Dolar

32,5173

Euro

34,9157

Altın

2.430,87

Bist

9.915,62

TİM Genel Kurulu

TİM Genel Kurulu

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-06-21 17:36:58

TİM Genel Kurulu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu ülkenin değil gerilemeye, durmaya dahi tahammülü yok. Etrafı adeta ateş çemberi içinde olan Türkiye'nin hem kendisinin bundan zarar görmemesi hem de kardeşlerine yardım elini uzatması ve güçlü olması şart. Bunun için de seçim sonrasının geçiş dönemini süratle tamamlayıp, Türkiye'nin yönünü yeniden geleceğe çevirmek mecburiyetindeyiz" dedi.

Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) 22. Olağan Mali Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, "İhracat Şampiyonları Ödülleri"ni almaya hak kazanan tüm firmaları, iş adamlarını kutladı.

TİM üyelerinin, kendilerinin 12 yıllık mücadelelerinin yakın şahidi olduğunu belirten Erdoğan, iş adamlarıyla beraber yüzlerce seyahate çıktıklarını, adeta dünyayı dolaştıklarını ifade etti.

Erdoğan, gittikleri her yerde Türkiye'nin potansiyelini, gücünü, imkanlarını anlattıklarını ve ihracatçıların meselelerini en üst düzeyde dile getirdiklerini aktararak, şöyle devam etti:

"Çözüm talep ettik, verilen sözlerin takipçisi olduk. Sadece bu alana yönelik çalışan bir bakanlık kurduk. Bu bakanlığa sizlerin meselelerini bilen, sizinle aynı dili konuşan arkadaşlarımızı görevlendirmenin gayreti içinde olduk. Her ay, bir önceki ayın ihracat rakamlarının açıklanmasını heyecanla bekledik. Beklentilerin üzerindeki artışlarla da sevindik. Açıklanan rakamlar beklentimizin altında kaldığında hemen sebebini araştırdık. Gereken tedbirleri aldık. İhracatçılarımızın her meselesini kendi işimiz gibi gördük, o şekilde takip ettik. Ülkemizin ihracatını işte böyle yoğun bir çaba neticesinde 12 yılda, 36 milyar dolardan 158 milyar dolara çıkardık. Tabii bu başarıda asıl pay sizlerin, iş adamlarımızın, ihracatçılarımızın. Çünkü sizler hiçbir zorluktan yılmadınız. Cesaretinizle, aklınızla, enerjinizle sürekli yeni yollar, yeni yöntemler, yeni pazarlar bularak, bu yolculuğu kesintisiz devam ettirdiniz. Avrupa'da sıkıntı çıktığında, Afrika'ya, Asya'ya yöneldiniz. Herhangi bir ürünle ilgili sorun çıktığında hemen yeni alternatifleri dikkate soktunuz. Burada onları devreye alışınız, o açığı kapama fırsatını bizlere verdi. Sizler karşınıza çıkan dağlar ne kadar yüksek olursa olsun, dağ kenarında mutlaka bir yol buldunuz. Başarınızla ülkemizi bayram yerine döndürdünüz. İhracat, ülkemizin geçtiğimiz 12 yılda ortaya koyduğu büyümenin amiral gemisi oldu. İnşallah 2023 hedeflerimizin de amiral gemisi yine ihracatımız, ihracatçılarımız olacaktır."

- "Ülkemizin dünya ihracatındaki payı artmaya devam ediyor"

Erdoğan, bu yılın ilk çeyreğinde ihracatta yaşanan daralmanın, küresel konjonktürden kaynaklandığını vurgulayarak, "Küresel krizin dünya ticaretinde yol açtığı daralmayla karşılaştırdığımızda biz yine de iyi bir durumdayız. Ülkemizin dünya ihracatındaki payı artmaya devam ediyor. Yaşanan bu daralmanın da geçici olduğuna yürekten inanıyorum" diye konuştu.

