Dolar

32,4375

Euro

34,7411

Altın

2.439,70

Bist

9.915,62

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, canlı yayında soruları yanıtladı: (3)

'Cumhurbaşkanımız, Aliyev'le birkaç kez görüştü. Savunma bakanlarımız, dışişleri bakanlarımız, istihbarat başkanlarımız, bizler mevkidaşlarımızla neredeyse her gün görüşmeye devam ediyoruz. Bu konuda Azerbaycan'ın yanında olduğumuzu çok net bir şekilde bir defa daha ifade etmek istiyorum'- 'Biz Doğu Akdeniz'in bir kere barış denizi olmasını istiyoruz. Oradaki hidrokarbon kaynaklarının da adi

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-07-19 23:10:28

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, canlı yayında soruları yanıtladı: (3)
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Ermenistan'ın Azerbaycan'a saldırılarına ilişkin, "Cumhurbaşkanımız, Aliyev'le birkaç kez görüştü. Savunma bakanlarımız, dışişleri bakanlarımız, istihbarat başkanlarımız, bizler mevkidaşlarımızla neredeyse her gün görüşmeye devam ediyoruz. Bu konuda Azerbaycan'ın yanında olduğumuzu çok net bir şekilde bir defa daha ifade etmek istiyorum" dedi.

Kalın, NTV televizyonunda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Doğu Akdeniz'de yaşanan süreci anımsatan Kalın, "Biz Doğu Akdeniz'in bir kere barış denizi olmasını istiyoruz. Oradaki hidrokarbon kaynaklarının da adil bir paylaşımla herkes tarafından eşit bir şekilde paylaşılmasını savunuyoruz. Bunun için de gerekli olan görüşmedir, anlaşmadır, eğer şartlar uygun olursa herkesin çıkarını esas alan karşılıklı saygı ve çıkar esasına dayanan bir çerçevede ilerlenirse Türkiye buna 'Hayır' demez. Çünkü bu enerji meselesi temel ihtiyaçtır. Siyasi görüşleriniz farklı olabilir, ihtilaflar olabilir ama bu alanlarda ortak çalışmaya devam edersiniz. Biz bu yönde kapıları Akdeniz'deki hiçbir ülkeye kapatmadık. Kapattığımız tek ülke Kıbrıs Rum Kesimi'dir. Çünkü onu da ülke olarak tanımıyoruz. Onun için de bizim önerdiğimiz şey Kıbrıs Rumları ve Türkleri görüşmeye başlasınlar. Ada'nın etrafındaki ihtilaflı alanlarla ilgili bir mutabakata varsınlar buralarda da ortak arama tarama çalışmaları yapılabilir. Ya da ayrı ayrı yapılabilir. Ama ortaya çıkacak zenginliklerin adil ve eşit paylaşımıyla ilgili bir anlaşma yapılabilir." diye konuştu.

Kalın, bunun son derece rasyonel bir teklif olduğunu belirterek, diğer tarafların zaman zaman farklı siyasi ideolojik gerekçelerle bu teklifi reddettiklerini söyledi.

Türkiye'nin pozisyon olarak Akdeniz'de bütün ülkelerle kurallar ve ilkeler çerçevesinde çalışmaya hazır olduğuna vurgu yapan Kalın, ön şart ve ön yargının söz konusu olmadığını kaydetti.

Kalın, şu ana kadar Libya'yla yapılan anlaşmanın var olduğunu anlatarak, söz konusu anlaşmayı "Bu Doğu Akdeniz'de hatta Akdeniz'de milli çıkarlarımızı, haklarımızı koruma noktasında çok çok önemli bir adımdı." diye tanımladı.

Kalın, ayrıca Libya'ya yapılan anlaşmanın benzerlerinin başka ülkelerle şartların olgunlaşması durumunda da yapılabileceğini söyledi.

- Yunanistan'la ilişkiler

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Türkiye-Yunanistan ilişkilerini de değerlendirdi. İki ülke arasında görüşme trafiğinin devam ettiği bilgisini veren Kalın, şunları aktardı:

"Arka planda bir trafik yürüdü. Sessiz diplomasi sürecinden sonra Cumhurbaşkanımız 26 Haziran'da Yunanistan Başbakanı Miçotakis'le bir telefon görüşmesi oldu. Onun tabii öncesi var. Görüşmeden sonra da aldığımız talimat çerçevesinde biz bu görüşmeleri yapmaya başladık. Amacımız orada Yunanistan'la ikili meselelerimiz karşılıklı müzakere yoluyla çözmek. Daha önce 2001'in sonu 2002'nin başında başlatılan istikşafi görüşmeler vardı. Yaklaşık 60 tur bu toplantılar, görüşmeler yapıldı. İkili meseleler, kıta sahanlığı, deniz yetki alanları ve diğer konuların çözümüne ilişkin. Ayrıca siyasi istişareler ve askeri makamlar arasında güvene artırıcı önlem toplantıları yapıldı. Bunların bir kısmının dönem dönem yapıldığı zamanlar da oldu. Bütün bunları içeren bir sürecin başlamasının faydalı olduğu kanaatindeyiz. O anlamda da Cumhurbaşkanımız yapıcı bir tavır sergiledi."

