendi. En düşük oranlar ise Gümüşhane'de yüzde 30, Rize'de yüzde 33, Bayburt'ta yüzde 35 ve Kırıkkale'de yüzde 36 olarak kaydedildi.
DASK'ın Mali Gücü ve Hasar Ödemeleri
25 yıldır yürürlükte olan Zorunlu Deprem Sigortası kapsamında DASK, toplumda sigorta bilincini artırmak amacıyla çeşitli kampanyalar yürütüyor. Kurumun toplam ödeme gücü 355 milyar liraya ulaşırken, operasyonel kapasitesi ve nitelikli insan kaynağı ile yüksek etkili depremlerde vatandaşlara kesintisiz finansal güvence sağlayabiliyor. DASK'ın bugüne kadar gerçekleştirdiği toplam hasar ödemesi 41 milyar lirayı bulurken, bunun büyük kısmını 2023 Kahramanmaraş depremleri oluşturdu. Bu deprem sonrası 629 bin 203 hasar ihbarı alınmış, yüzde 99'u kısa sürede işleme alınarak 526 binin üzerinde dosya için 39 milyar 343 milyon lira ödeme yapılmıştı.
Yakın Dönem Depremlerinde Tazminat ve Sigortalılık Artışı
Kahramanmaraş sonrası en yüksek tazminat ödemesi 2020 İzmir depreminde 472 milyon lira olarak gerçekleşti. Aynı yıl Elazığ'da 458 milyon, 2024 Malatya-Kale'de 391 milyon ve 2025'te İstanbul'daki depremler sonrası 155 milyon lira ödeme yapıldı. Depremler sonrası sigortalılık oranları da arttı. 2020 Elazığ depremi öncesi yüzde 35 olan sigortalılık, deprem sonrası bir yıl içinde yüzde 52'ye yükseldi. İzmir'de ise 2020 depremi sonrası oran yüzde 56,8'den yüzde 63'e çıktı. Kahramanmaraş merkezli 2023 depremleri sonrası Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde sigortalılık yüzde 50'den yüzde 57'ye yükseldi. Ağustos 2025 itibarıyla poliçe yenileme oranı yüzde 60 olurken, DASK, yenileme motivasyonunu artırmak amacıyla düzenli yenileyen vatandaşlara yüzde 20 indirim uyguluyor. Bu uygulama ile hem sigortalılık oranının sürdürülebilirliği sağlanıyor hem de vatandaşların sürekli finansal güvence altında olması hedefleniyor.
DASK'ın ÖNEMİ
Zorunlu Deprem Sigortası (DASK), 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin ardından Türkiye'de deprem kaynaklı maddi kayıpları önlemek ve vatandaşlara finansal güvence sağlamak amacıyla ortaya çıktı. Deprem riski yüksek bölgelerdeki tüm konut sahiplerinin sigorta yaptırması yasal bir zorunluluk olarak belirlendi. DASK, özellikle deprem sonrası evleri zarar gören kişilerin hızlı ve güvenli bir şekilde tazminat almasını sağlayarak ekonomik kayıpların toplum üzerindeki etkisini azaltıyor. Sigorta yaptırılmadığında, deprem sonrası oluşan hasar masrafları tamamen ev sahibi veya kiracıya ait oluyor ve maddi olarak ciddi bir yük doğuyor. Ayrıca, konut kredisi almak isteyenler için DASK poliçesi bulunmayan binalarda finansman sağlamak genellikle mümkün olmuyor. Bu nedenle sigortalılık hem bireysel güvence hem de ekonomik istikrar açısından kritik bir rol oynuyor.
Yorum Yap