Dolar

42,5282

Euro

49,5948

Altın

5.771,53

Bist

10.998,12

Gazze'de 'zaferin' bedeli, kalıcı işgal mi?

İsrail-Hamas Savaşı'nın ikinci yıldönümüne girilirken, Tel Aviv yönetimi esir takası ve kademeli çekilme sonrası dahi Gazze içinde üç kritik noktada kalıcı askeri varlık bulundurma planını Washington'a iletti.

2 Ay Önce Güncellendi

2025-10-06 16:23:59

Gazze'de 'zaferin' bedeli, kalıcı işgal mi?

Meltem Suat Timeturk Dış Haberler Servisi/Özel

ABD tarafının bu hayati güvenlik noktalarına "anlayışla yaklaştığı" iddiası, savaş sonrası Gazze'nin sınırlı bir işgal altında kalacağını gösteriyor. Plan, Trump'ın "Bibi'ye başka seçeneği yoktu" sözleriyle Netanyahu'ya dikte ettiği bir "zafer" formülü olarak yorumlanırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın arabuluculuktaki kritik rolü bir kez daha tescillendi.

Savaşın Arka Planı: 7 Ekim'e Giden Yol ve Başlangıç Dinamikleri

İsrail-Hamas Savaşı'nın arka planı, 7 Ekim 2023 şokunun yarattığı ani bir patlamanın ötesinde, Gazze Şeridi'nin on yılı aşkın süredir devam eden izole ve gergin statükosunda yatmaktadır.

  1. 7 Ekim Öncesi İzole Statüko (2007-2023)

Savaşın başlangıcından önce, Gazze Şeridi 2007 yılından bu yana Hamas'ın kontrolü altındaydı. İsrail ve Mısır, bu tarihten itibaren Gazze'ye karşı kapsamlı bir abluka (kara, hava ve denizden) uygulamaktaydı. Bu dönem, Hamas'ın askeri kanadının güçlenmesine, yeraltı tünel ağlarının genişlemesine ve İsrail ile Gazze arasında aralıklarla şiddetli çatışmaların (2008-09, 2012, 2014, 2021) yaşanmasına sahne oldu. Uluslararası toplumun insani yardımlarla durumu idare etmeye çalıştığı bu dönem, "sürdürülemez bir gerginlik ve yoksulluk" döngüsü yaratmıştı. İsrail'in siyasi liderliği, Hamas'ı kontrol altında tutan, ancak tamamen yok etmeyen bir denge politikası izliyordu.

  1. 7 Ekim Saldırısı: Stratejik Şok ve Casus Belli

7 Ekim 2023 sabahı, Hamas'ın askeri kanadı ve müttefik gruplar, İsrail savunma hatlarını aşarak yüzlerce militanla Gazze sınırındaki askeri üsleri ve sivil yerleşimleri hedef aldı.

Saldırının Ölçeği: Saldırılar, İsrail'in askeri ve istihbarat alanında "mutlak bir başarısızlık" olarak kabul edildi. Saldırılar sonucunda 1.200'den fazla kişi hayatını kaybetti, bunların büyük çoğunluğu sivillerdi.

Rehine Krizi: Militanlar, yaklaşık 250 kişiyi esir alarak Gazze'ye geri döndü. Bu rehine krizi, İsrail'in savaş stratejisinin ve kamuoyu baskısının merkezine yerleşti.

Amaç: Hamas'ın temel amacı, Filistin davasını yeniden küresel gündemin üst sıralarına taşımak, İsrail'i büyük bir savaşa çekerek Filistinli mahkumların serbest bırakılmasını sağlamak ve abluka altındaki statükoyu kalıcı olarak kırmaktı.

  1. İsrail'in Yanıtı ve Savaşın İlk Aşaması

İsrail'in tepkisi ani, şiddetli ve kapsamlı oldu. Netanyahu hükümeti, savaşın iki temel amacını ilan etti: Hamas'ın askeri ve yönetim kapasitelerinin tamamen yok edilmesi ve tüm rehinelerin geri getirilmesi.

