Dolar

32,5409

Euro

34,8821

Altın

2.431,88

Bist

9.771,81

Amerika'daki BAE lobisi meşruiyetten yoksun

'Suudiler ve BAE, ABD'de geçtiğimiz yıl lobi ve halkla ilişkiler faaliyetlerinde 30 milyon doların üzerinde para harcadı... Fakat Arap-Amerikalılar arasında, BAE ile ilgili uluslararası meselelere destek sağlamak için taban desteği bulmak o kadar kolay değil.'

5 Yıl Önce Güncellendi

2019-10-28 17:03:49

Amerika'daki BAE lobisi meşruiyetten yoksun

TIMETURK | HABER MERKEZİ
ÇEVİRİ

Londra Üniversitesi'nde Uluslararası Güvenlik ve Global Yönetişim alanında okuyan ve Ortadoğu'da siyaset, tarih, din gibi alanlar üzerine çalışan Omar Ahmed, Middle East Monitor'de "Amerika'daki BAE lobisi meşruiyetten yoksun" başlıklı bir makale yayınladı.

İşte makaleden ayrıntılar:

Minik Körfez ulusu Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) zun zamandır uluslararası ağırlığının üstüne çıktığı bilinmekte. Yaklaşık bir milyon yerli nüfusuyla dünyanın en büyük yedinci petrol rezervine sahip olduğu düşünülünce, bu kesinlikle başarılabilir. Her zaman iddialı ve ileri görüşlü olan BAE, ölge için bir finans, ticaret ve turizm merkezi olarak da hizmet veriyor. Bu ay yayınlanan bir raporda, BAE'nin Washington'da, ABD'nin politikasını şekillendiren ve Emirliğin küresel itibarının bozulmadan kalmasını sağlamak için çalışan “geniş ve son derece etkili” bir lobi ve halkla ilişkiler kampanyası yürüttüğü belirtildi. Bununla birlikte, föz konusu lobi, diğer güçlü lobilerden farklı olarak, organik, taban desteği olmaması sebebiyle meşruiyetten yoksun.

Hasta olmasına rağmen başkanlığı yürüten Halife bin Zayed el Nahyan'ın yerine, on yıllardır, ülkeyi, fiili olarak, üvey kardeşi Muhammed bin Zayed yönetiyor.

Cumhurbaşkanı Halife'nin 2014'deki darbesinden bu yana daha aktif bir rol üstlendi: Bölgesel meselelere müdahaleyi içeren, babasının ve BAE'nin kurucusu, Şeyh Zayed'in (1918-2004) bilge diplomasisinden ayrılmasını temsil eden saldırgan bir dış politika.

Benzer bir gelişme, 2017 yılında, Suudi Arabistan'da Muhammed bin Selman'ın Veliaht Prens yapılması sonrasında yaşandı.

Akıl hocası Mohammed Bin Zayed gibi, Suudi Prens'in de krallığın günlük işleyişinden sorumlu olduğu düşünülüyor.

...

Elbette bugüne kadar en cüretkar Suudi-BAE müdahalesi: Elbette Yemen'deki savaş.

Şii Zaydi hareketi ile yıllardır süren ilişkilerini geliştiren İran'a karşı sıfır toplamlı bir savaşın prizmasından görülen, başkent Sanaa ve diğer kuzey eyaletlerini Husiler'den alma girişimi.

Bununla birlikte, az bilinen ve daha az bilinen şey şu şekilde: Yemen'de savaşının ya da Katar ablukasının "Suudi liderliğinde" süren savaşın etiketlenmesine rağmen bu hareketleri Washington'a ilk satan Muhammed bin Zayed'di. Gerçekten de baş mimar olan ve korunan/kayırılan Muhammed bin Selman'ı bu iddialı politika için cesaretlendirdi.

Bin Zayed Washington'da yabancı değil, orada Körfez Savaşı'nın başlarında ilişkileri geliştirdi.

