Dolar

32,3299

Euro

34,8384

Altın

2.390,34

Bist

10.276,88

TÜRGEV'in 20. Kuruluş Yıl Dönümü ve Olağan Genel Kurulu

TÜRGEV'in 20. Kuruluş Yıl Dönümü ve Olağan Genel Kurulu

9 Yıl Önce Güncellendi

2016-05-30 14:10:40

TÜRGEV'in 20. Kuruluş Yıl Dönümü ve Olağan Genel Kurulu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu gençlerin bir kısımını bölücü terör örgütü devşiriyor, zehirliyor, kullanıyor ve maalesef onları acı bir akıbete doğru sürüklüyor. Eğer bugün dağlara giden gençler varsa işte bu şuurdan nasibini almadığı için gidiyor. Onların gidişini durduracak bir birikime, altyapıya şiddetle ihtiyaç var." dedi.

Erdoğan, TÜRGEV'in 20. Kuruluş Yıl Dönümü ve Olağan Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, fiziki olarak büyürken sorumluluğun da veballerin de büyüdüğünü söyledi.

TÜRGEV'in çatısı altında görev yapan, hizmet alan her kardeşinin bu bilinçle hareket ettiğini bildiğini dile getiren Erdoğan, bugüne kadar örnek bir samimiyet ve hassasiyetle yürütülen çalışmaların, bundan sonra da aynı şekilde yürütüleceğine inandığını aktardı.

Buradaki azim ve kararlılıktan da hiç şüphe duymadığını aktaran Erdoğan, "20 yıldır olduğu gibi desteğim, teşvikim ve duam sizlerle beraber olmaya devam edecektir. Yine merhum Üstadımızın bir vasiyeti vardı. Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını gediğine koyacağınız güne kadar mücadelenizi sürdüreceğinize inanıyorum." diye konuştu.

Yaşadıkları her hadisenin kendileri için geride yeni dersler, yeni tecrübeler bıraktığını ifade eden Erdoğan, TÜRGEV'in 20 yıllık tarihi ile birlikte Türkiye'nin son 13 yıl, özellikle son 3 yıldır ardı ardına gelen hadiselerin kendileri için çok önemli dersler içerdiğini anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bu süreçte şunu gördük. Kendi meselelerimizi, kendimiz çözmek mecburiyetindeyiz. Bu ister öğrenci yurdu gibi spesifik bir mesele olsun, isterse savunma sanayi gibi kompleks bir konu olsun. Hiç fark etmiyor. Hepsinde de iş dönüp dolaşıp aynı yere çıkıyor. Kendi göbeğimizi, kendimiz keseceğiz, başka çaresi yok. İdealimizdeki gençliği mi yetiştirmek istiyoruz? Aileden başlayarak anne baba eğitiminden başlayarak, okul öncesinden üniversitesine, lisansüstü eğitimlerine kadar tüm aşamalarda kendi müesseselerimizi kurup, geliştirmemiz gerekiyor. Öğrencilere barınma imkanından, sosyal, kültürel, sportif ihtiyaçlarına kadar her alanda yeterli hizmet sunamıyorsanız, kurumlarınızı cazibe merkezi haline dönüştüremezsiniz. Eğitimin de başarılı olması için destek veremediğiniz öğrenciye haksızlık etmiş olursunuz. Çünkü günümüzde artık hizmet standartları çok yükselmiş durumda. Bu örneği diğer tüm alanlara teşmil edebilirsiniz. Geçmişte hangi işi, hangi sorunun çözümünü başka birilerine havale ettiysek, orada sıkıntı yaşadık ve zarar gördük. Özellikle temel konularda asgari müştereklerin yetmediğini, çok daha geniş bir anlayış ve ideal birliği gerektiğini yaşayarak gördük, öğrendik. Aynı şekilde sadece altyapıyı kurmanın yetmediğini gördük."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, buralarda yeni nesillere aşılanacak bilincin, verilecek eğitimin içeriği konusunda da çok ciddi çalışma yapılması, emek verilmesinin şart olduğunu söyledi.

Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Onun için ben sevgili gençlere şöyle sadece içeriğine girmeyeceğim, başlığını söyleyeceğim. Bir, itikadi noktada çok sağlam olacağız. Bizim itikadımızı, bizim imanımızı evelallah kimse teraziye çıkaramayacak kadar sağlam kılacağız. Ahlakta örnek bir gençlik inşallah inanıyorum ki; TÜRGEV'in yetiştirdiği yurtlarında kalan gençler olacak. Örnek, abide bu olacak. İbadetinde inanıyorum ki taviz vermeyen bir gençlik olacak. Bunlarda çok çok önemli. Ve dört muamelatta inanıyorum ki sağlam bir gençlik olacak. Gençler, inanın bunu başardığınız anda, başardığımız anda sizden de çok farklı bir nesil tevarüs edecektir. Bunun için yeni dönemi, okul yapmaktan ziyade Milli Eğitim Bakanımla da önce konuştum şimdiki Milli Eğitim Bakanımla da onu yine konuşacağım. Okul müfredatının içeriğine yoğunlaşma dönemi olarak ilan ettik."