Kapsamlı Hava Saldırıları: İlk haftalar, Gazze Şeridi'nin altyapısını, tünel ağlarını ve Hamas'ın komuta merkezlerini hedef alan yoğun hava bombardımanıyla geçti.

Kara Harekatı: Kasım 2023'te başlayan kara harekatı, Gazze'nin kuzeyinden güneyine doğru ilerleyerek, kentin büyük bölümünde yoğun çatışmalara ve yüz binlerce sivilin Şeridin güneyine göç etmesine neden oldu. Bu harekat, Gazze'deki insani krizin boyutlarını hızla büyüttü.

Uluslararası Tepki: Başlangıçta dünya çapında İsrail'e yönelik güçlü bir empati ve destek varken, savaşın ilerleyen aylarda Gazze'deki sivil ölümlerinin yüksekliği ve insani felaket, uluslararası kamuoyunun ve siyasi baskının hızla İsrail'e karşı dönmesine yol açtı.

Savaşın ikinci yılına girilirken, İsrail'in Hamas'ı tamamen yok etme hedefi askeri olarak tam anlamıyla gerçekleşememiş, ancak Gazze'deki askeri kontrol büyük ölçüde sağlanmıştır. Bu durum, odak noktasını "savaş sonrası Gazze'nin nasıl yönetileceği" sorunsalına kaydırmıştır.

  1. Netanyahu'nun Stratejik Denklemlemesi: Esir Takası ve Kalıcı İşgalin Bağlantısı

Netanyahu'nun açıklaması, insani bir zorunluluk (esir takası) ile askeri bir hedef (kalıcı kontrol) arasında doğrudan bir bağ kurmaktadır. Bu denklemin özü şudur:

Esir Takası Bir Zafer Değil, Bir Araçtır: Netanyahu, "önümüzdeki günlerde... tüm rehinelerin tek seferde dönüşü" ilan edilse bile, ordunun Gazze'nin "derinlerinde" ve "kontrol alanlarında konuşlanmış halde kalacağını" vurgulamıştır. Bu, esir takasının savaşı bitiren bir anlaşma değil, sadece savaşın devam eden stratejik hedeflerine hizmet eden bir aşama olduğunu göstermektedir.

Hamas'ın Silahsızlandırılması: Anlaşmanın ikinci aşaması olarak belirtilen "Hamas'ın silahsızlandırılması ve Gazze Şeridi'nin askerden arındırılması" hedefi, ya diplomatik yoldan (Trump Planı'na göre) ya da İsrail tarafından askeri yoldan gerçekleşecektir. Bu açıkça, diplomatik çözümün başarısız olması durumunda İsrail'in yeniden müdahale etme hakkını saklı tuttuğunu ilan etmesidir.

  1. Kalıcı Varlığın Üç Kritik Noktası: Gazze'nin Bölünme Planı

KAN televizyonunun ismi açıklanmayan kaynaklara dayandırdığı habere göre, İsrail'in Gazze Şeridi'nin gelecekteki sınırlarını ve iç güvenliğini kontrol etmek için Washington'a sunduğu plan, üç hayati askeri noktada kalıcı varlık öngörmektedir. Bu noktalar, sadece güvenliği değil, aynı zamanda Gazze'nin dış dünyayla olan bağlantısını da kontrol altına almayı hedeflemektedir:

Philadelphi Koridoru (Mısır Sınırı): Gazze ve Mısır arasındaki bu dar sınır şeridi, Hamas'ın ana silah kaçakçılığı güzergâhı olarak bilinmektedir. İsrail'in burada kalıcı olarak konuşlanması, Gazze'ye giren çıkan her türlü mal ve silah akışının Mısır'a rağmen Tel Aviv tarafından kontrol edilmesini sağlayarak, Hamas'ın veya gelecekteki herhangi bir silahlı grubun yeniden silahlanmasını engellemeyi amaçlar.

