Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

ANALİZ: İran neden Pakistan'a saldırdı?

İran’ın Kirman şehrinde yaşanan bombalı saldırı hassas bir dönemde kırılma etkisi yaratan bir terör saldırısı olarak kayıtlara geçti.

1 Yıl Önce Güncellendi

2024-01-18 18:02:18

ANALİZ: İran neden Pakistan'a saldırdı?

Pakistan, ülkenin hava sahasının İran tarafından sebepsiz yere ihlal edilmesini şiddetle kınayarak, saldırıda 2 çocuğun hayatını kaybettiğini, 3 kız çocuğunun yaralandığını belirtti. Pakistan, egemenliğinin bu ihlalinin tamamıyla kabul edilemez olduğunu ve ciddi sonuçları olabileceğini açıkladı.

Uzman sosyolog İsmail Mansur Özdemir, İran'ın Pakistan topraklarını hedef alan füze saldırılarını değerlendirdi...

KASIM SÜLEYMANİ ELİYLE İNŞA EDİLEN SINIR ÖTESİ VEKALET SAVAŞI

Proxy unsurlar üzerinden yapılan bu saldırı müzahir gruplar arasında sürdürülen bir post soğuk savaş etkisi yaratıyor. İran'ın ağırlıklı olarak sınır ötesinde müzahir gruplar üzerinden sürdürdüğü savaşa karşı benzer unsurlar kullanıldı. Zamanlama ve içerik olarak bakıldığında bu saldırının kim tarafından planlandığı apaçık ortada.

İran sınır ötesinde sürdürdüğü savaşında özellikle İslam dünyasının birçok bölgesinde hatırı sayılır bir muhalif cephe var etti.

AA-20240103-33346706-33346689-TAHRANDA_KASIM_SULEYMANI_ICIN_ANMA_TORENI_DUZENLENDI

Özellikle Kasım Süleymani eliyle inşa ettiği sınır ötesi savaş bloku ile vekalet savaşının usta bir oyuncusu olarak kendinden söz ettiriyor. Bu sınır ötesi savaşın devletlere bazı alışkanlıklar kazandırdığı da ortada. Bir başka ülkede Proxy unsurlar eliyle kolayca bazı adımlar atma cüret ve sınırsızlığı.

Bu duygu, kontrollü hale getirilemediği ve sınırsız bir sorumsuzluk duygusu var ettiği içinde yayılarak yürüyor. Özellikle ABD'nin yürüttüğü bu vekalet savaşının hukuksuzluğa iten ve bölge halklarını birbirine düşüren boyutunun mutlaka uluslararası hukukun konusu edilmesi gerekiyor. Yoksa bu vekalet savaşının sınırlarını çizmek ve kontrol altına almak mümkün olmayacak.

Kirman saldırısı da uzun zamandır sınırları ötesinde varlık gösteren İran'ın Proxy komutanı Süleymani'nin mezarında yaşadığı etkili bir travma. Bu travma İran'da öyle bir etki yaptı ki İran adeta kontrolünü kaybetti.

SİYONİZMİN PROGRAMI İŞLİYOR

Erbil ve İdlib'e yapılan saldırı biçimsel olarak bir meydan okuma oldu. 1230 km. ötedeki bir menzili vuran Balistik Füze gücü aslında İsrail ve ABD'ye bir cevap oldu.

AA-20240116-33451804-33451796-IRAN_DEVRIM_MUHAFIZLARI_ORDUSU_SURIYE_VE_IRAKA_24_FUZE_ATESLENDIGINI_DUYURDU

Proxy unsurlar üzerinden sürdürdüğü savaşında Hizbullah'ı bile tam anlamıyla oyuna sokmayan İran, Kirman saldırısı sonrasında İdlib'teki kampları vurmuş oldu. Tabii burada Müslümanlar açısından üzüntü sebebi sayılacak bir nokta var ki; o da adını vekaletler savaşı koysak da savaşın aktif taraflarının Müslümanlar olduğudur. Mezhep hilafının oldukça yükseldiği düşünüldüğünde küresel Siyonizm ustalıkla programını işletiyor.

İRAN'IN PAKİSTAN TOPRAKLARINA SALDIRISI

Kirman saldırısının etkisi ile İran şaşırtıcı bir şekilde Pakistan topraklarına da saldırdı. Sınır ötesi saldırılar konusunda İran'ın sınırsız sorumsuzluk duygusunun şehveti ile yaptığı bu davranış herkesi şaşkına uğrattı. Pakistan'ın egemenlik anlayışına doğrudan saldırı anlamına gelecek bu saldırının ancak ve sadece Pakistan ile işbirliği içinde olacağına inanan kamuoyu bunun hiç de böyle olmadığını kısa süre içinde anladı.

