Dolar

32,3374

Euro

34,8108

Altın

2.390,60

Bist

10.276,88

UİHK Uygulama Örnekleri ve Deneyim Paylaşımı Uluslararası Konferansı

UİHK Uygulama Örnekleri ve Deneyim Paylaşımı Uluslararası Konferansı

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-06-12 12:43:45

UİHK Uygulama Örnekleri ve Deneyim Paylaşımı Uluslararası Konferansı
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Hükümetimizin iktidarda bulunduğu son 13 yıl içinde, temel hak ve özgürlüklerin korunması, geliştirilmesi, demokratikleşme ve sivil toplumun güçlendirilmesiyle ilgili olarak önemli reformlar gerçekleştirilmiştir" dedi.

Türkiye İnsan Hakları Kurumu'nun ev sahipliğinde düzenlenen ve 13 ülkenin uluslararası insan hakları kurumlarının (UİHK) temsilcilerinin katıldığı "UİHK İyi Uygulama Örnekleri ve Deneyim Paylaşımı Uluslararası Konferansı", Point Otel Barbaros'ta başladı.

Başbakan Yardımcısı Arınç, konferansın açılışında yaptığı konuşmada, insan haklarının, insanın insan olması sebebiyle elde ettiği, onun tüm yönleriyle kişiliğini ve değerini korumayı, geliştirmeyi amaçlayan evrensel ilke ve kurallar bütünü olduğunu ifade etti.

İnsan onurunu güvenceye alan hak ve özgürlükler için yürütülen mücadelelerin çok köklü bir geçmişe dayandığını dile getiren Arınç, tarihin birçok döneminde insan hak ve hürriyetlerine yönelik tehdit ve tehlikelerin büyük sosyal hareketlenmelere sebep olduğunu, insan hakları alanının önemli bir gelişme seyri izlediğini aktardı.

Kişisel ve siyasal haklardan oluşan birinci kuşak hakları, 20. yüzyılın ortalarına doğru gelişen ekonomik, sosyal ve kültürel hakları ifade eden ikinci kuşak hakların izlediğini anlatan Arınç, küreselleşme ve bilgi çağının ise çevre hakkını, birey-devlet ilişkilerini aşan nitelikteki üçüncü kuşak hakları beraberinde getirdiğini söyledi.

- 'İnsan haklarının korunması insanlığın ortak ülküsüdür'

İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesinin, bütün dünyada insanlığın ortak ülküsü olduğunu vurgulayan Arınç, bilim ve teknoloji ile toplumsal ve bireysel alanlardaki gelişmelerin insan hakları kavramını, yerel ve evrensel düzeyde tekrar gündemin üst sıralarına oturttuğunu belirtti. Arınç, bundan dolayı insan hakları konusunun ulusal bir konu olmaktan çıktığını, uluslararası toplumun ve hukukun gündemindeki en önemli olgulardan biri haline geldiğini ifade etti.

Arınç, hakların korunması amacıyla devletlerin iç hukuklarında oluşturdukları koruma mekanizmalarına Afrika, Amerika ve Avrupa'da olduğu gibi bölgesel ve Birleşmiş Milletler (BM) gibi daha geniş kapsamlı uluslararası örgütlenmeler bünyesindeki insan haklarını koruma mekanizmalarının da eklendiğini hatırlattı.

BM bünyesinde yürütülen çalışmalar neticesinde, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin kabulünün arkasından insan haklarıyla ilgili birçok sözleşme hazırlanarak yürürlüğe konulduğunu anlatan Arınç, BM, Avrupa Konseyi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın, Avrupa Birliği dahilindeki insan hakları yapılanmalarının Türkiye açısından da önem arz ettiğini, bundan dolayı Türkiye'nin insan hakları alanındaki hemen hemen tüm BM sözleşmelerine taraf durumda olduğunu söyledi.

- "Uluslararası iş birliği en üst seviyelere çıkarılmalıdır"

Arınç, dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan çatışma ve savaş gibi değişik faktörlerden kaynaklanan hak ihlalleri sebebiyle insan hakları konusunun ülkelerin kendi iç meseleleri olmaktan çıktığını, uluslararası bir boyut kazandığını belirtti.

