Dolar

32,3232

Euro

34,7599

Altın

2.391,44

Bist

10.251,37

TÜRKONFED 39. Girişim ve İş Dünyası Konseyi

Konfederasyon Başkanı Kadooğlu:- 'Hükümetimizin Cazibe Merkezleri Programı başta olmak üzere teşvik ve desteklerle bu yönde gerçekleştirdiği çalışmalar ile kamu yatırımlarını önemsiyor ve destekliyoruz. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaratılacak kalkınma hamlesi Türkiye'nin geleceğinde önemli bir sıçrama yaratacaktır' - TÜSİAD Başkanı Bilecik:- 'Son 3 yılı seçimler, hain darbe girişimi ve son o

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-05-13 15:34:47

TÜRKONFED 39. Girişim ve İş Dünyası Konseyi
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Tarkan Kadooğlu, "Hükümetimizin Cazibe Merkezleri Programı başta olmak üzere teşvik ve desteklerle bu yönde gerçekleştirdiği çalışmalar ile kamu yatırımlarını önemsiyor ve destekliyoruz. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaratılacak kalkınma hamlesi Türkiye'nin geleceğinde önemli bir sıçrama yaratacaktır." dedi.

TÜRKONFED tarafından düzenlenen Girişim ve İş Dünyası Konseyi Toplantısı'nın 39'uncusu, Diyarbakır'da bir otelde yapıldı.

Kadooğlu, toplantıda yaptığı konuşmada, bölgenin normalleşmesinin ancak siyaset kanallarına şans tanıyarak gerçekleşeceğini, Diyarbakır'ın ekonomik ve sosyal hayatına yapılacak katkının, bölgedeki iklimi değiştireceğini söyledi.

Diyarbakır başta olmak üzere, bölgeden başlayacak ekonomik gelişmenin, ülkenin kalkınma hamlesinin de lokomotifi olabileceğini kaydeden Kadooğlu, bu duygu ve düşüncelerle Türk iş dünyasını Diyarbakır'da "ortak akıl ve ortak gelecek vizyonu" ile bir araya getirmek istediklerini bildirdi.

Türkiye'nin sekizinci referandum tecrübesinden geçerken, toplumun demokratik bir olgunluk içinde verdiği oyun rengine güvenmek gerektiğini belirten Kadooğlu, 2019'a kadar artık ekonomiye odaklanma zamanı geldiğini aktardı.

Kadooğlu, şöyle devam etti:

"Referandum sonucunda ortaya çıkan tablonun, ülkemizde kutuplaşmayı artırdığını düşünenlere katılmadığımı söylemek isterim. Yarın bu ülkede beraber yaşayacağız. Bu noktada uzlaşmayı esas alan yeni siyaset dili, şüphesiz toplumun tüm kesimlerinde olumlu bir karşılık bulacaktır. Ortak yaşama kültürünün güçlendirilmesi, insanların hayat tarzlarının korunması, eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete eşit yurttaşlık bilincinin geliştirilmesi, hepimizin tarihsel bir sorumluluğudur."

"Bu kadim topraklarda ortaya konacak yeni siyaset anlayışıyla, ülke içinde farklı kırılmaların önüne geçmek, liyakatı öne alan, yurttaşların her alanda eşit olduğu bir Türkiye inşa etmek bizim elimizdedir." diyen Kadooğlu, bu yaklaşımın, 15 Temmuz'da yaşanan FETÖ ve benzeri terör örgütlerinin yaratacağı tehlikelerin de önüne geçeceğini ifade etti.

- AB'ye üyelik süreci

AB'ye uyum reformlarını, sadece üyelik süreci için değil Türk halkının özlenen özgürlükçü demokrasiyi hak ettiğine inandıkları için desteklediklerini aktaran Kadooğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Türkiye-AB ilişkilerinde siyaseten yaşanan gelişmelerden bağımsız, sağduyulu ve akılcı bir yaklaşım, diyalog kanallarını artıracaktır. Siyasi aktörler kadar sivil toplumun ve iş dünyası örgütlerinin de konuya, hamasi yaklaşımlardan uzak, dünya ve ülke gerçeğini kavrayan yapıcı bir bakış açısı getirmesi gerekmektedir."

Kadooğlu, "Hükümetimizin Cazibe Merkezleri Programı başta olmak üzere teşvik ve desteklerle gerçekleştirdiği çalışmalar ile kamu yatırımlarını önemsiyor ve destekliyoruz. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaratılacak kalkınma hamlesi Türkiye'nin geleceğinde önemli bir sıçrama yaratacaktır." ifadesini kullanarak siyasi ve ekonomik olarak bu kalkınma hamlesini Diyarbakır'dan başlatmanın anlamlı bir etki olacağını belirtti.

