ABD'nin ağır yaptırımlarına rağmen İran ve Çin arasındaki petrol ticareti, Washington'ın finansal baskısını aşan yaratıcı bir mekanizma üzerinden rekor seviyelerde devam ediyor. Wall Street Journal'ın (WSJ) Batılı yetkililere dayandırdığı habere göre, Tahran ve Pekin, petrol ödemelerini uluslararası finans sisteminden izole edilmiş gizli bir takas sistemine benzer şekilde yönetiyor. Çin, devlet destekli finans mekanizmaları aracılığıyla İran'dan satın aldığı petrolün karşılığını nakit olarak ödemek yerine, İran'daki altyapı projelerini üstlenen kendi şirketlerine aktarıyor. Bu durum, ABD'nin yaptırımlarının etkinliği konusunda ciddi sorulara yol açarken, Çin'in Asya devini en büyük müşterisi olarak sağlamlaştırdığını gösteriyor.
Analiz: Yaptırımlar devre dışı, ticaret devam ediyor
ABD'nin 2018'de İran nükleer anlaşmasından çekilip ağır yaptırımları yeniden uygulamaya koyması, Tahran'ın küresel finans sistemine erişimini büyük ölçüde kısıtladı. Ancak bu kısıtlamalar, Çin'in uyguladığı yaratıcı bir finansal mekanizma sayesinde, İran'ın petrol ihracatından elde ettiği geliri önemli ölçüde koruduğunu gösteriyor. Bu durum, ABD'nin yaptırımlarının etkinliği konusunda ciddi sorular doğuruyor.
WSJ'nin haberine göre, İran ile Çin arasındaki petrol ticaretinde ödemeler, geleneksel uluslararası bankacılık sistemi yerine devlet destekli bir "takas" veya "kapalı döngü" sistemine benzeyen bir mekanizma üzerinden gerçekleştiriliyor:
Petrol Gelirinin Yönlendirilmesi: Çin, İran'dan aldığı petrolün bedelini doğrudan Tahran'a göndermek yerine, bu parayı Çinli devlet destekli şirketlerin İran'da üstlendiği altyapı projeleri için kullanıyor.
Devletin Aracılığı: Bu işlemler, Çin'in devlet destekli finans kuruluşları olan Chuxin ve ihracat kredi sigortası kuruluşu Sinosure aracılığıyla yapılıyor. Haberde, geçen yıl yaklaşık 8,4 milyar dolarlık petrol parasının bu yolla Çinli altyapı şirketlerine aktarıldığı belirtiliyor.
Altyapı Karşılığı Enerji: AidData verilerine göre Çin şirketleri, 2000-2023 yılları arasında İran'da toplam 25 milyar dolarlık altyapı işi üstlendi. Bu durum, Çin'in İran'ın enerji kaynaklarına erişimini uzun vadeli altyapı yatırımlarıyla güvence altına alma stratejisini yansıtıyor.
ABD yaptırımlarının getirdiği uluslararası finans sisteminden dışlanma riski, büyük Çinli şirketlerin dikkatli olmasına yol açsa da Pekin yönetimi ticareti sürdürme kararlılığında.
En Büyük Müşteri: ABD Enerji Enformasyon İdaresi (EIA) tahminlerine göre, İran geçen yıl 43 milyar dolarlık ham petrol ihraç etti. Batılı yetkililer, bu satışın yüzde 90'ının alıcısının Çin olduğunu tahmin ediyor. Bu, Çin'in, 2018 sonrası dönemde İran petrolünün mutlak en büyük müşterisi olduğunu gösteriyor.
Hukuki İtiraz: Çin Dışişleri Bakanlığı, bu gizli ticaretten haberdar olmadığını belirtirken, genel bir duruş olarak "hukuk dışı tek taraflı yaptırımlara" karşı olduğunu vurguluyor. Bu ifade, ABD'nin yaptırımlarının uluslararası hukuka aykırı olduğu yönündeki Çin tezini yansıtıyor ve ticareti sürdürme gerekçesini oluşturuyor.
Haber, ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'a dönüşünün ardından Çin şirketlerine yönelik yeni yaptırımlar uygulamasına rağmen, Pekin ve Tahran arasındaki petrol ticaretinin büyük ölçüde aynı kaldığını gösteriyor.
Yaptırıma Tabi Olmayan Kurumlar: ABD Hazine Bakanlığı'nın, yaptırımlara tabi tutmadığı Sinosure ve Chuxin'in faaliyetleri hakkında yorum yapmayı reddetmesi, ABD'nin bu yeni gizli mekanizma karşısında ne kadar etkili bir hamle yapabildiğine dair belirsizlik yaratıyor. ABD, bu tarz devlet destekli kurumları hedef alarak diplomatik ve ekonomik krizi tırmandırmak ile yaptırımların delinmesine göz yummak arasında bir ikilemle karşı karşıya.
Bu "takas" mekanizması, Çin'in yalnızca ABD yaptırımlarını teknik olarak aşmakla kalmayıp, aynı zamanda İran'ı enerji ve jeopolitik açıdan kendisine daha sıkı bağlama stratejisinin bir parçası olarak görülmektedir.