Toplumun huzur ve dayanışması ile bireyin maddi ve manevi varlığının geliştirilmesinin, insan haklarının korunmasına ve bu bilincin geliştirilmesine bağlı olduğunun altını çizen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu gerçekten hareketle insan haklarının korunması ve geliştirilmesi konusunun, ilk planda devletlerin kendi sorumluluğunda olduğu ve uluslararası kurumların, ulusal kurumlara göre ikinci planda ve onu tamamlayıcı nitelikte olduğu değerlendirilmeli, insan hakları konusunda iç hukuk mekanizmaları güçlendirilerek, uluslararası iş birliği en üst seviyelere çıkarılmalıdır. Yaşanan tecrübeler, insan hakları teorisinde sağlanan gelişmelerin uygulamaya hızlı ve doğru biçimde yansıtılamadığını, geleneksel güvence mekanizmalarının çoğu kez yetersiz kalabildiğini göstermiştir. Bu nedenle insan hakları alanında ulaşılan evrensel standartların, muhtemel tehlikelere karşı korunabilmesi ve uygulamaya daha iyi yansıtılabilmesi amacıyla yeni mekanizmaların kurulması ve mevcutların güçlendirilmesine yönelik çabalar önem kazanmıştır."

- "Hükümetimiz önemli reformlar gerçekleştirdi"

İç hukuktaki temel düzenleme olan Anayasa'nın 2. maddesinde, "Türkiye Cumhuriyeti'nin insan haklarına saygılı bir devlet olduğu"nun ifade edildiğini hatırlatan Arınç, şunları kaydetti:

"Hükümetimizin iktidarda bulunduğu son 13 yıl içinde temel hak ve özgürlüklerin korunması, geliştirilmesi, demokratikleşme ve sivil toplumun güçlendirilmesiyle ilgili olarak önemli reformlar gerçekleştirilmiştir. Siyasi partilerin kapatılmasının zorlaştırılması, vakıfların mülk edinmelerinin kolaylaştırılması gibi düzenlemelerle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne uygun olarak siyasal ve sosyal alandaki örgütlenme özgürlüğünün sınırları da geliştirilmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve diğer kuruluşlarca ülkemize yöneltilen hak ihlallerine yönelik eleştiriler giderilmiştir. Bu bağlamda bir insanlık ayıbı olarak gördüğümüz işkenceye karşı sıfır tolerans politikası, başarıyla hayata geçirilmiştir. Polis merkezleri ve jandarma karakolları gerçek anlamda modernize edilerek, şeffaf hale dönüştürülmüştür. Bütün nezarethaneler uluslararası insan hakları standartlarına uygun hale getirilmiştir. Şüpheli ve sanık hakları güçlendirilmiş, gözaltı koşulları iyileştirilmiştir. Ölüm cezası mevzuatımızdan tamamen çıkartılmış, yaşam hakkı ihlallerinin etkin bir şekilde soruşturulmasının önü açılmıştır."

- Özgürlük ve güvenlik arasındaki hassas denge

Başbakan Yardımcısı Arınç, insan haklarında yapılan reformların uygulamaya tam olarak yansıtılabilmesi ve Türkiye'de yaşayan bireylerin eşit bir şekilde tüm hak ve özgürlüklerden yararlanabilmesinin bundan sonraki çalışmalarının temel hedefi olacağını söyledi.

Arınç, özgürlük ve güvenlik arasındaki hassas denge dikkate alınarak, insan hakları ve evrensel değerlerin geliştirilmesi noktasında yapılan tüm çalışmaların aynı zamanda demokrasiye de büyük bir ivme kazandıracağını dile getirdi.

Bu dönemde Başbakan Yardımcısı olarak Türkiye İnsan Hakları Kurumu ile ilişkilendirildiğini ifade eden Arınç, şöyle konuştu:

"Şüphesiz 2012 yılından beri kurumun yaptığı çok önemli çalışmalar var. İnsan Hakları Kurumumuzun çağdaş bir kurum haline gelebilmesi, Batı ülkelerinde olduğu gibi yeni bir yapısal reforma kavuşturulması amaçlandırılmıştır. Bir taraftan görevlendirildiğimiz konuların yerine getirilmesi, bir taraftan da gelişen şartlar içerisinde kurumun daha dinamik bir yapıya kavuşturulması için Sayın Başkan'ın ve kurumun hazırladığı kanun tasarısı Bakanlar Kurulu'nda müzakere edilmişti. Fakat maalesef içine girdiğimiz seçim süreci sırasında bunu Genel Kurul'a sunmak ve kanunlaştırmak mümkün olmadı. Her şartlarıyla tamamlanmış olan bu tasarının şüphesiz yeni kurulacak hükümet tarafından süratle gündeme getirilmesini ve yeni yasama döneminde çıkarılacak ilk kanunlar içerisinde olmasını arzu ediyorum."

Haber Ara