Sinem Köseoğlu
Bugün (dün) erken saatlerde, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Libya'nın uluslararası kabul görmüş Ulusal Anlaşma Hükümeti (GNA) başbakanı Fayiz es-Serrac ile Türkiye'nin başkenti Ankara'da bir araya geldi. Görüşmede iki liderin Libya'daki savaşa olası bir siyasi çözümün ayrıntılarını tartıştıkları bildirildi.
Türkiye, 2014 yılında çatışmanın başlamasından bu yana, muhalif askeri komutan Halife Hafter ve onun sözde Libya Ulusal Ordusu'na (LNA) karşı mücadelesinde GNA'nın ana destekçilerinden biri oldu.
Başlangıçta Ankara, ülkedeki çabalarını GNA ile Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır tarafından desteklenen LNA arasında ateşkes sağlamaya odakladı. Ancak Hafter, Ocak ayında Rusya ve Türkiye tarafından aracılık edilen bir ateşkes anlaşması imzalamayı reddettiği için Ankara, Hafter'i silah bırakmaya ikna etme çabalarını durdurdu ve Hafter'in işbirliğiyle ya da işbirliği olmadan çatışmaya derhal siyasi bir çözüm aramaya başladı.
Bu amaçla, GNA'ya sağladığı askeri ve lojistik desteği yoğunlaştırdı. Sonuç olarak, GNA, Hafter'in güçlerine karşı önemli kazanımlar elde etti. Tunus sınırına yakın Trablus hava üssü ve Trablus Uluslararası Havalimanı da dahil olmak üzere stratejik olarak önemli LNA kalelerini ele geçirdi. Bugünün (dünün) erken saatlerinde, GNA güçlerini Trablus şehri yönetim alanını çevreleyen tüm alanları ele geçirdiğini açıkladı.
GNA'nın bölgedeki son kazanımları Hafter'i müzakere masasına dönmeye sevk etti. Savaşan taraflar Pazartesi günü ateşkes müzakerelerine devam etmeyi kabul ettiklerini açıkladılar. LNA'nın destekçileri, yani Mısır ve BAE, ateşkes müzakerelerinin yeniden başlamasını memnuniyetle karşıladı ve Fayiz es-Serrac'ın temsilcisi Ahmed Maetig, olası bir ateşkes anlaşmasının detaylarını tartışmak üzere hızla Moskova'ya uçtu.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Çarşamba günü televizyonda verdiği röportajda, GNA Trablus uluslararası havalimanını yeniden ele geçirerek ve hava ve kara operasyonları yoluyla daha fazla kazanç sağlayarak, esasen Hafter'in bu savaşı kazanamayacağını kanıtladı," dedi. Bakan, Libya'da ateşkesi destekleyen partilerin çabalarını çatışmaya siyasi bir çözüm sağlama konusuna odaklamaları gerektiğini de sözlerine ekledi.
GNA'nın sahadaki başarılarıyla cesaretlenen Türkiye, ateşkes müzakereleriyle zaman kaybetmeden siyasi bir çözüm uygulamak için savaşın başından bu yana GNA'nın en büyük destekçilerinden olan İtalya ve Nato'nun desteğini sağlamlaştırmak için çalışıyor.
AyrıcaTürkiye, ABD ile Libya'nın geleceği konusundaki görüşmelerini de yoğunlaştırdı. ABD Başkanı Donald Trump yönetimi Libya hakkında çeşitli sinyaller göndererek Serrac ve Hafter'i farklı zamanlarda cesaretlendirdi. Washington'un son zamanlarda yaptığı açıklamada ise, Rusya'nın Libya'daki faaliyetleri konusundaki endişeleri nedeniyle Tunus'ta bir Güvenlik Gücü Yardım Tugayı kurma düşüncesi, Ankara'da ABD'nin Rusya'yı dengeleyebileceği yönünde umutlar doğurdu.
Rusya hâlâ Hafter'i destekliyor gibi görünse de, Moskova'nın Hafter'in tuhaf davranışlarından bıktığını gösteren işaretler var. Ankara'da üst düzey bir güvenlik yetkilisi bana Hafter'in Moskova'yı "yeni bir Kaddafi gibi davranarak" rahatsız ettiğini söyledi ve bu da Rusları gelecekte yön değiştirmeye itebilir. Ancak yetkili, Hafter'le olan bağların kesilmesinin Rusya için kolay olmayacağını, çünkü LNA'yı çalıştırmak için daha uygun bir aday bulmakta zorlanacağını da sözlerine ekledi.
Libya Türkiye için ikinci bir Suriye olabilir mi?
Şimdilik Türkiye, Libya'nın çok yönlü çatışmasından net bir kazanan olarak çıkmış gibi görünüyor. Ancak bazı uzmanlar, Libya'nın yakında Türkiye için yeni bir Suriye haline gelebileceği ve Rusya ile maliyetli bir çatışma ve işbirliği döngüsünde kilitlendiği endişelerini dile getirmeye devam ediyor.