Gazze Çevresindeki Tampon Bölge: Alanı belirtilmese de, Gazze Şeridi sınırları içerisinde askeri bir tampon bölge oluşturulması, 7 Ekim saldırılarının bir daha gerçekleşmemesi için İsrail yerleşim yerlerine karşı ekstra bir güvenlik katmanı oluşturmayı amaçlamaktadır.

"70. Tepe" (Mintar Tepesi, Gazze Kentinin Doğusu): Stratejik olarak yüksek bir konumda bulunan bu tepe, Gazze kenti ve çevresi üzerinde gözetim, takip ve kontrol gücü sağlayacaktır. Bu noktanın korunması, İsrail'in Gazze'nin iç bölgelerindeki hareketliliği sürekli izlemesine imkân tanıyacaktır.

ABD yönetiminin, bu üç noktanın "İsrail için hayati önem taşıdığı" argümanına "anlayışla yaklaştığı" iddiası, Washington'un savaşın sonlanması karşılığında İsrail'in toprak bütünlüğünü değil, güvenlik önceliklerini kabul ettiği anlamına gelmektedir.

  1. Trump Doktrini: Zorla Kabul Ettirilen "Zafer" ve ABD'nin Çelişkili Rolü

Savaşın ikinci yıldönümüne yaklaşırken ortaya çıkan bu plan, ABD'nin arabuluculuk rolünün sadece bir kolaylaştırıcı olmaktan çıkıp, doğrudan bir plan dikte edicisine dönüştüğünü göstermektedir:

Netanyahu'ya Zorunlu Kabul: Eski Başkan Trump'ın Axios'a yaptığı "Bibi'ye ‘Bu senin zafer şansın' dedim. Kabul etti. Benimle, kabul etmek zorunda" şeklindeki çıkışı, planın Netanyahu'nun kendi inisiyatifi olmaktan çok, uluslararası baskı ve yalnızlaşma ("Bibi işi çok ileri götürdü") sonucu zorla kabul etmek zorunda kaldığı bir çıkış yolu olduğunu ima etmektedir. Trump, bu planla İsrail'in uluslararası itibarını geri kazanmayı hedeflediğini açıkça belirtmiştir.

ABD Yetkisi Altında Yabancı Güçler: Haberde yer alan, ordu çekilirken bölgeye "ABD yetkisi altında faaliyet gösteren yabancı güçlerin" gireceği bilgisi, Gazze'nin yönetim boşluğunu uluslararası bir misyonun dolduracağını ve bu misyonun nihai olarak Washington'ın güvenlik ve siyasi çerçevesi içinde hareket edeceğini göstermektedir.

  1. Bölgesel Aktörler: Erdoğan'ın Kritik Rolü ve Müzakere Eksenindeki Değişim

Planın başarılı olmasındaki kilit unsurun sadece Tel Aviv ve Washington olmadığı, bölgesel aktörlerin de ağırlığının belirleyici olduğu anlaşılmaktadır:

Erdoğan'ın Kritik Baskısı: Trump'ın "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Hamas'ı zorlamada çok yardımcı olduğunu" ve kendisi için "mükemmeldi" dediği aktarılmıştır. Bu durum, Türkiye'nin arabuluculuk rolünün, sadece insani diplomasi değil, aynı zamanda Hamas üzerindeki siyasi baskı açısından da ABD tarafından ne kadar hayati görüldüğünü kanıtlamaktadır. ABD'li yetkilinin, Trump'ın cuma günü Erdoğan'dan Hamas'ın 'hayır' dememesini sağlamasını istediği yönündeki sözleri, Türk liderin Hamas üzerindeki nüfuzunun diplomatik sürece doğrudan etki ettiğini göstermiştir.

Mısır'ın Sınama Alanı: Philadelphi Koridoru'nun kalıcı işgali, Mısır'ın ulusal güvenliği ve Gazze ile olan tarihsel ilişkileri açısından en büyük sınamayı teşkil edecektir. Mısır'ın bu duruma vereceği tepki, planın bölgesel istikrarını belirleyecektir.

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara