Suudi Arabistan'da, rejim tarafından geçtiğimiz yıllarda hapse atılan ülkenin önemli alimlerinden Sefer el-Havali, yaşadıklarını kaleme aldığı bir mektupla dile getirdi. Suudi Arabistan'daki tutukluların hayat hikayesini paylaşan “Tutuklu Vatandaşlar” adlı platform, el-Havali'nin mektubunu yayınladı. Mektubunda, "Adım Sefer El-Havali ve yaşım 70'in eşiğinde. Yıllardır zindan yatağında uyuyorum. Tüm bunlar, öğütlerimin karşılığı ve reddetmelerimin cüretkârlığıdır." diyen El-Havali, “Hikâyenin başı neydi? Geçmişin 90'lı yıllarıydı. Bir reddiye sundum ve onun için zamanın en cüretkâr olanı dediler. O reddiyede, Amerikan güçlerinin ülkemizdeki varlığını üstelik ‘Körfez Savaşı'na yardım iddiasıyla' kabul etmeyişimdir. Bu kabullenmeyişim karar sahiplerine karşı bir tehdit içermiyordu. Bilakis tek derdim vatanımın maslahatıydı. Şüphesiz ki ilerde görünen bir tehlikeye dikkat çekmek istemiştim. Bunun karşılığı da ilk defa tutuklanmamdı.” dedi.
"İSLAM RUHUNU YENİLEMEK İÇİN ÇALIŞTIM"
El-Havali, mektubunda "İslami bir uyanış tesis edenlerdendim. Ülkenin gençlerinin derinliklerinde hakiki bir İslam ruhunu yenilemek için kalemimle aşırılığa karşı savaşmak için ve laikliği ifşa etmek için ve batının emellerini ortaya dökmek için, İsrail ve türevlerine karşı insanları uyarmak için çalıştım. Fakat bedenimin direnci birden zayıf düşmeye başladı. 2005 yılının ortalarında beyin felcine yakalandım. Karın boşluğumda sancılar hiç eksik olmadı. Böbreğimde sorunlar baş göstermeye başladı. Ve tüm bedenim…" ifadelerini kullandı.
"HASTA YATAĞIMDA TUTUKLADILAR"
El Havali, ifadelerini şöyle sürdürdü:
"Elim biraz iyileşti. Bu esnada tarihe bir destan yazmaya karar verdim. Adını, ‘Müslümanlar ve Batı Medeniyeti' koydum. Bu kitapta kralın ailesine nasihatlerde bulundum. Ayrıca âlimler heyetine ve tüm meşayihlere tavsiyelerde bulundum. Bu kitabım 2018 yılında yayınlandı. Karar sahipleri almaları gereken dersi fark etmeyecek olacak ki beni hasta yatağımda tutukladılar. Ellerim ve ayaklarımı kelepçelediler. Bana ilaç vermediler, ağrı kesici dahi vermediler. Benimle birlikte kardeşim ve oğullarımı da tutukladılar. Nasihat ve konuşmanın suçu... Tek suçları benim sevdiklerim olmaları. Beni tüm susturma çabalarına rağmen yakında kendilerine döneceğim sevdiklerim."