Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Akdağ, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Suriye'deki kimyasal silah saldırısı anımsatılarak, "Dünyanın bu saldırılara tepkisini yeterli buluyor musunuz? Esed'in savaş suçlusu ilan edilerek, yargılanması yönünde bir adım atılacağına inanıyor musunuz?" sorusu üzerine Akdağ, dünyanın bu saldırılara tepkisini yeterli görmediğini söyledi.
Suriye'de yüz binlerce insanın hayatını kaybettiğini belirten Akdağ, şöyle devam etti:
"Çocuklar, kadınlar, yaşlılar, hastalar. Böylesine zalim bir muameleyi dünyada hiçbir insan hak etmez. Aslında dünyanın gücü, Birleşmiş Milletlerin (BM) gücü, güçlü ülkelerin kabiliyetleri, Esed rejimini istenirse kısa süre içerisinde susturmaya, dersini vermeye, yargılamaya yeter. Maalesef böyle olmuyor. BM'de biliyorsunuz veto hakkı olan ülkeler var. Zaten onun için sayın Cumhurbaşkanımız, 'dünya beşten büyüktür, büyük olmalıdır' ifadesini kullanmıştı. Dünyanın, BM'nin bu duruşunu, bu acizliğini sadece bir sorumlu Sağlık Bakanı olarak değil, bir hekim ve bir insan olarak kabul etmem mümkün değil. Bu kabul edilemez. Önlenebilecek bir şey varken, bunun önlenmemesi kabul edilemez. Bundan sonra ne olur, Esed savaş suçlusu ilan edilerek yargılanır mı? Yargılanır, kanaatim budur. Ama her geçen zaman masumların mağduriyetine, ölümlerine, küçücük çocukların anasız babasız kalmasına yol açıyor. Bu işte hızlı hareket edilmeli. ABD'nin son 10-15 gün içerisindeki tavrı ve söylemleri umut verici. Bunların sonuçlarını hep birlikte takip edeceğiz."
- "Arkadaşlarımız teknik çalışmaları yapıyorlar"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "kanser ilaçlarının bedelini devletin karşılaması" talimatı yönünde hazırlık yapıldığı hatırlatılarak, "Bu hazırlıklar hangi aşamada ve geri ödeme ne zaman başlayacak?" sorusuna Akdağ, Türkiye'de 966 adet kanser ilacı bulunduğunu, kullanıldığını ve bunları devletin ödediğini söyledi. Akdağ, şu anda 16 ilacın bir kısmının klasik olarak kullanımına ait verilerin yeterli olmadığı ve bir kısmının da etkileri, fayda-maliyet analizi itibariyle sosyal güvenlik tarafından değerlendirilmesi gerektiği için ödenmediğini vurguladı.
Akdağ, "Oralarda sıkıntı var. Bunlar yeni ve çok pahalı ilaçlar. Vatandaş, zaman zaman burada mağduriyet yaşayabiliyor. Sayın Cumhurbaşkanımıza bu meseleyi arz ettiğim zaman bize 'mutlaka bu 16 ilaç meselesini çözün. Bunun üstüne başka ilaçlar da eklenebilir.' talimatını verdi." diye konuştu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile bu meseleyi çok yakından takip ederek, işin bürokratik aşamalarını hızlandırmaları gerektiğini ifade eden Akdağ, şunları kaydetti:
"Türkiye'de ruhsatı olmayan ilaçlar var. Bunların bir kısmı ruhsata müracaat ediyor, bir kısmı müracaat etmiyor. İşte onların yurt dışından getirilmesi gerekiyor. Ruhsata müracaat edenlere öncelik veriyoruz. Kanser uzmanlarının 'kullanabilirsiniz' dediği ilaçların bir kısmı araştırma ilaçları. Bir hastaya araştırma ilacı yazılacaksa doktor önce Sağlık Bakanlığından bunu yazabileceğine dair ilgili komisyondan hızlı bir biçimde yetki alması lazım. Hemen 16 Nisan'dan sonra sayın Bakanımızla bir araya geleceğiz bu meseleye inşallah bir nokta koyacağız. Arkadaşlarımız teknik çalışmaları zaten yapıyorlar."
