Dolar

32,4453

Euro

34,7215

Altın

2.439,12

Bist

9.915,62

Arılar ülkesinden sonsuzluk ülkesine..

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-08-16 10:28:41

Arılar ülkesinden sonsuzluk ülkesine..

Sessizce aramızdan ayrılıp sonsuzluğa yürüyen kıymetlerimizi çoğu kez ülke gündeminin hararetinden fark edemiyoruz ne yazık ki.

Bu değerlerden biri olan Ali Nar Hocamız geçtiğimiz haftalarda uzun zamandır tedavi gördüğü hastaneden ahrete intikal etti.

Ali Nar henüz 12-13 yaş civarında okuduğum ve hafızamda yer edinen “Cakartalı kız” kitabı ile belleğimde yer etmiş bir isimdir.

Necip El Kiylani'den Türkçeye çevrilen bu roman yaşam haritamın belirlenmesinde etkili olan kilometre taşlarından birisidir. Zira ideali olan ancak henüz fikir ve karakteri şekillenmemiş biri olarak Cakartalı kız mücadele hayatımın belirlenmesinde çok önemli bir etkiye sahiptir.

Keza Arılar Ülkesi, Uzay Çiftçileri, Ortadoğu günlüğü, Anadolu günlüğü, Yedi iklim, Dağ Pınarı, Muhtarname, Kırk Hadisle Müslüman Kimliği'de diğer kitapları gibi yaşamımıza yön veren eserlerindendir.

Bir dönemin gençleri için bazı şahsiyetler kılavuz, yol gösterici ve istikamet belirleyici olmuştur. Ali Nar Hocamızda bunlardan birisidir.

Kendileri de Ömer Nasuhi, Ahmed Davudoğlu gibi pek çok âlimden feyiz alan Ali Nar Hocamız, edebiyat alanında Mahir İz, Necip fazıl, Sezai Karakoç gibi büyük Üstatlardan beslenmiştir.

Aynı zamanda hemşerim olan Ali Nar hocamız Erzurum'da başladığı tahsil hayatını devam ettirmiş ve ilk görev yeri olan Diyarbakır'da başladığı Öğretmenlik vazifesi ile sayısız gencin yetişmesinde bir ufuk olmuştur.

Sağlığında kendisi ile tanışmak nasip olmamıştı. Talebelerinden biri olamamıştım ama eserlerinden beslenmiş ve tanışıklığımızı onun bizden habersiz olduğu o süreçlerde devam ettirmiştim.

Ne yazık ki onunla ilk karşılaşmamız hastane odasında oldu. Şükür ki Bir kaç kez kendisini hastanede ziyaret etme imkânı buldum. Eşi Selime ablamız, “Ali hocanız çok hasta çok” diye gözyaşı dökerken “nerde o kalem tutan elleri” diye hayıflanıyordu. Kolay değildi elbet bunca sene aynı yastığa baş koymuş, aynı dava üzere sebat etmişlerdi. Gözleri önünde eriyip duran bir eş ve bir “dava adamı” idi ve elbet yeri doldurulamazdı.

Evlatlarının olmayışı onu hastane odasında yalnızlığa terk etmiyor aksine Ali Nar Hocamızın gönlüne dokunduğu pek çok kişi koşup geliyor, kendisine dualar ediyor moral veriyordu.

Kaç kişiye nasip olurdu ki böylesine adanmışlıkla geçen bir ömür ve geride bırakılan bunca sadaka-i cariye.

Ali Nar edebiyat ve fikir dünyamızın oluşmasındaki inşaat ustalarından biri olması hasebi ile emeğin ve çilenin talibi olmuş bir şahsiyetti. Roman, çeviri ve fikir dünyamıza ışık tutan pek çok eserin müellifi olmasına rağmen tevazusu, sadelikten yana olan ruh dünyası onun sessiz ve şöhretten uzak bir yaşamı tercih etmesine sebep olmuştu.

Ali Nar Hocamız, ülkemizin en kurak dönemlerinde yeni bir neslin dirilişi adına kendisini adamış olan sayılı kıymetlerimizden olmasına rağmen gereği gibi anlaşılıp değer görmediği kanaatindeyim.

Günümüzde iki satır karalayıp kendisini “düşünür, yazar, fikir adamı ” olarak sunan(pazarlayan) çoğunluğun aksine yalnızca vazifesine yoğunlaşmış ilim ve fikir deryasının coşkunluğunda akıp geçmiştir.

Ali Nar Hocamız üzerimizde hakkı olan bir büyüğümüzdür. Sadece bir dönemin değil şu anın gençlerinin de onun ufkuna ihtiyacı olduğu kanaatindeyim. Hatta artık hayata pragmatik bakan ve kapitalist bir yaşamın içerisinde kendini kaybetmekte olan hepimizin ihtiyacımız olduğunu düşünmekteyim.

Nitekim Son ziyaretimde bana karşılık vermeyeceğini bildiğim halde “hocam Allaha emanet, Rabbim şifa ihsan etsin” dediğimde bakışlarındaki derinlik ve manayı asla unutamayacağım.

Biz kendisinden razıyız Rabbimde razı olsun. Onu bir “dava adamı” olarak Firdevs Cenneti ile ödüllendirsin inşallah..

Bizleri de onun gibi kıymetlerin ardı sıra yürüyenlerden eylesin.(Amin)

Haber Ara