Bölgeyi bilen uzmanlar ise bu cüreti anlamaya çalışsa da Pakistan hükümetinin açık ve net açıklamaları ile İran'ın kontrolsüz ve hukuksuz davranışından herkes emin olmuş durumda. Zira bu türden bir saldırı nükleer bir güç ve dev askeri kapasitesi olan dinamik Pakistan'a asla yapılmaması gereken bir davranıştır. Diplomatik müzakere süreçlerinde İran nispeten makul bir dil kullanmakla birlikte geri durmadı ve özür, diyet aşamasına gelmediği için ilerleyen saatlerde mütekabiliyet temelinde Pakistan ordusunun cevabi saldırısı da gelmiş oldu.

BELUÇ HALKI

İran'ın da Pakistan'ın da saldırıları ile dünyanın gündemine bir toplum yeniden girmiş oldu. Göçebe ve kadim bir halk olan Beluç halkı. Müslüman ve Sünni bir halk. Bugün Pakistan, İran, Afganistan ve Türkmenistan'da yaşayan bu kadim halk yaşadıkları ülkelerin ve bölgelerin de gerisinde bir refah düzeyine sahip. Milli kimlik temelinde bulundukları ülkelerde var olma motivasyonu taşıyan Beluç halkının farklı ideolojik renklerde direnişçi/ayrılıkçı yapıları var. Ortak temel amaç Beluç halkının refahı ve muhtariyet. Direnişçi yapılar ideolojik kimlik yanında bulundukları ülkenin şartlarına göre pozisyon alıyorlar. Bölge ülkeleri açısından da elverişli aparatlar olarak algılanıyorlar.

CEYŞU'L ADL VE BELUCİSTAN KURTULUŞ ORDUSU

İran'ın saldırı sürecinde muhatap düşman unsur olarak tanımladığı yapı Beluc Cundullah hareketinden kopan Ceyş'ul Adl isimli yapı. İslami referanslara sahip olan yapı İran'ın Beluc halkına karşı zulüm yaptığı iddiası ile İran'a karşı savaş ilan etmiş bir yapı. Kirman saldırganlarından birinin Beluc olması ve bu yapıya ait olduğu iddiası ile İran, Pakistan ile herhangi bir ortak pozisyon almadan Ceyş'ul Adl'in kampına bir füze saldırısı gerçekleştirdi. Egemenlik hakkının açık gaspı anlamına gelen saldırı Pakistan tarafından çok sert kınandı ve gece vakti İran toprakları içindeki Belucistan Kurtuluş Ordusu'na Pakistan ordusu tarafından bir mütekabil karşı saldırı gerçekleştirilmiş oldu. Belucistan Kurtuluş Ordusu, ağırlıklı olarak İran topraklarında varlığını sürdüren ve İran tarafından himaye edildiği iddia edilen milliyetçi, ayrılıkçı ve dini referansa sahip olmayan bir yapı.

Bu saldırının ardından İran tarafı yaptığı açıklama ile bir gerçeği açığa vurmuş oldu. Pakistan saldırısında ölen insanların İran vatandaşı olmadığını ifade etti. Evet bu insanlar fakirlik ve yokluk içinde İran'ın kimlik bile vermeye tenezzül etmediği Beluc halkı. Bu açıklama İran'ın topraklarında bulunan bu halka ve bu bölgeye nasıl bir bakış açısı ile baktığının ifadesi gibi, adeta sirkatin açığa vurulması anlamına geliyor. İran'ın çok da yapıcı bakmadığı Sistan ve Belucistan eyaletinde çok şiddetli olayla gerçekleşiyor.

TÜRKİYE NE YAPABİLİR?

Beluc ayrılıkçılar üzerinden birbirine ve uluslararası kamuoyuna mesaj veren bu iki ülkenin devam eden gerginliğine son verecek en elverişli ülke Türkiye. İki ülkenin de değer verdiği ve dostluk içinde olduğu Türkiye adına Sn. Cumhurbaşkanımızın daveti ile İstanbul'da bir buluşma yapılması çok anlamlı olacaktır. İslam medeniyetinin kalbi hükmünde olan İstanbul'daki bir buluşmanın mezhep çatışması içinde hırpalanan İslam dünyası için de güçlü bir mesaj taşıyacağını düşünüyoruz. Türkiye'nin atacağı bu tarihi ve diplomatik adım çok tesirli başka imkânlara da gebedir. Böylece itidal, teenni ve medeniyetin ruhundan beslenen bilgelik kendini gösterir ve zalim topluluklara ve Siyonizm'e karşı güçlü bir vahdet cephesi teşekkül edebilir.

Haber Ara