- Şarkıcı Erkal'ın savğlık durumu
Akdağ, şarkıcı İbrahim Erkal'ın sağlık durumuna ilişkin soru üzerine, bu konuda insanları mutlu edebilecek bir haber veremediğini ifade etti. Erkal'ın tedavi gördüğü hastanenin gerekli açıklamaları yaptığını belirten Ardağ, Erkal'da ciddi bir beyin kanaması ve çarpmadan mütevellit ilave bir başka çeşit kanama meydana geldiğini söyledi. Akdağ, "Durum ciddiyetini muhafaza ediyor. Bulunduğu hastanede yoğun bakımda yatıyor ama yattığına kıyasla bir iyileşme durumu maalesef yok. Kendisine Allah'tan şifalar diliyoruz. Dua ediyoruz." dedi.
Erkal'ın, gece yarısından sonra evine çıkamadan yaklaşık 1,5 saate yakın bir yerde baygın yattığını ifade eden Akdağ, burada muhtemelen bir beyin kanamasının meydana geldiğini ve bu kanamadan sonra düşmeden kaynaklı yine beynin kemiği altında da ikinci bir kanamanın meydana geldiğini kaydetti. Akdağ, "Ona müdahale ettiler. Ama beyin dokusunda meydana gelen kanamaya zaten cerrahi olarak müdahale edilemiyor. Onun için destek tedaviler yapılıyor. 'Cenab-ı hak şifalar ihsan etsin' diyoruz." şeklinde konuştu.
- Şehir hastaneleri
Akdağ, "Şehir hastanelerinden bir kısmının açılışını gerçekleştirdiniz. Hasta kabulüne başlanan bu hastanelerle ilgili vatandaşların ilk izlenimleri nasıl? Bu yıl içinde kaç şehir hastanesi hizmete girecek?" sorusu üzerine, bu yıl Mersin, Yozgat ve Isparta'da şehir hastaneleri açıldığını anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "bütün büyük şehirlerde birer şehir hastanesi olacak" şeklinde talimatı olduğunu vurgulayan Akdağ, 30 büyük ilde ve bunun dışındaki bazı illerde de şehir hastaneleri açacaklarını aktardı. Akdağ, "Aslında yeni inşa ettiğimiz hastaneleri özellikle 500 yatak ve üstündeki hastaneleri bundan böyle hep şehir hastanesi konseptinde oluşturacağız. Böyle de bir niyetimiz var." dedi.
Akdağ, bu sene açılan 3 şehir hastanesine ilaveten Kayseri, Ankara Bilkent, Adana ve Manisa'da şehir hastanelerini hizmete sokmayı planladıklarını, Erzurum'daki hastaneyi de sene sonuna kadar yetiştirmeye çalıştıklarını belirtti. Akdağ, "Erzurum'u da yetiştirebilirsek aşağı yukarı 11 bin yatağa ulaşmış olacağız. Şehir hastaneleri açısından toplamda 40, 45 bin yatak planlıyoruz." dedi.
Şehir hastanelerinin üçüncü nesil hastaneler olduğunun altını çizen Akdağ, otoparklarından başlayarak, tamamen insana odaklı bir hastanecilik anlayışları bulunduğunu ifade etti.
Akdağ, vatandaşın memnuniyetine ilişkin de şunları söyledi:
"Vatandaşların müthiş bir memnuniyeti var. En son Yozgat'taki hastanemizin resmi açılışını yapmıştık. Yozgat'ta söylenen şu, 'biz Yozgat şehir hastanesine girdiğimizde farklı bir ülkeye gitmiş gibi oluyoruz.' Avrupa'ya gittik desek doğru olmaz. Çünkü Avrupa'da böyle hastane yok. Avrupa yaşlı bir kıta haline geldi. Avrupa'daki hastanelerin büyük çoğunluğu yaşlı hastaneler. Bizdekiler ise gerçekten yeni nesil dediğimiz hastaneler. Vatandaşımız çok mutlu. Çalışanlar da gerçekten yaptıkları işlerden çok daha tatmin olur hale geldiler."
