El Cezire'nın "Fay hatları" adlı belgeseli, 10 ayı aşkın süredir hala herhangi bir suçlama olmaksızın hapiste bulunan başhekimin davasını inceliyor.
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısında, Gazze'nin kuzeyindeki Beyt Lahiye'de bulunan Kamal Adwan Hastanesi'nin başhekimi olan Dr. Hussam Abu Safia, 2024 yılında İsrail askerleri tarafından aylarca ailesi hedef alınırken görevini bırakması için tehdit edildi.
Ancak El Cezire'nin "Fault Lines" adlı belgeselinde meslektaşları ve ailesinin de belirttiği gibi, Abu Safia hastalarını geride bırakmayı reddetti.
Ardından Aralık ayında İsrail güçleri hastaneyi kuşattığında, bir İsrail subayı Abu Safia'yı arayarak kendisini ve personelini başka bir hastaneye nakledeceğine söz verdi.
Ancak bu vaat bir yalandı. Bunun yerine, çocuk doktoru ve yenidoğan uzmanı Abu Safia, İsrail güçleri tarafından kaçırıldı.
10 aydır, İsrail'in esir takaslarına dahil etmeyi reddetmesi nedeniyle Abu Safia hâlâ gözaltında tutuluyor. Avukatı, müvekkilinin işkenceye ve insanlık dışı muameleye maruz kaldığını, uzun süredir hücre hapsinde tutulduğunu söyledi.
Kaçmayı reddetti
Tutuklanmadan önce Abu Safia, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının giderek artan vahşetini izledi.
Savaşın ilk günlerinde Abu Safia her gün devriye geziyor ve videolar çekerek, İsrail'in kendi vatanına karşı yürüttüğü saldırılara ilişkin uluslararası destek çağrısında bulunuyordu.
Binlerce insan öldürülüyordu ve İsrail'in Gazze ablukası, çok ihtiyaç duyulan ekipman ve ilaçların bölgeye girişini engelliyordu.
İsrail'in saldırıları sadece Hamas'a karşı değil, tıbbi altyapısı da dahil olmak üzere Gazze'nin tamamına karşı olduğu açıkça ortaya çıktı.
Sağlık çalışanlarına yönelik saldırıların artmasına rağmen, Abu Safia hastalarını terk etmeyi reddetti; hatta 25 Kasım'da hastaneye düzenlenen insansız hava aracı saldırısında yaralandıktan sonra bile hastalarıyla ilgilenmeye devam etti.
Ailesi ona Gazze'den tamamen ayrılmasının daha iyi olup olmayacağını sormaya başladı.
Eşi Albina, kocasının kendisine 'Gitmek istiyorsan çocukları götür, ama ben burada çalışmaya devam edeceğim' dediğini aktardı.
Yaklaşık 30 yıl önce evlendiği tıp öğrencisi eşi, "Ona, 'birlikte kalmalıyız' dedim" diye konuştu.
Doktor çift, 1990'larda Kazakistan'da tıp eğitimi aldığı sırada tanıştı.
İlk oğulları İlyas'ın doğumundan sonra, Albina ve Abu Safia 1998'de Gazze'ye geri döndüler ve Cibaliye mülteci kampında kaldılar. Sonraki yıllarda Albina üç erkek ve iki kız çocuğu daha dünyaya getirdi.
Büyük oğul İlyas, 2020 yılında evlendi ve iki çocuğu oldu; saldırılar başlamadan birkaç ay önce Albina ve Abu Safia, Beyt Lahya'da yeni bir eve taşındılar.
Ancak İsrail saldırıları onların hayatlarını ve ailelerini altüst edecekti.
Abu Safia'yı yaralayan saldırı sırasında, kızı da boynuna saplanan bir cam parçası nedeniyle yaralandı.
Ancak en kötü günü, 20 yaşındaki oğlu İbrahim'i kaybettiği gündü.
Albina, "Önünde daha koca bir hayat vardı. Babası gibi doktor olmak istiyordu… Kazakistan'a [vatandaşlığı olduğu yere] seyahat etmek için kayıt yaptırmıştı. Ama bu hiç gerçekleşmedi.” dedi.
Albina'nın anlattığına göre, İbrahim, Kemal Advan Hastanesi'ne İsrail'in insansız hava araçlarının saldırdığı sırada pazardaydı. Annesine, hastanenin yanındaki bir evde olduğunu ve durum sakinleşince geri döneceğini söyledi.
Hastaneyi hedef alan İsrail saldırıları yaklaşık 30 saat sürdü. Saldırı bittiğinde Albina'ya hastanenin resepsiyonuna gelmesi söylendi. 25 Ekim 2024 sabahıydı ve İsrail saldırılarında birçok ölüm yaşanmıştı. Ancak bunlar arasında beklemediği bir ölüm de vardı.
Albina, “Kocamın ağladığını gördüm. O zaman oğlumun öldürüldüğünü anladım. Hayatımızın en zor günüydü… benim için, kocam için ve çocuklarımız için.” dedi.
Tuzak
İsrail'in Kemal Advan'a yönelik saldırıları yoğunlaşırken ve ordu hastaneyi kuşatırken bile Abu Safia işini bırakmayı reddetti, ancak askerler kapısına dayandığında Abu Safia ayrılma zamanının geldiğini anladı.
İddiaya göre Wael adlı bir İsrail ordusu subayı, Abu Safia'ya hastane personelinin hayati önem taşıyan çalışmalarına devam etmek üzere Gazze'nin kuzeyindeki Endonezya Hastanesine nakledileceğine dair güvence verdi.
Abu Safia, o sırada kendisiyle birlikte hastanede kalan beş çocuğu da dahil olmak üzere ailesine eşyalarını toplamalarını ve İsrail ordusunun onları başka bir yere yerleştireceğini söyledi.
Albina, "Onu en son kızlarım ve oğullarımla birlikte otobüse bindiğimde görmüştüm. 27 Aralık 2024 günü gün batımına doğruydu. O zamandan beri onu görmedik." dedi.
Albina ve çocukları ertesi gün diğer doktorlardan İsraillilerin gelip hastane personelini sorguladığını, kötü muamelede bulunduğunu ve Abu Safia'yı kaçırdığını öğrendiler.
Albina, hastane personelinin kendisine şöyle dediğini hatırladı: "'Bütün doktorlar çıkana ve ben en son çıkan kişi olana kadar o arabaya binmeyeceğim' demişti."
Abu Safia, İsrail askerleri tarafından kaçırıldıktan birkaç hafta sonra, 2025 Ocak ayında, geri çekilene kadar hastaneye saldırmaya devam ettiler. Sonunda geri çekildiklerinde, hastane kullanılamaz haldeydi.
Albina, "Hastaneye gittik, yanmış ve harap olmuştu. Acil servisi bombalayıp yaktılar, yoğun bakım ünitesini de bombaladılar," dedi.
Hapis
7 Ekim 2023'den bu yana İsrail, hem Gazze'de hem de işgal altındaki Batı Şeria'da binlerce Filistinliyi tutukladı. Serbest bırakılan mahkumlar ve insan hakları gruplarına göre, birçoğu suçlama veya yargılama olmaksızın gözaltında tutuldu ve işkenceye ve kötü muameleye maruz kaldı.
Tutuklandıktan sonra Abu Safia, işkence iddialarının yaygın olduğu İsrail'in Necef çölündeki Sde Teiman askeri gözaltı kampına götürüldü ve daha sonra Ofer Hapishanesine nakledildi.
Hapishanede Abu Safia'nın kaderi daha da kötüleşecekti.
Avukatı Ghaid Kassem dışında hiçbir ziyaretçisi yoktu. Abu Safia ailesini göremediği için annesinin ölüm haberini ona Kassem verdi.
Fault Lines'a konulan avukat Kassem, İsrail'de esir tutulan ve neredeyse tamamı işkenceye ve insanlık dışı muameleye maruz kalan Filistinli mahkumları temsil ettiği yıllardaki deneyiminden bahsetti.
Kassem, El Cezire'ye verdiği demeçte, "neredeyse İsrail'deki tüm hapishaneleri gezdim. Ancak elbette, 7 Ekim [2023] sonrasındaki deneyim bizi en çok sarsan süreç oldu ve özellikle Gazze'den gelen tutukluları temsil etmeye başladığımızdan beri 7 Ekim öncesine göre tamamen farklı” dedi.
İsrail'deki hapishaneler Filistinliler için her zaman karanlık bir yer olmuştur.
Ancak Kassem, iki yıl önce 7 Ekim sonrası İsrail'in Gazzeye saldırılarının başlamasından bu yana ihlal sayısının hızla arttığını söyledi. Kassem koşulların çok kötüleştiğini, birçok mahkumun enfeksiyon ve cilt hastalıklarına yakalandığını belirtti.
Kassem'in ifadesine göre, Abu Safia Sde Teiman hapishanesinde defalarca işkenceye ve dayağa maruz kaldı. Ayrıca endişe verici miktarda kilo kaybetti.
Kassem "Yüksek tansiyonu var. Kalp atışlarında ritim bızukluğu var. Bacağında ve sağ uyluğunda hâlâ şarapnel parçaları var." dedi.
10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkesin ardından İsrail, Gazze'ye ve bölgenin geneline yönelik saldırılarına devam etti.
Ateşkesin bir parçası olarak İsrail, Gazze'de tutulan ve hayatta kalan İsrailli esirlerin ve ölenlerin cesetlerinin serbest bırakılması karşılığında yaklaşık 2.000 Filistinli mahkumu serbest bırakmayı kabul etti. Ancak binlerce Filistinli hâlâ gözaltında tutuluyor ve aralarında Ebu Safia da bulunuyor.
Ailesi hâlâ yakında serbest bırakılacağı umudunu taşıyor. Onun hiçbir yanlış yapmadığını ve Abu Safia'nın hayatını Gazze'deki hastalara hizmet etmeye adadığını savunuyorlar. Ayrıca, serbest bırakılması halinde zihinsel ve fiziksel kapasitesinin, İsrail'in Gazze'deki sağlık hizmetlerine verdiği zararı yansıtmamasını umuyorlar.
Albina, "Gazze'deki sağlık sistemini yok ettiler. Her şeyi mahvettiler. Bütün doktorları ve birçok insanı öldürdüler. Amaçları, başarılı insanları ve doktorları öldürerek onların insanları tedavi etmelerini engellemekti.” dedi.
El Cezire