Bir yıl önceki Cemal Kaşıkçı cinayeti sonrasında, Suudiler, düşünce kuruluşları, lobi ve halkla ilişkiler şirketleri gibi bazı Washington çevrelerinde bile parya haline geldi.

BAE HALEN "AYRICALIKLI MÜTTEFİK" STATÜSÜNDE

Uluslararası Politikalar Merkezi (CIP) tarafından yayınlanan bir rapora göre, BAE, Yemen'deki askeri rolüne ve “iğrenç insan hakları siciline” rağmen, "ayrıcalıklı ABD müttefiki statüsünden" yararlanmayı sürdürdü.

Bu, büyük ölçüde, ilerici, kültürlü, postmodern bir devlet olarak BAE'nin yumuşak gücüyle beslenen Amerika'daki güçlü, etkili BAE lobisi ve PR makinesinden kaynaklanıyor.

CIP'in Dış Etki Şeffaflığı Girişimi'nin (Foreign Influence Transparency) elde ettiği bilgiler, 2018'de BAE'deki müşterileri adına çalışan kuruluşlar tarafından sunulan belgelere dayanmakta. 

ABD YASALARI GEREĞİNCE KAYIT ALTINDA ÇALIŞIYORLAR

Yabancı Ajan Kayıt Yasası (Foreign Agent Registration Act-FARA) şartları uyarınca, ABD yasaları, yabancı hükümetlerin veya grupların çıkarlarını temsil eden ajanların (lobi yaban görevliler kast ediliyor) ilişkilerini ve finansal düzenlemelerini açıklamasını gerektirir.

Her “siyasi faaliyet” ve kampanya katkısının incelenmesi, ABD askeri desteğini sürdürmek amacıyla Kongre üyeleriyle temas içeren çok taraflı bir yaklaşım, BAE'nin milyonlarca dolar bağışta bulunduğu düşünce kuruluşları ile işbirliği ve “neredeyse tüm ana medya organları ile temasa geçerek (oluşturulmak istenen) BAE anlatısını şekillendirmeye çalışmak."

BAE adına hareket etmek için FARA'ya kayıtlı 20 kuruluştan biri olan, özellikle bir PR firması, “siyasi faaliyetlerin büyük bölümünü yerine getirme" konusunda, kongre ofislerine ve komitelerine yönelik, özellikle Yemen savaşıyla ilgili “kaçınılmaz şekilde BAE yanlısı” makaleler içeren e-posta patlamaları şeklinde faaliyetler gerçekleştiriyor.

...

İlginçtir, ancak belki de şaşırtıcı bir şekilde İsrail ile normalleşme açısından, Smithsonian Enstitüsü'nden sonra BAE adına ajanlarla en çok temasa geçen ilk 10 kar amacı gütmeyen kuruluş arasında; ikinci sırada Amerikan Yahudi Komitesı (American Jewish Committee), Hakaret Önleme Birliği (Anti-Defamation League) ve Amerikan Büyük Amerikan Yahudi Örgütleri Başkanları Konferansı (Conference of Presidents of Major American Jewish Organisations) bulunuyor. 

...

Muhtemelen Birleşik Arap Emirlikleri adına ajan olarak hareket eden daha birçok firma vardı ve bu nedenle şu anda bilinenler buzdağının sadece görünen kısmı, özellikle Birleşik Arap Emirlikleri ve ABD arasındaki önemli petrol ve ticaret çıkarları ele alınmalı.

Raporda Katar konusunda şunlar ifade ediliyor: "Katar 2017'de Washington'da sahneye çıktığında, özellikle BAE, Katar'ın projeleri finanse etmesi için çok az seçenek bırakarak, akademik pazarın çoğunu ele geçirdi."