Akdağ, şehir hastanelerine ilişkin başka bir soruya, "Aslında Balıkesir'i saymadım. Orada da açtık. Bunları genelde kamu özel ortaklığıyla yapıyoruz. Ama eğer bir şehirde klasik ihale usulüyle de yeni bir hastane yapmışsak mesela Balıkesir'de bin yataklı bir hastanenin açılışını yaptık onları da şehir hastaneleri olarak kullanıyoruz." yanıtını verdi.
Akdağ, Ordu'da da bir şehir hastanesi yapacaklarını bildirdi.
Muhalif küçük bir çevre ile CHP'li bazı milletvekillerinin şehir hastanelerine de karşı çıktığını belirten Akdağ, şu ifadeleri kullandı:
"Buna çok da şaşırmıyorum. Onlar İstanbul'daki 3. havalimanının da kötü olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. Bu zihniyet hiç değişmiyor. 'Biz yapacağız, millete hizmet edeceğiz' diyoruz. Birileri de 'ben yaptırmam' diyor. Bunu politik olarak söylüyorlar. Mecliste kafamızı kırmaya kadar gayret edip, engellemeye çalışıyorlar. Orada engelleyemezler ise yargı yoluyla engellemeye çalışıyorlar. Neticesinde de 'bu millet niye bizi acaba iş başına getirmiyor' diye merak ediyorlar. Milletin de bir feraseti var. Bir şehir hastanesine gidip hizmet alan bir vatandaş, siz ona karşı çıktığınızda bir daha gelip, size oy verir mi? Onlar karşı çıkıyor, biz de yapmaya devam ediyoruz."
"Şehir hastaneleri sadece büyük şehirlerde yapılacak diye bir kural mı var? 30 büyük şehrin ardından illerde de devam edecek mi?" sorusuna Akdağ, "Edecek." yanıtını verdi.
"Planladığınız il var mı?" sorusuna Akdağ, şu yanıtı verdi:
"En son Kars. Çünkü Kars bizim için bir bölge şehri. Kars'ın nüfusu 300 bin civarında ama Iğdır ve Ardahan da Kars'tan hizmet alıyorlar. Bunlar özellikle üçüncü seviye hizmet veren hastaneler. Birinci basamaktan aile hekimini, ikinci basamaktan çok büyük operasyonların ya da ileri tedavilerin yapılmadığı hastaneleri anlıyoruz. Üçüncü basamaktan ise ileri tedavilerin, büyük ameliyatların yapıldığı hastaneleri anlıyoruz. Bu şehir hastaneleri üçüncü basamak hizmetlerin verildiği hastaneler olacak. En sonuncusu Kars. Böyle bir kaç şehir daha olacak.
500 yatak ve üstünde yapacağımız hastaneleri bu şekilde inşa etmiş olacağız. Belki şu ana kadar yaptığımız bazı hastaneleri de şehir hastanesi statüsüne geçireceğiz. Binayı yapmışız ve orada şu anda verilmeyen belli hizmetleri vereceğiz. Yatak sayısına çok fazla takılmamak lazım. Önemli olan verilen hizmetin niteliği. Diyelim ki açık kalp ameliyatı yapmıyorsak, yapmaya başlayacağız ya da şimdi çok önemli bir yeni hizmete başlıyoruz. Bu felç geçirenleri de tıpkı kalp krizi geçirenler gibi şöyle birkaç saat içerisinde ilgili merkeze ulaştırıp, felç geçirmesine sebep olan beyin damarını anında açma. Bu neyi sağlıyor? Bu kişinin sonraki hayatını felçli olarak geçirmesini engelliyor.
Helikopter ambulans ya da normal ambulansın olması gerektiğinin altını çizen Akdağ, "Ekip 24 saat hazır bekleyecek ve ara istasyonlara uğramayacak, gereksiz bürokrasiyle karşılaşmayacak. Ambulanslarımız birer yoğun bakım ünitesi gibidir. Bir hasta alındığı zaman bir kalp krizi ya da felç hastası hangi merkeze götürüleceği belli. Bütün bu hizmetleri vereceğimiz hastaneler şehir hastaneleri olarak geliştirildi." dedi.
(Bitti)
