Dolar

32,4512

Euro

34,7970

Altın

2.440,26

Bist

9.915,62

Dogu ve Guneydogu Illeri Mulki ve Idari Amirleri Toplantisi

Dogu ve Guneydogu Illeri Mulki ve Idari Amirleri Toplantisi

9 Yıl Önce Güncellendi

2016-02-03 18:00:12

Dogu ve Guneydogu Illeri Mulki ve Idari Amirleri Toplantisi
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Benim başbakan olarak kullandığım gücün kökü ne muhterem babamdan kalan bir mirastır, ne bulunduğum vilayetten ya da ait olduğum etnik veya mezhebi kökenden gelen mirastır" dedi.

Davutoğlu, Vilayetler Evi'nde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki illerde görev yapan mülki ve idari amirlerle bir araya geldi.

Terör saldırılarında yaralananları bugün tedavi gördükleri hastanelerde ziyaret ettiğini anımsatan Davutoğlu, "Terör örgütü ve örgütleri, bütün insafsız tavırlarıyla hepimizi hedef almış durumda. Bugün dahi 20 yıl önce Sabancı suikasti sebebiyle aranan bazı DHKP/C unsurlarının canlı bomba tertibatıyla yakalanmış olması da bir kez daha gösteriyor ki, bu üçlü çetenin ülkemize ve milletimize karşı kurduğu ittifak hala etkisini sürdürüyor" ifadesini kullandı.

Temel ilkesel bazı hususları paylaşmak istediğine dikkati çeken Başbakan Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bu tarihi kritik dönemeçlerde eğer biz bu dönemeci hakkıyla dönmek ve milletimizin, ülkemizin istikbalini teminat altına almak istiyorsak millet vicdanıyla, devlet aklını buluşturacağız. Millet vicdanıyla, devlet aklını buluşturamayan toplumların varlığını sürdürmesi mümkün değil. Millet vicdanıyla buluşan bir devlet aklı, bir müddet sonra mekanikleşir ve otoriterleşme eğilimi içerisinde özünü kaybeder. Hele hele kurumların bir araya gelerek bir devlet aklı oluşturamamaları durumunda ise devletler parçalanırlar, Suriye örneğinde olduğu gibi. Önemli olan bir bedenin unsurları gibi hepimizin bir devlet aklı etrafında, perspektifi etrafında buluşabilmesi. Ama bu devlet aklının da mutlaka millet vicdanıyla buluşması, eğer millet vicdanı var da devlet aklı yoksa devlet acizleşir. Eğer devlet aklı var, millet vicdanıyla buluşamıyorsa bu sefer devlet aklı bir müddet sonra tiranlaşabilir."

Başbakan Davutoğlu, bütün toplantılardaki amaçlarının milletin derin vicdanıyla devletin asırlardan süzülüp gelen aklını buluşturmak olduğunu bildirdi.

Terörle mücadelenin salt devlet güçleriyle yapılan bir mücadele olmadığına değinen Davutoğlu, "Bu mekanik mücadele algısı bizi 80'li, 90'li yıllarda yapılan hatalara götürür. Aksine millet vicdanıyla buluşmuş bir devlet aklının yürütmüş olduğu bir mücadele ise sonunda mutlaka başarıyla neticelenir" dedi.

- "Çerçeve planı kamuoyumuzla paylaşacağım"

Davutoğlu, bu hafta içerisinde bütün mesaisini devletin diğer işlerini takip yanında, terörle mücadele sonrasında atılacak adımlarla ilgili eylem planına yönelttiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Bakanlar Kurulumuzda terörle mücadele bağlamında yürüttüğümüz çalışmaları ve geliştirdiğimiz eylem planını ele aldık. İnsan kaçakçılığıyla çok ilgili, çok önemli bazı kararları ve yönetmeliği tartıştık. Bunlar da çünkü bizim önümüzdeki temel sorunlar. Hemen akşamında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinden gelenlerle ticaret sanayi odalarıyla, esnaf odaları ve ziraat odaları temsilcileriyle bölgenin doğrudan kanaatini, oradaki ortak vicdanı bu anlamda dinlemek üzere bir araya geldim. Saat 8 civarında başlayan toplantımız gece 3'te bitti. Tek tek hepsini dinledim. Benim bu hükümetin başında ve bu devletin ağır sorumluluğunu üstlenmiş bir vatandaşı olarak yapmam gereken, her şeyden önce yapmam gereken, dinlemek ve milletin taleplerini doğrudan dinleyerek bunları içselleştirerek bunu devlet aklına dönüştürmek. Benim Ankara'da yaptığım bu şeyi, valiler ve diğer yetkililer olarak alanda da yapmanız şarttır."