TÜRKONFED ve İstanbul Politikalar Merkezi olarak Yerel Demokrasi ve Yerel Yönetişim Forumu'nu hayata geçirdiklerini bildiren Kadooğlu, forumun kamu yönetiminin yeniden yapılandırılmasına, sorunların yerel düzeyde çözülmesine yardımcı olmayı amaçladığını anlattı.

Diyarbakır, Mardin ve Şırnak gibi bölge illerinden 300 bin insanın göç etmesinin kentlere, bölgeye ve dolayısıyla ülke ekonomisine önemli kayıplar yaşattığını belirten Kadooğlu, şöyle konuştu:

"TÜİK'in açıkladığı rakamlara göre, Türkiye nüfusunun yüzde 3,3'ü olan 2 milyon 550 bin kişi göç etmiş. Yine araştırmalar, bir kişinin göç etmesinin kamuya maliyetinin ortalama 200 bin lirayı bulduğunu ortaya koymaktadır. Bu rakamı TÜİK'in göç rakamlarıyla birleştirdiğinizde ortaya çıkan rakam 506 milyar lirayı bulmaktadır. 300 bin kişinin bölgeden göç etmesinin kamuya maliyeti ise ortalama 70 milyar lira yani yaklaşık 18 milyar avroluk bir kayıp yaratmaktadır. Bu korkunç bir rakamdır. Bu parayı göç nedeniyle harcayacağımıza, bölgede istihdama ve yatırıma harcamış olsak, inanın ne dış borç ne de cari açık sorunumuz kalırdı."

- TÜSİAD Başkanı Bilecik

Türk Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Erol Bilecik de Türkiye için toplumsal özgürlük, çoğulculuk ve dayanışma içinde ilerleme zamanı olduğunu, ülkenin önünde Meclisin ve hükümetin odaklanmasını önerdikleri ve kararlılıkla destek olacakları somut bir reform gündemi bulunduğunu söyledi.

Bilecik, önerilerini demokrasi, ekonomi ve Avrupa Birliği ile ilişkiler olarak üç başlık altında özetlediklerini belirtti.

"Son 3 yılı seçimler, hain darbe girişimi ve son olarak da referandum süreciyle geçirdik. Bu olağanüstü dönemde ekonomimizin önemli ölçüde direnç göstererek bir krize sürüklenmemiş olması sevindiricidir. Bunda 2002 sonrası yapılan reformlarla bankacılık sisteminin güçlendirilmiş, mali disiplinin sağlanmış, kurallı bir ekonomiye geçişin adımlarının atılmış olmasının büyük payı vardır." diyen Bilecik, ancak bazı bölge ve sektörlerde hala ciddi sorunlar olduğunu kaydetti.

İş dünyası açısından yatırım ortamını iyileştirecek ekonomik reformlar ve programların öncelikli olduğunu ifade eden Bilecik, şöyle devam etti:

"Üstelik bunun için küresel ortam da oldukça uygundur. Hem Amerika hem Avrupa ekonomisinin toparlanmaya başlaması, IMF'nin küresel büyüme tahminlerini yukarıya doğru revize etmesi büyümenin dünyada yeniden hızlanacağı bir döneme girdiğimize işaret ediyor. Bu dönemde içe kapanmak değil, dışa açılmak, bir yandan dünya ile ilişkilerimizi güçlendirmek diğer yandan ise rekabet gücümüzü artırarak, ekonomimize mümkün olduğunca yatırım çekmek için hızlı hareket etmek mecburiyetindeyiz."

AB üyelik sürecinin Türkiye açısından temel öncelik olduğunu anlatan Bilecik, şunları kaydetti:

"Geçtiğimiz dönemde hem Türkiye'den hem de AB'den kaynaklanan nedenlerle geleceğe yönelik karşılıklı güvensizlik oluştuğu bir gerçek ancak, Türkiye'nin Avrupa Birliğine üyelik süreci, küresel ölçekte rekabetçi bir ülke olmak adına olmazsa olmazdır. Unutmayalım ki, AB üyelik süreci, sağladığı rekabet gücü, sosyal refah, teknolojik ilerleme, finans, yatırım, ihracat, turizm ve öngörülebilir bir hukuk devleti düzeni unsurlarıyla Türkiye'nin milli menfaatidir. Tüm bu nedenlerle, karşılıklı olarak kısa vadeli ve iç politikaya yönelik söylemlerden uzaklaşmalı, yapıcı bir dille politika üretmeliyiz."


Haber Ara