Türkiye'nin isyancı grupları desteklediği ve Rusya'nın da hükümeti desteklediği Suriye'de, Ankara ve Moskova Mart ayında İdlib'de çatışmasızlık bölgesindeki temas hattı boyunca tüm askeri eylemleri durdurmaya teşvik eden bir protokol üzerinde anlaştılar. Bu anlaşmaya rağmen, Moskova ara sıra İdlib'deki Türk destekli isyancıları taciz etmeye ve Türkiye'yi El Kaide ile bağları olan Hey'et Tahrir'uş Şam'ı korumakla suçlamaya devam ediyor. Rus savaş uçaklarının İdlib'i Çarşamba günü ateşkes anlaşmasından bu yana ilk kez bombaladığı bildirildi. Şimdi pek çok Suriye gözlemcisi gelecekte Moskova ve Ankara arasında iş birliği konusunda karamsarlar ve yakın gelecekte Suriye'de bu iki güç arasında gerilim öngörüyorlar.
Rusya ve Türkiye Suriye'de olduğu gibi, çatışmanın farklı yönlerini aktif olarak desteklemelerine rağmen Libya'da da işbirliği yapmaya çalışıyorlar.
Türkiye'nin sadece Libya'da birlikleri yok, aynı zamanda hükümetin yanında ülkede savaşan Suriyeliler üzerinde de önemli bir etkisi var. Rusya'nın ülkede resmi olarak birliği yok, ancak Hafter'in güçlerine destek sağlayan Wagner grubu ile çatışmada aktif olduğu biliniyor. Bu nedenle, diplomatik kanalları açık tutma çabalarına rağmen, Libya'daki Rusya ile Türkiye arasında doğrudan bir çatışma riski olduğuna inanılıyor.
Ancak Türk güvenlik analisti ve eski askeri subay Abdullah Ağar, El Cezire'ye Libya'nın Suriye gibi Türkiye için bir "bataklık" olmayacağına inandığını söyledi. Türkiye, kendini Suriye'de zor bir durumda buldu, çünkü çatışmada baskıcı ancak yerleşik bir hükümete karşı geniş bir isyancı grubunu desteklediğini söyledi. Libya'da ise Türkiye'nin, yavaş yavaş büyük güç blokları - yani Çin-Rus Avrasya ittifakı ve NATO arasında yarışmaya dönüşen bir çatışmada güçlü bir adam karşısında tek meşru oyuncu olan GNA'yı desteklediğini açıkladı.
Ancak bu, Rusya'nın Libya'daki hedeflerinden kolayca vazgeçeceği anlamına gelmez. Moskova, ülkenin stratejik olarak önemli topraklarının ve enerji kaynaklarının en azından bir kısmına nüfuz etmesini sağlayacak bölünmüş bir Libya istiyor gibi görünüyor. Bu arada Türkiye, Libya'nın toprak bütünlüğünü savunuyor ve meşru hükümetin ülkeyi bütünüyle kontrol etmesi gerektiğini söylüyor.
Nihai hedefleri çeliştiğinden, Türkiye ve Rusya'nın Libya'daki kırılgan işbirliğinin, tıpkı Suriye'deki pragmatik ve koşullu ortaklıkları gibi önümüzdeki günlerde önemli engellerle karşılaşması muhtemeldir.
İtalya Türkiye'nin Libya'daki müttefiki veya rakibi mi?
Libya söz konusu olduğunda, Türkiye'nin İtalya ile de karmaşık bir ilişkisi var. Her iki ülkenin de Libya ile tarihsel bağları ve çıkarları var ve şu anda ülkenin çatışmasında aynı tarafı destekliyorlar.
Ancak geçen ay, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in NATO'nun Libya'daki GNA'yı desteklemeye hazır olduğuna dair açıklamasının ardından iki ülke, Atlantik ötesi ittifakın Libya stratejisinde baskın güç olma yarışına girdi. Roma ve Ankara'nın Libya'da liderlik etme konusundaki ortak tutkusu sonunda açık bir rekabete dönüşebilir.
Türkiye'deki üst düzey bir diplomatik kaynak geçtiğimiz günlerde İtalya'nın Türkiye'nin Libya'ya katılımını desteklediğine inandıklarını söyledi. Çünkü Hafter'i çatışmada destekleyen Fransa'nın, Türkiye'nin yokluğunda ülke üzerindeki etkisini artırabileceğine inanıyor.
Bugün Türkiye, hedeflerinin çoğunu Libya'da gerçekleştirmiş görünüyor. Hafter'in geri çekilen güçleri ile Libya'nın bölgesel çıkarlarına uygun çatışmasına siyasi bir çözüm bulmak için mükemmel bir konumda bulunuyor. Bununla birlikte, Türkiye, hala müttefiklerinin ve rakiplerinin zorluklarıyla karşı karşıya. Suriye'de olduğu gibi çatışan çıkarlar ağına karışmaktan kaçınmayı başarabileceğini ancak zaman gösterecek. Bahsetmeye gerek yok, geleneksel savaşlar güçlü nakit akışları gerektirir. Hem Rusya hem de Türkiye ekonomileri şu anda kırılgan ve nakit akışı sorunları Libya'da ve Suriye'deki etkilerini sınırlayabilir .
Kaynak: Al Jazeera News
*İçerik özetlenerek verilmiştir. Bu makalede yer alan görüşler yazarına aittir
Çeviri: Feyza Akyıl