TRUMP'IN YAKININDA BAE YETKİLİLERİ VAR

Kritik olarak, BAE'nin ABD Başkanı Donald Trump'ın iç çemberinin bir parçasını oluşturan yetkilileri de var. Örneğin Birleşik Arap Emirlikleri'nin Yusuf El Uteybe'si (BAE Washington büyükelçisi), ünlü şöhretli partilerinden dolayı “Washington'un en güçlü büyükelçisi” olarak adlandırıldı. Ayrıca Trump'ın damadı ve danışmanı Jared Kushner ile de yakın ilişkileri var.

...

"RİYAD ve ABU DABİ, LOBİ FAALİYETLERİ İÇİN WASHINGTON'DA 30 MİLYON DOLAR HARCADI"

Suudiler ve BAE, ABD'de geçtiğimiz yıl lobi ve halkla ilişkiler faaliyetlerinde 30 milyon doların üzerinde para harcadı. Sadece Orta Doğu Enstitüsü'nün “IranObserved” adı verilen programı 2016-2017 döneminde BAE'den 20 milyon dolar aldı.

Birleşik Arap Emirlikleri istikrarlı bir şekilde (geçen yıl Körfez komşuları arasındaki ticaret 19 milyar dolara ulaştığı için) İran'daki şahinlerden ve ABD'den uzak duruyor... Bu, BAE'nin, Riyad ve Washington'ın yaptığı gibi, Aramco saldırıları için İran'ı açıkça suçlama konusundaki isteksizliğini açıklıyor.

BAE LOBİSİ MEŞRUİYET KAZANAMIYOR

Bununla birlikte, Arap Körfezi Ülkeleri ve Batı'da Dania Koleilat Khatib'in iddia ettiği gibi lobicilik ve halkla ilişkiler kampanyalarına harcanan milyonlara rağmen ABD merkezli taban desteği olmadığı için meşruiyetten yoksun...

"ARAP-AMERİKALILAR ARASINDA MEŞRUİYET KAZANMAK KOLAY DEĞİL"

Arap-Amerikalılar arasında, BAE ile ilgili uluslararası meselelere destek sağlamak için taban desteği bulmak o kadar kolay değil, çünkü bu tür meseleler, özellikle İran meselesi bölücü. Örneğin Dearborn ve daha geniş Detroit bölgesi, büyük bir Şii Lübnan ve Irak topluluğuna sahip.

BAE, ABD tarafından diğer Körfez Ülkeleri ile karşılaştırıldığında liberal ve hoşgörülü bir rejim olarak görülse de, Washington'un Suudilerle olan ilişkisi daha fazla utanç verici. Hristiyanlara yönelik muamele kadın hakları ve Vahhabizmin (IŞİD tarafından kabul edilen inanç), ABD kamuoyu ile uzlaşmakta güçlük çeken meseleler.

Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (American Israel Public Affairs Committee-AIPAC) ise bunun tam aksine, ABD'nin her eyaletinde örgütlenen bir oluşum ve her eyalette taban buluyor. Amerikan Hıristiyan sağ kanadında İsrail ile ilişkileri kuvvetli bir şekilde destekleyen önemli bir seçmen bloğu bulunuyor.

Bin Selman ve Suudi Arabistan, küresel itibarlarını onarmanın ötesinde, turizme açılmak ve K-Pop'dan ağır boks şampiyonasına kadar çok çeşitli eğlence ve spor etkinliklerine ev sahipliği yapmak gibi meselelerle meşgul.

"BAE'NİN PR ÇALIŞMALARI SONUÇ VERDİ"

Makyavelist (amaca giden yolda her yol mübah anlayışı) Bin Zayed ise bu yılki “100 En Etkili Karakter” listesinde yer aldı. Açıkçası, BAE'nın PR çabaları sonuç verdi. Dahası, Dubai Emirliği, 137 gün boyunca “dünyanın en büyük şovu" Expo 2020'ye ev sahipliği yapmak istiyor.

Dünya, BAE'nin, Yemen'deki dünyanın en kötü insani felaketi konusundaki Suudilerle ortak sorumluluğunu unuturken, "ekmek ve sirklere" yepyeni bir anlam verilecek.

Haber Ara