Dolar

32,4375

Euro

34,7411

Altın

2.439,70

Bist

9.915,62

Bastonla çıktıkları yol iki gün sürdü

Biri 82, diğeri 80 yaşında. Evde su içmek için bile zor ayağa kalkarlarken 'Durup öleceğimize, kaçıp ölelim' diyerek çatışmaların şiddetlendiği günlerde Tel Abyad'dan Türkiye'ye kaçtılar. Ama bastonla çıktıkları yol iki gün sürdü.

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-06-16 10:00:42

Bastonla çıktıkları yol iki gün sürdü

Al Jazeera'den Abdülkadir Konuksever'in haberine göre; "Gece soğuk ve ayaz gündüz ise kavurucu bir sıcak vardı" diyor Salih Hamid... Kendisi 82, eşi Fizza Haşiaş Hamid ise 80 yaşında. İkisi de yaşlılığın getirdiği sırt ağrıları ile mücadele ederken Tel Abyad'a bağlı köyleri Ebuzelli, YPG ve Burkan El Fırat ile IŞİD güçleri arasındaki çatışmanın ortasında kaldılar. Bu noktada önemli bir karar vermek durumunda kalan ve yalnız yaşayan Hamid çifti tercihlerini kaçmaktan yana kullandı. Salih Hamid, "Durup öleceğimize, kaçıp ölelim" diyerek yola çıktıklarını anlatıyor. 

“Evin içerisinde kalkıp bir bardak su almak bile işkence gibi. Sırtımda kireçlenme ve sırt kayması var. Eşimin rahatsızlığı da aynı. Ama bombalar patlamaya başlayınca ‘Durup öleceğimize, kaçıp ölelim' diyerek yola çıktık. İnsanlar önümüzden arkamızdan kaçıp uzaklaşıyorlardı. Biz en geride kaldık. Eşimin koluna girdim ve yürümesi için yardım ettim. Herkes kaçarken biz yürüyemiyorduk bile.”

Yolda iki gün

Salih Hamid'in anlattığına göre Tel Abyad'dan kaçanlar Türkiye'nin Akçakale sınır kapısına dayandıklarında onlar köylerinden ancak uzaklaşabilmişlerdi; sadece bir çeşmeden su içtiklerini söyleyen Hamid, yiyecek bir şeyleri olmadan yeniden yürümeye başladıklarını anlattı. 

“Her taraftan gelen insanlar sınıra doğru gidiyorlardı. Öleceğimizi düşündüm. Çünkü yüz metrelik bir yolu neredeyse on dakikada alıyorduk. Sonra yorulunca dinlenip ardından yine yola koyuluyorduk. Çatışma sesleri biraz uzağımızda kaldığında içimiz rahatladı. Ama çatışmadan olmasa bile bir çukura düşüp ölebilirdik. Diğer kaçanların ellerinde eşyaları veya çocukları vardı. Bize yardım etmek isteyenler oldu ama onları çok geciktirdiğimiz için bir süre sonra vazgeçtiler. 'IŞİD her an gelebilir' diye korkuyorlardı. Geceyi terk edilmiş bir evde geçirdik. Sonra yine yola çıktık.”

‘Açlık ve susuzluk bezdirdi'

Hamid çiftinin uğraşmak zorunda olduğu tek sorun yaşlılıkları ve hastalıkları değildi. Türkiye sınırına ulaşmak için açlık ve susuzlukla da mücadele ettiler.

“Eşimin tansiyonu düştü, benim kan şekerim. Ancak yürümekten ve sınıra ulaşmaktan başka çaremiz yoktu. 'Geriye dönelim' desek daha uzun sürecekti. Böylelikle bir gün daha yürüyüp geceyi ayazda geçirdikten sonra nihayet Türkiye'ye ulaştık. Sınıra ulaşınca Türkiye tarafından gönderilen şişe sulardan verdiler bize. Sağ olsun birisi de iki paket bisküvi verince artık kurtulduğumuzu anladım. Allah'ıma şükrettim. Şimdi Türkiye'deyiz ve daha almamız gereken uzun bir yolumuz var.”

Salih ve Fizza Haşiaş Hamid çiftinin toplam on dört çocukları var. Çoğunun, savaş sırasında dağılıp gittiklerini anlatıyor. Bir çocukları da İstanbul'da yaşıyor. Çıktıkları yolculuk onlar için Akçakale'de son bulmuyor. Yeniden yola çıkacaklar ve belki de yine bastonlarına dayanarak İstanbul'a varmaya çalışacaklar. 

 

Haber Ara