- "Zürriyetimizi artıracağız"

Kültür alanında da arzu ettikleri mesafeyi henüz katedemediklerini dile getiren Erdoğan, kendini maddi ve manevi ilimler konusunda iyi yetiştirmiş gençlerin elbette olduğunu söyledi.

"Yeterli mi? Değil. Bu sayının artması lazım" diyen Erdoğan, maddi ve manevi eğitim konusunda çok eksikleri olan, rüzgarın önünde sürüklenen, yapraklar gibi savrulan gençler olduğunu gördüklerini ve bildiklerini aktardı.

Bu konuda özeleştiri yapmaktan da çekinmeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu gençlerin bir kısımını bölücü terör örgütü devşiriyor, zehirliyor, kullanıyor ve maalesef onları acı bir akıbete doğru sürüklüyor. Eğer bugün dağlara giden geçler varsa işte bu şuurdan nasibini almadığı için gidiyor. Onların gidişini durduracak bir birikime, altyapıya şiddetle ihtiyaç var. Aynı şekilde DAİŞ gibi mukaddes dinimizi istismar eden terör örgütlerinin ağına düşen gençlerimiz var mı? Var. Ve bunlar bakıyorsunuz inancı olan gençler. İnancı var ama şuuru yok. Yani o işin hazzına tam manasıyla ulaşamamış. Bakıyorsunuz bir de uyuşturucu, kumar çeşitli dünyevi zevkler hatta teknoloji bağımlılığı gibi sorunlar yaşayan gençlerimiz de var. Bu ülkenin bir tek evladının dahi zayi olmasına gönlümüz razı olmaz. Ulaşma imkanımız olup da ihmalimizden dolayı bu tür felaketlere süreklenen gençlerimiz varsa işimizi iyi yapmıyoruz, doğru yapmıyoruz demektir."

Bunun için TÜRGEV'e çok öneli görevler düştüğünü ifade eden Erdoğan, "Kemiyetle birlikte keyfiyeti de gözeterek asli amacımızı asla unutmadan vakıf anlayışının gerektirdiği alçak gönüllülükten mütevazılıktan taviz vermeden yolumuza devam etmeliyiz." şeklinde konuştu.

"Vakıf hizmeti nefsi tatmin etme değil, nefsi terbiye etme yeridir" diyen Erdoğan, vakıf hizmetinin dünyaya değil ukbaya yapılan yatırım olduğunu anlattı.

Bu çerçevede TÜRGEV gibi çalışacak olan daha pek çok kuruma ihtiyaç olduğunu bildiren Erdoğan, şunları anlattı:

"Çünkü önümüzde 79 milyonluk bir Türkiye ile birlikte medeniyet ve tarih ortaklığı içinde olduğumuz milyarlarca insan bulunuyor ve açık söylüyorum, zürriyetimizi artıracağız, neslimizi çoğaltacağız diyorum. Nüfus planlamasıymış, doğum kontrolüymüş, hiçbir Müslüman aile böyle bir anlayışın içerisinde olamaz. Rabbim ne diyorsa, Sevgili Peygamberimiz ne diyorsa biz o yolda gideceğiz. Buna bakacağız. Bunun içinde birinci derecede görev annelerindir. Neslin asıl sahibi annedir. Anne olduğu için cennet annelerin ayaklarının altındadır, babalarının ayakları altında değil. Onun için annelerin ayaklarının altı öpülür, orada cennetin kokusu var, orada cennet var. Babanın değil. Onun için ben siz anne adaylarından hele hele yetişmiş, kaliteli anne adaylarından ayrıca bunu da bekliyoruz. Burada geleceğe atacağımız adımlar, yapacağımız yatırımlar işte bununla güç bulacaktır. En yakınımızdan başlayarak halka halka biz bu bilinci geliştirmeli, ülkemizin tamamını ve dünyayı kucaklayan bir sevgi zincirine dönüştürmeliyiz. Unutmayınız, iyiyle kötünün, doğru ile yanlışın mücadelesi kadim bir mücadeledir. Az önce hocamızın okuduğu surede, oradaki ayetlerde 'Kim zerre kadar hayır işlerse karşılığını görecek, kim zerre kadar şer, kötülük işlerse o da karşılığını görecek'. Mesele bu. İlk insan ilk Peygamber Hazreti Adem'in evlatları Habil ve Kabil ile başlayan hak-batıl mücadelesi kıyamete kadar sürecek. Bu kutlu mücadeleye ne derece katkı verebilirsek, kendimizi o derece bahtiyar adledebiliriz."

(Sürecek)

Haber Ara