Kalın, görüş ayrılığı olan meselelerin olduğunu belirterek, görüşmelerin de bunlara yönelik olduğunu söyledi. Prensip olarak bunların karşılıklı çıkar ve saygı temelinde çözüleceğine inandıklarını ifade eden Kalın, Ege, Adalar, kıta sahanlığı, deniz yetki alanları, arama tarama çalışmaları, müftülük meselesi, Atina'daki cami gibi konuların rahatlıkla çözülebileceğini dile getirdi.

- Ermenistan'ın Azerbaycan'a yönelik saldırıları

Kalın, Ermenistan'ın Azerbaycan sınırına düzenlediği saldırılar ve Türkiye'nin tutumuna ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.

Son yıllarda ekonomik ve siyasi anlamda giderek güç kazanan Azerbaycan'ın baskı altına alınmak istendiği tespitinde bulunan Kalın, "Azerbaycan'a verilmek istenen mesaj bu. Sayın Aliyev orada zorlu ama önemli bir süreci yönetti ve yönetmeye de devam ediyor. Gerek bu salgınla ilgili olsun gerekse Azerbaycan'ın ekonomik kalkınması, siyasi istikrarıyla ilgili önemli başarılara imza attı. Bunlara bir tür mesaj. Bu ihtilafı hatırlamakta fayda var. 1992'den beri Minsk Grubu kuruldu. 28 yıldır bu grup Yukarı Karabağ meselesinde hangi çözümü üretti? Buna bir bakmak lazım. Hangi aktörler bu krizin devam etmesini istiyor ki orada bir vesayet rejimi üzerinden kendi güç projeksiyonlarını yapmaya devam etsinler? Bu soruları da sormak lazım. Ben bunu açıkça da söylüyorum. Minsk Grubu içerisindeki ülkeleri de dahil ederek söylüyorum. Temel mesele aynı İsrail'de olduğu gibi işgal meselesidir. Yapılması gereken de yıllardır herkesin bildiği ama kimsenin de kalkıp Türkiye ve birkaç ülke gibi cesaretle ifade etmediği temel mesele Ermenistan'ın Yukarı Karabağ'daki işgali sona erdirmesidir. Daha önce Oslo Görüşmeleri yapılmıştı 2010'du. 10 yıl geçmiş, orada Ermenistan'ın işgal ettiği 7 bölgeden çekilmesi, normalleşme süreci hem Azerbaycan'la hem Türkiye'yle, çok iyi bir noktaya gelişmişti ama ondan sonra birileri tekrar devreye girdi ve o süreç de akamete uğratıldı.

Son saldırılar Yukarı Karabağ bölgesinin de dışında normal Azerbaycan Ermenistan sınırı üzerinde yapılıyor. Azerbaycanlı kardeşlerimiz son derece kararlı, güçlü bir şekilde buna mukabelede bulundular. Cumhurbaşkanımız, Aliyev'le birkaç kez görüştü. Savunma bakanlarımız, dışişleri bakanlarımız, istihbarat başkanlarımız, bizler mevkidaşlarımızla neredeyse her gün görüşmeye devam ediyoruz. Bu konuda Azerbaycan'ın yanında olduğumuzu çok net bir şekilde bir defa daha ifade etmek istiyorum. Zaten bizim Azerbaycan'la bir askeri iş birliği anlaşmamız var. Bunlar güncellenebilir, kapsamı genişletilebilir. Azerbaycan, 2 devlet tek millet ilkesiyle birlikte yaşadığımız bir ülkedir, millettir. Azerbaycan'ı kara gününde asla yalnız bırakmayız." ifadelerini kullandı.

- İdlib'de son durum

Kalın, İdlib'de yaşananlar ve bölgedeki kontrolsüz radikal unsurlarla mücadeleye ilişkin şunları söyledi:

"Rusya başta olmak üzere bazı ülkeler de buna Esed rejimi de dahil, İran da dahil, başka ülkeler de dahil onları bahane ederek İdlib'te farklı bir fiili durum yaratmaya çalışıyorlar. Sadece orada değil başka bölgelerde de. Oralara müdahaleyi yahut İdlib Ateşkesini ihlal etmenin gerekçesi olarak bu unsurları gösteriyorlar. Fakat sahada ne olduğuna bakılınca kaç kişiye saldırıldı, kaç saldırı oldu, kaç kişi öldü diye baktığınızda özellikle son 6 ayda ciddi bir hareketsizlik var hem salgından dolayı hem de mutabakattan dolayı. Zaman zaman bunların bahane olarak kullanıldığını görüyoruz. Orada temel problem biz İdlib'e odaklanıyoruz ama Suriye'nin fotoğrafına tekrar bakalım. Suriye yerle bir edilmiş. Ülke 3-4 parçaya bölünmüş durumda."

Suriye'de anayasa komisyonunun çalışmalarının yapmasının gerekliliğine vurgu yaparak, ağustosta üçüncü toplantının yapılacağını belirten Kalın, anayasadan sonra seçimlerin yapılması, meşru bir yönetimin iş başına gelmesinin hep birlikte düşünülmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

(Bitti)

Haber Ara