Halkın oylarıyla seçilmiş Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki milletvekilleriyle bir araya geldiğini de hatırlatan Başbakan Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Yaklaşık 4-5 saat onları dinledim. Öğleden sonra, yani dün öğleden sonra bu sefer her kanaatten, her görüşten, her siyasi yaklaşımdan, sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleriyle buluştuk, geç vakte kadar onları dinledim. Onlarla hem perspektifimizi paylaştım hem de kanaatlerini alma imkanı buldum. Bugün sabah 81 vilayetten gelen il başkanlarımızla beraberdim. Sizlerle konuşurken, özellikle bu planlamayı yaptım, alanda bu meseleyle doğrudan muhatap olan sivil toplum kuruluşları, iş adamları, esnaflar, ziraatçiler, çiftçiler hepsini dinleyerek bu masaya geldim. Ta ki, onlardan aldığım ortak vicdani sesi burada devlet aklına dönüştürebilelim. Şimdi sizlerle konuşacağız. Sizlerden aldığım devlet aklının unsurlarıyla bu kez, yarın İngiltere'deki konferansa katıldıktan sonra Mardin'e, alana gidecek ve Artuklu Üniversitesinde milletimizin vicdanıyla devletimizin aklını birleştirmeyi müteallik bir çerçeve planı kamuoyumuzla paylaşacağım."

- "Her hafta sonu bölgede olacağım"

Mardin Ulu Cami'de halkla omuz omuza cuma namazı kılacağını söyleyen Başbakan Davutoğlu, daha sonra ilçelerde vatandaşlarla buluşacağını bildirdi.

Davutoğlu, "Bundan sonra her hafta sonu mutlaka bölgede bir vilayetimizde olacağım. Sizlerle beraber olacağım" sözleriyle bölgede incelemeler yapacağını ve yetkililerin de bu buluşmalara hazırlanmalarını istedi.

Başbakan Davutoğlu, her ilçeyi, her sokağı, her mahalleyi, her köyü, her mezrayı soracağını aktararak, "Sizlere emanet edilen her vatan toprağında olan her olayla ilgili sizlerle kanaatlerimi paylaşacağım, sizlerden bilgi alacağım. Bilin ki biraz önce Cizre, Silopi kaymakamlarımızla, Sur kaymakamlarımızla tokalaştığımızda onlara da ifade ettim. Neredeyse burada hepimiz güvenlik toplantıları ve değişik vesilelerle Silopi'nin, Cizre'nin, Sur'un her bir sokağını biliyoruz, her bir mahallesinde neler olup bittiğini takip ediyoruz. Bu ziyaretlerde inşallah bir araya geleceğiz" diye konuştu.

- "Şefkati olmayan, kudreti olan devlet tiranlaşır"

Kadim devlet geleneğinin iki esasa dayandığını, bunların kudret ve şefkat olduğuna işaret eden Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Şefkati olmayan, kudreti olan devlet tiranlaşır. Şefkati olup da kudreti olmayan devlet ise acizleşir. Biz ne aciz bir devlet istiyoruz, ne merhametsiz, şefkatsiz mekanik bir devlet istiyoruz. Bu ikisini birleştireceğiz. Nasıl birleştireceğimizi de paylaşacağım sizlerle. İkincisi bu kadim devlet geleneğini besleyen ikinci unsur ise tamamlayan, demokratik, çağdaş, modern demokratik hukuk devleti çerçevesi. Sadece kadim bir devlete sahip değiliz biz. Demokrasiyle taçlanmış çağdaş bir devlete de sahibiz. Onun da iki unsuru var. Birisi meşruiyet yani kullandığınız gücün nihai meşruiyet kaynağı sizin makamınızdan gelmez, o makama güç veren millet iradesinden gelir. Benim başbakan olarak kullandığım gücün kökü ne muhterem babamdan kalan bir mirastır, ne bulunduğum vilayetten ya da ait olduğum etnik veya mezhebi kökenden gelen mirastır, ne de şahsen elde ettiğim ve elde ettiğim için de bir daha terk etmeme hakkını kendimde gördüğüm bir kazanımdır. Bu güç bana, bu meşruiyet bana millet tarafından 4 yıllığına verildi. Hak ederse uzatılır, hak etmezse uzatılmaz. Aynı şekilde sizlere de, valilerimize, komutanlarımıza, emniyet müdürlerimize, bakanlarımıza da bu meşruiyet, milletten gelen bir meşruiyettir. Bulunduğumuz makamı millet iradesinin dışında bir an dahi kullanamayız."

(Sürecek)

Haber Ara