Dolar

34,8691

Euro

36,7026

Altın

3.021,43

Bist

10.047,50

Angola nerede? Angola halkı Müslüman mı? Angola hangi kıtada?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 4 gün sürecek olan Afrika turuna Angola ile başladı. Erdoğan Angola'da resmi törenle karşılandı. Erdoğan Angola Devlet Başkanı Gonçalves ile önemli görüşmelerde bulundu. Erdoğan'ın ziyareti sonrası Angola'nın nerede olduğu insanlar tarafından merak edilip araştırılmaya başlandı. Peki Angola nerede? Angola halkı Müslüman mı? Angola hangi kıtada?

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-10-18 15:55:22

Angola nerede? Angola halkı Müslüman mı? Angola hangi kıtada?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 4 gün sürecek olan Afrika turuna Angola ile başladı. Erdoğan Angola'da resmi törenle karşılandı. Erdoğan Angola Devlet Başkanı Gonçalves ile önemli görüşmelerde bulundu. Erdoğan'ın ziyareti sonrası Angola'nın nerede olduğu insanlar tarafından merak edilip araştırılmaya başlandı. Peki Angola nerede? Angola halkı Müslüman mı? Angola hangi kıtada?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Afrika ülkelerini ziyaret turuna başladı. Erdoğan 4 günde Angola, Togo ve Nijerya'yı ziyeret edecej, ikili ilişkiler ve eknomik ilişkiler masaya yatırılacak. Erdoğan'ın il durağı Angola oldu. Erdoğan Angola'da büyük coşku ile karşılandı. Erdoğan Angola Devlet Başkanı Gonçalves ile öenmli konuları görüştü. Erdoğan ve Gonçalves görüşmenin ardından aıklamalarda bulundu. Erdoğan açıklamasında "Kazan-kazan anlayışıyla yapılan yatırımlar neticesinde iş insanlarımızın Angola'daki etkinliği de artacaktır. İkili ticaret hacmini 500 milyon dolar olarak belirledik. Eğitim, tarım, sanayi, gümrük, turizm alanlarında 7 anlaşmayı imzalamış olduk." dedi.

Angola nerede?

Angola ya da resmî adı ile Angola Cumhuriyeti, Afrika kıtasının güneybatı bölümünde yer alan bir ülkedir. Kimbundu, Umbundu ve Kikongo dillerinde Ngola olarak adlandırılan ülkenin komşularını güneyde Namibya, kuzeydoğuda Kongo DC, doğuda Zambiya oluşturmakta olup, ülkenin batısında Atlas Okyanusu yer almaktadır. Angola'ya bağlı olmasına rağmen anakara ile fiziki bağlantısı bulunmayan ve ülkenin kuzeyinde Atlas Okyanusu kıyısında yer alan Cabinda bölgesi de Kongo Cumhuriyeti'nin yanı sıra yine Kongo DC ile sınıra sahiptir. Resmi dili Portekizce'dir.

Ülkenin toplamda sahip olduğu 5.198 km sınırın 2.511 km'si Demokratik Kongo Cumhuriyeti (bu sınırın 225 km'lik bölümünü Cabinda bölgesine olan sınır oluşturmaktadır), 1.376 km'si Namibya, 1.110 km'si Zambiya ve 201 km'si ise Kongo Cumhuriyeti devleti ile oluşmaktadır. Angola sahip olduğu 1.246.700 km² ile dünyada en büyük 23. ülke konumunda iken bu alanların neredeyse tamamı karasal alanları oluşturmakta olup hiç sulak alan bulunmamaktadır.

angola_nerede

Ülkenin batısında Atlas Okyanusu kıyısında başlayan dar vadiler, doğu yönünde ülke topraklarının içerisine ilerlendiğinde yükseltinin de artması ile birlikte dağlık arazi olarak gözlemlenebilmektedir. Bu araziyi oluşturan Bié dağlık alanları Angola'nın merkezinde yer almakta olup, 2.619 m ile ülkenin en yüksek noktasını oluşturan Môco dağı da bu yüksek arazide yer almaktadır. Ülkenin güney bölgesi ise daha alçak bir konumdadır. Angola'nın doğu kısımlarında ise Zambezi nehrinin kolları yer almaktadır.

Angola halkı Müslüman mı?

Ülke genelinde nüfusun yarısından biraz fazlası Hristiyan dinine mensuptur. Burada katolik mezhebine göre inancını yaşayanların oranı %38 olarak ifade edilirken, Protestan mezhebine inananların oranı %15 düzeyindedir. Angola'da nüfusun geriye kalan yarıya yakın kısmı ise yerel dinlere inanmaktadır. İslamiyet, Angola'da neredeyse hiç görülmemekte olup, islam inancına göre yaşamını idame ettiren ve çoğu diğer Afrika ülkelerinden gelen %1 civarı topluluğun çoğu ise sünni mezhebine göre inancını yaşamaktadır. Burada dini inançlarda ortaya çıkan farklılıklar nedeniyle İslami topluluk bir birliktelik sağlayamamaktadır. Suudi Arabistan 2010 yılında ülkede içerisinde İslamiyeti ilerletmek adına Luanda'da İslami bir üniversitenin kurulumunu finanse edeceğini duyurmuştur. Angola hükûmeti Ekim 2013'te yaptığı açıklamada ülke içerisinde İslam inancını yasa dışı din olarak ilan ederek, tüm İslami unsurları yasaklayarak camileri kapatmış ya da yıktırmıştır. Bu yasaklama Angola kültürüne ve geleneklerine zarar veren tüm dini hareketleri kapsayacağı hükûmet yetkilileri tarafından ifade edilmiştir.

Angola ekonomisi

Angola 2012 verilerine göre sahip olduğu 114,2 milyar dolar Gayri safi yurt içi hasıla ile Afrika kıtasının Güney Afrika Cumhuriyeti ve Nijerya'dan sonra üçüncü büyük ekonomisi konumundadır. Bu denli büyük bir ekonomiye sahip olan ülkede, nüfusun büyük çoğunluğu açlık sınırında yaşamaktadır.

Angola ekonomisi yıllarca süren iç savaşın etkileri günümüzde de devam etmektedir. Özellikle son yıllarda başta sahip olunan petrol rezervlerinin yanı sıra diğer yeraltı zenginlikler sayesinde ciddi bir ekonomik kalkınma yaşayan ülke, gösterdiği bu hızlı yükseliş ile Afrika kıtasının en büyük ekonomik büyüme verilerine sahip ülkesi konumundadır. Ancak petrolden ve diğer yeraltı zenginliklerinden elde edilen gelirlerin neredeyse tamamı ülkenin siyasetini ve ticaretini yöneten nüfusun küçük bir kısmına ulaşmakta olup, nüfusun geriye kalan büyük çoğunluğu bu gelirlerden fayda görememektedir. Ülke nüfusunun büyük çoğunluğu işsiz olup, yarısından fazla açlık sınırının altında yaşamaktadır. Birleşmiş Milletler'in yayımladığı 2013 İnsani Gelişim Endeksi raporuna göre ülke 'az insani gelişim' kategorisinde yer almakta olup 186 ülke içerisinde 148. konumda kendisine yer bulabilmektadır.

Ülkenin mal ve hammadde ihracatında en önemli ticaret ortaklarını Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Fransa, Belçika ve İspanya oluşturmaktadır. Portekiz, Güney Afrika Cumhuriyeti, ABD, Fransa ve Brezilya ise ülkenin ithalatındaki en önemli ticaret ortaklarını oluşturmaktadır. 2009 yılında Angola, Portekiz'in Avrupa dışındaki en önemli ihracat ortağı konumuna gelmiş, bu doğrultuda 24.000 Portekizli son yıllarda Angola'ya yerleşerek iş arayışına girmiş ya da şirket kurmuşlardır. Buna rağmen Çin'in ülke içerisindeki mevcudiyeti kurduğu büyük firmalar nedeniyle Angola için daha büyük önem arz etmektedir.

Angola tarihi

Günümüzde Angola'nın varlığını sürdürdüğü topraklarda yaşayan ilk topluluk Khoisan topluluğu olmuştur. Khoisan topluluğu ilerleyen yıllarda Bantu halkları tarafından bölgeden uzaklaştırılmıştır. 15. yy sonlarına doğru Avrupalılar ve özellikle de Portekizli denizciler ile başlayan temasın sonucunda Portekiz 1483 yılında, günümüzde Luanda'nın bulunduğu sahil kesiminde ve iç bölgelerde ticaret merkezleri oluşturmuştur. Angola'nın bugünkü sınırlarının sistematik olarak ele geçirilmesi ve işgal edilmesi ise 19. yy sonlarında başlatılmış olup, bu işgal 1920'li yıllara kadar sürdürülmüştür.

Angola 1920'li yılların ortasından 1960'lı yılların başına kadar 'klasik' sömürü sistemi içerisinde Portekiz tarafından yönetilmiştir. Bu dönemde koloni sahibi Portekiz, 1926 yılından Karanfil Devrimi'nin yaşandığı 1974 yılına kadar askerî cunta tarafından idare edilmiştir.

Koloni döneminde ülkenin en büyük ekonomik değerini tarım ve hayvancılık oluşturmaktaydı. Bu tür faaliyetler Avrupalı yerleşimciler tarafından büyük işletmelerde yapılmasının yanı sıra, Afrikalı yerliler tarafından da aile işletmelerinde gerçekleştirilmekteydi. Bunun haricinde koloni ülkesi için çıkartılan elmasın ihracatı, önemli bir kaynak oluşturmaktaydı.

1950'li yıllarda milliyetçi direnişin şekillenmesi ile başlayan süreç, 1961 yılında silahlı mücadeleye dönmüştür. Özellikle Afrika Yılı olarak adlandırılan 1960 yılında 18 Afrika ülkesinin sömürge sahibi ülkelerden bağımsızlığını ilan etmesi Angola'da da bu sürecin ilerlemesine neden olmuştur.

Portekiz, 1962 yılından itibaren ülkede köklü reformlar gerçekleştirerek geç sömürge dönemini devreye almıştır. Bu durum Angola'da niteliksel olarak yeni bir durum yaratsa da bağımsızlık mücadelesine herhangi bir etkisi olmamıştır. Bu mücadele dolaylı olarak Portekiz'de 25 Nisan 1974 tarihinde gerçekleştirilen Karanfil Devrimi neticesinde diktatör askerî cuntanın devrilerek yerine demokratik rejimin gelmesi sonucunda başarıya ulaşmış, yeni Portekiz Hükûmeti derhal sömürge ülkelerden çekilme sürecini başlatmıştır.

Portekiz'de gerçekleştirilen devrim Angola'da bağımsızlık mücadelesi veren ve farklı etnik kökenleri temsil eden Angola Ulusal Kurtuluş Cephesi (FNLA), Angola'nın Bağımsızlığı İçin Halk Hareketi (MPLA) ve União Nacional para a Independência Total de Angola (UNITA) özgürlük hareketleri arasında iktidarı ele geçirme adına silahlı çatışmanın yoğunlaşmasına sebep olmuştur. Yaşanan bu çatışmalarda Amerika Birleşik Devletleri, Zaire (1997'den itibaren Kongo DC) ve Güney Afrika Cumhuriyeti (o dönem iktidarda Apartheid hükûmeti bulunmaktaydı) FNLA ile UNITA cephesinde yer alırken, Sovyetler Birliği ve Küba MPLA tarafında yer almışlardır. Çatışmalar sonucu MPLA mücadeleyi kazanan taraf olarak 1975 yılında Luanda'da bağımsızlığı ilan etmiş, aynı dönemde FNLA ve UNITA'da Huambo'da bağımsızlık açıklamasında bulunmuştur.

Huembo'da FNLA ve UNITA tarafından oluşturulan 'karşı hükumet' her ne kadar kısa süre içerisinde dağılsada, bağımsızlık ilanından kısa bir süre sonra bu üç taraf arasında Angola'yı iç savaşa sürükleyen çatışmalar şiddetlenmiştir. FNLA bu mücadeleden kısa süre içerisinde elense de, UNITA liderleri Jonas Savimbi'nin 2002'deki ölümüne kadar mücadelesini sürdürmüştür. Bu dönemde iktidardaki MPLA ise sosyalist ülkeleri rol model alarak siyasi-ekonomik bir rejim oluşturmuştur.

Bu sistem 1990/91 yılları arasında iç savaşta yaşanan kısa süreli duraklamada çok partili sistem lehine değiştirilmiştir. 1992 gerçekleştirilen ve UNITA'nın da yer aldığı genel seçimlerde MPLA parti olarak parlamentoda mutlak çoğunluğu elde etse de, partinin devlet başkanı adayı José Eduardo dos Santos devlet başkanı olması için Jonas Savimbi'ye karşı gereken çoğunluğu sağlayamayarak yasa gereği zorunlu olan ikinci seçim turuna girmek durumunda kalmıştır.

Yapılan bu seçimler ülkede 2002 yılına kadar sürecek karmaşık bir yapıya sebep olmuştur. Bir tarafta MPLA ve UNITA ortaklaşa parlamentoda hatta hükumette yer alırken, UNITA'nın askeri kanadı seçimlerden hemen sonra silahlı mücadeleyi yeniden başlatmıştır. Ülkedeki siyasi gelişmeler neticesinde yönetimde otoriter bir devlet başkanlığı yönetimi benimsenmiş, ülke genelinde ciddi yıkımlar gerçekleştirilmiştir.

2002 yılında UNITA lideri Jonas Savimbi'nin ülkenin doğusunda ordu tarafından yakalanıp vurulmasından sonra UNITA silahlı mücadeleyi bıraktığını açıklamıştır. Bu olay neticesinde silahlı kanadını lav edilen UNITA'da buradaki güçlerin bir bölümünü Angola ordusu bünyesine alınmıştır. Yeni genel başkanları Isaias Samakuva önderliğinde normal bir muhalefet partisi görüntüsüne bürünen UNITA, 2008 yılında gerçekleştirilen ve MPLA'nın oyların %80'ini elde ettiği seçimlerde bir varlık gösterememiştir.

Son yıllarda özellikle ülkede var petrol rezervlerinden elde edilen gelirlerle tüm ülkede yeniden yapılanma gerçekleştirilmektedir.

Angola'da 2010 yılında kabul edilen yeni anayasa, iktidardaki MPLA'yı güçlendirmekte ve devlet başkanına otoriter bir yönetim imkânı sağlamaktadır.

Haber Ara