Dolar

32,5674

Euro

34,8837

Altın

2.432,83

Bist

9.645,02

Düşmanın kimliği

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-06-17 11:56:19

Düşmanın kimliği
Ebu Cehiller'in ve Velid Bin Muğire'nin askerleri ile savaş halindeyiz. Hemen her birisinin ismine müsemma bir şekilde yaşadıklarına şahit olabiliyoruz. Ebu Cehiller…
Velid Bin Muğireler…. Sadece görünümleri ve modelleri farklı o kadar. Toplum içerisinde çağımızın en güçlü askerleri olmaya adaylar. Ya da birileri eliyle habire beslenip, güçlendirilip üzerimize salınıyorlar. İşin en tehlikeli yanıysa bu düşmanın Müslüman kisvesi altında olmaları, dolayısıyla yapılanların İslam'a ve Müslümanlara zarar veriyor oluşu. Ebu Cehil ve Muğire'nin misyonuna baktığımızda günümüzle ne kadar benzerlik arz ettiği manidar. Kavimlerinin liderleri pozisyonunda olup makam, mevki sahibi olmaları, bilgi seviyeleri itibariyle de çevrelerini dizayn edip yönlendiriyor oluşları da çok önemli bir nokta. Bütün bunlara rağmen kalplerinde ki arıza onları hakikate karşı kör ve sağır etmiştir. Bir çuval pirincin içindeki beyaz taştır asıl tehlikeli olan. Günümüzde bu beyaz taşlardan içimizde o kadar çok var ki onları tanımadan mücadele etmek, sahaya birkaç sıfır yenik olarak çıkmaya sebep olmakta.
Nesilleri tahrip eden, zalim, saldırgan, günahı süslü gösteren, hak yiyen, yaratıldıklarının ve bir gün öleceklerinin unutkanlığı ile askerlik yapıyorlar içimizde. Allah'ı unutmuş, inancının rükûsunu liderine gösteren, kendi menfaatleri adına yetimi, öksüzü dahi ezmekten kaçınmayan askerler… Gizli hesaplar nedeniyle, bayrak ve millet sevdalısı, ümmet ve din sevdalısı gibi görünüp zemin oluştuğunda! hiç düşünmeden haramı bile helale çeviren askerler… Müşriklere karşı güler yüzlü, tatlı dilli, hoş tavırlı olup Müslüman kardeşine karşı sırf kendisini ve ideolojisini kabul etmiyor diye mahreme, değere, peygambere bile savaş açmaktan beri durmayanlar.!
Dinin farzlarını yerine getirip haramlardan kaçınmayarak vatan, millet, ümmet diyerek Allah'tan uzaklaşan sözde Müslümanlar.! Grup başlarına iman edip kendinden olmayanları rahatça tekfir edebilen zavallı ılımlı Müslümanlar.! Kendi içlerinde birbirlerine güzeli öğütleyip, eleştirildiklerinde çirkin olmanın zirvesine çıkanlar. Davranış ve usulleri İslam hâkimiyetine ve emirlerine zıt hareket ederken, İslam'ın sadece kendilerinin olduğunu iddia edenler.
Dahası! “Allah indinde Hak Din İslam'dır” ayetini okumalarına rağmen, kendi olgu ve akımlarını hak dinin yerine koyanlar. Menkıbe ve kıssaları İslam'ın kültürü haline sokup Kur 'ansız bir hayat yaşayanlar. Ebu Cehilleri, Velid Bin Muğireleri zamanında içimize sokup kimimizi kapitalizme, kimimizi sosyalizme angaje edenler kimlerse; kavmiyetçilik, bölgecilik, cemaatçilik, particilik çığırtkanlığı ve dayatmasıyla muvazzaf askerlerini sokanlar aynı güruhtur. Diyebiliriz ki Emperyalistlerin kurmak istediği hâkimiyet bizim içimizdekilerin kimliklerini değiştirerek ve görevler vererek, jeopolitik konum açısından bakıldığında 180 yıldır coğrafyanın en etkili topraklarını ele geçirmeye çalışıyorlar.
Müslüman, az Müslüman, kültürel Müslüman, ılımlı Müslüman, cemaatçi Müslüman, partici Müslüman modelleri oluşturarak Müslümanlar arasına duvarlar ördüler. Özellikle iktisâdi alandaki Müslümanların kuşatılmışlıkları ilerlememize, dirilişimize engel olacaktır. Her ne yapmak istiyorsak aramıza duvar örenlerin kontrolünde yapılmak üzere müsaade edilir konumdayız, içimizdeki Ebu Cehiller sayesinde. Nasıl dini yaşayacağımızı, nasıl ticaret yapacağımızı, nasıl siyaset yapacağımızı, nasıl cemaat olacağımızı belirleyen güç, Muğire kumandasını oynatması yeterli oluyor.
Eğitim, askeri, iktisâdi ve sınaî bakımdan içten ve dıştan kuşatılmış durumdayız. Müslümanın nefesini, can damarını, evini, mahremini hatta kalbinin sesini bile duyabilmek için en üst düzeyde kontrol mekanizmalarını gerçekleştirmek üzere hareket halindeler. Neredeyse münafık olmak üzere olan çıkarcı müslümanlar ile beraberler. Düşmanın kimliğini biliyoruz!
Başarılı ve planlı bir şekilde Müslümanların gerekli olan dayanışmayı gerçekleştirmeleri şart. Birlikte dirilişimizi gerçekleştirebilmek için akımlar olarak, siyasî olarak, ticarî olarak bir olmalıyız. Aynı Allah'a iman edip kulu, aynı peygambere ümmet olabilmeliyiz. Dini davetçileri takip edip manen teyakkuzda olabilmeliyiz.
Kültürel ve eğitim-öğretim plânımızı Kur'an yasalı, Peygamber ölçülü yaşamalıyız. Düşman kimliğini biliyoruz! Sadece “Onlar dünya hayatının görülen kısmını bilirler” –Rum/7- ayetinin işaret ettiği şekil üzere olan Müslüman kardeşlerimizi ve kendi dini yaşantımızı zayıf halden güçlü hale geçirmeliyiz. Onlar kendilerindeki boşluklara istinaden ihtiyaç hissettikleri şeyleri öğretecek kimselere muhtaçtırlar. İhtiyaçlarını birlik olarak gidererek hakkaniyetli Müslüman kimliğine geri dönmeleri için gayret içinde olmalıyız. Sonrası birlik olarak, tek ümmet gücü ile dirilişe gebe olacaktır…

@msbeser

Haber Ara