Öncelikle TRT WORLD da hayırlı olsun diyerek başlayalım.
Türkiye'nin dil ve milliyet gibi fıtri değerleri inkâr edici politikaları evvela insanlığa ve sonra da Türkiye'ye çok şeyler kaybettirdi. Geç de olsa bu zulümlere son verilmekte olduğunu görmek insanlık adına sevindiricidir.
Birkaç yıl önce TRT Kurdi açılmış ve onu TRT Arapça izlemişti. İnanıyor ve umuyoruz ki, Türkiye'yi yönetenler bu insani yolculuğu devam ettirirler.
İnsani olarak düşünebildiğimiz zaman bütün lisanların aynı derecede kutsal olduğunu, bu anlamda birinin diğerine üstün görülmemesi gerektiğini anlarız. Elbette bu bizim kendi dilimizi daha fazla sevmemize engel değildir. Ama kendi dilimize olan sevgimiz diğer dilleri yasaklama, kısıtlama veya inkâr etme hakkına da vermez.
Dil, anlaşmamızı sağlayan ve dolayısıyla yaşamımızı kolaylaştıran bir araçtır. Dilleri birbirilerinin düşmanı görmek veya dillere düşman olmak yerine, ancak daha zenginleştirmek için rekabete girilebilir.
Aslında dil hakkında bunları konuşuyor olmamız bile, insanlık yolunda kat ettiğimiz mesafe adına utanç vericidir. Fakat bize düşen bu utanca ortak olmamaktır. Bu utanca ortak olmamanın yollarından biri de, dillerin konuşulmasının ve geliştirilmesinin önünde engel olmamak ve olan engelleri kaldırmaya çalışmaktır.
Bilindiği gibi, Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı Devleti'nin mirası üzerine kurulduğu halde, cumhuriyetin ilk dönem egemenleri bu mirası korumak yerine reddetmeyi; kimi etnik unsurları inkâr etmeyi ve kimilerinin de haklarını kısıtlamayı tercih ettiler.
Nitekim bu gayri insani politikaların hakikat karşısında başarısız olduğunu görüyoruz.
Şunu bilmek gerekir ki, bir kişinin, bir topluluğun veya bir kavmin iyi veya kötü oluşu unun renginden, dilinden veya adından kaynaklanmaz. Bir kişiyi, topluluğu ve bir kavmi iyi veya kötü yapan şeyler onların söz ve eylemleridir.
Öyleyse, dilleri, renkleri veya kavimleri bölmenin, bölünmenin veya fesadın bir aracı gibi görmemek ve görenlere itibar etmemek gerekir.
Tabii ki, dilleri, renkleri ve kavimleri istismar edenler ve bunları kendi kirli emelleri doğrultusunda kullananlar da var. Fakat o kötülerin varlığı bize diğer dillere, renklere ve milliyetlere gayri adil davranma hakkını vermez.
Bütün bunlardan hareketle TRT'ye şöyle bir çağrıda bulunuyoruz: Lütfen Ermenice, Rumca ve İbranice ve hatta Anadolu'da yaşayan Lazca ve Çerkezce gibi dillere de yer veriniz. Çünkü bu diller bu topraklarındır. Bu diller tanıdık dillerdir. Bu diller kardeş dillerdir. Gerçi yukarıda da belirttiğimiz gibi, bütün diller aynı derecede kutsaldır. Ama burada demek istediğimiz, iç içe girmişlik ve beraber yaşamışlıktır.
Andığımız bu dillerle günde veya haftada birer saat olması bile çok anlamlıdır. Bu gibi insani adımlarla hem ülkemizdeki barışı ve adaleti biraz daha güçlendirmiş oluruz ve hem de kötülerin alanını kendilerine biraz daha daraltmış oluruz.
Buna benzer örnekler Avrupa'da da diğer bazı ülkelerde de var. Örneğin; Avusturya'da devletin televizyonunda haftada bir kez Türkçe, Rumca ve diğer bazı dillerle yayın yapılmaktadır. Böylesi insani hizmetler bizde de neden olmasın?
Yorum Yap