Bir yandan ihracatçıların daha çok gayret göstermesiyle, diğer yandan devletin desteğiyle kısa sürede yeniden arzu edilen büyüme rakamlarına ulaşılabileceğini aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye, ihracatıyla, büyümesiyle, turizmiyle, üretimiyle pek çok defa tahminleri, öngörüleri aşan bir performans ortaya koymuştur. Önümüzdeki aylarda da benzer bir gelişmeyi, sürprizi hem kendi ülkemize hem de tüm dünyaya yaşatabileceğimizi ümit ediyorum. Bu konuda ihracatçılarımıza güveniyorum. Türkiye'nin bugünlere gelmesinde çok büyük emeği, katkısı olan ihracatçılarımızın yeni Türkiye'nin inşasında da aynı öncü rolleri üstleneceğine, sürdüreceğine inanıyorum. Esasen bu konuda önümüzde çok somut bir örnek de mevcut."

Erdoğan, 2008 küresel krizinin tüm dünyayı etkilediğini belirterek, "O dönemde ben bu krizin ülkemizi teğet geçeceğini söylemiştim. Bu yüzden beni eleştirenler oldu. Halbuki ben Türkiye'nin potansiyeline, iş adamlarımızın azmine, milletimizin çalışkanlığına inandığım için böyle bir değerlendirme yapmıştım" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, nitekim 2009'da yüzde 22,6 oranında düşen ihracatın, ekonomide yüzde 4,8 oranını bulan küçülmeye rağmen 2010'dan itibaren yeniden yükselişe geçtiğini dile getirdi

- "Tek parti iktidarları dönemlerinin ülkemizde ayrı bir yeri, önemi vardır"

İhracatın 2010'da yüzde 11,5, 2011'de ise yüzde 18,5 arttığına işaret eden Erdoğan, "Büyüme oranlarımız da 2010'da yüzde 9,2 ve 2011 yılında yüzde 8,8 oranlarında gerçekleşti. Dikkatinizi çekiyorum, Türkiye'de siyasi istikrarla büyüme oranları arasında güçlü bir ilişki var. Ülkemizde hangi lider, hangi siyasetçi milletin desteğini en güçlü şekilde elde etmişse, onun ödeminde Türkiye en yüksek ve sürekli büyüme oranını yakalamıştır" ifadelerini kullandı.

Bu durumun, eski başbakanlar Adnan Menderes, Süleyman Demirel ve Turgut Özal döneminde de görüldüğünü anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu bakımdan tek parti iktidarları dönemlerinin ülkemizde ayrı bir yeri, önemi vardır. Başbakanlık görevini üstlendiğim 12 yılı aşkın dönem bu bakımdan Türkiye'de tarihi başarılara imza attığımız bir dönem oldu. Bugün ise bir yandan küresel ekonomideki gelişmelerden, bir yandan da ülkemizdeki siyasi gelişmelerden kaynaklanan farklı bir durumla karşı karşıyayız. Her iki konuda da kısa sürede olumlu gelişmeler yaşanacağına ve yeniden arzu ettiğimiz büyüme ve ihracat performansına ulaşacağımıza yürekten inanıyorum. Bu ülkenin değil gerilemeye, durmaya dahi tahammülü yok. Etrafı adeta ateş çemberi olan Türkiye'nin hem kendisinin bundan zarar görmemesi hem de kardeşlerine yardım elini uzatması ve güçlü olması şart. Bunun için de seçim sonrasının geçiş dönemini süratle tamamlayıp Türkiye'nin yönünü yeniden geleceğe çevirmek mecburiyetindeyiz."

- "Ekonomi ciddi bir imtihandan geçti"

Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinin Türkiye'de 12,5 yıldır kesintisiz devam eden tek parti hükümetlerinin devamına imkan vermeyecek bir sonuç çıkardığını belirterek, "Mevcut şartlarda Türkiye'nin bir koalisyon hükümetiyle yönetilmesi şu anda kaçınılmaz bir halde. Mecliste 4 partinin temsil edildiği bu yeni dönemde, temennimiz yeni hükümetin bir an önce kurulmasıdır" diye konuştu.

Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de ekonominin ciddi bir imtihandan geçtiğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

"Ekonomimiz bakımından bu kritik dönemlerin her biri çok ciddi sonuçlar potansiyelini taşıyordu. Hatta doğrudan ekonominin hedef alındığı pek çok hadise yaşadık. Hamd olsun bu saldırıların hepsinin de üstesinden milletimiz ve sizlerle birlikte geldik. Bugün de ülkemizin 12,5 yıldır titizlikle koruduğu istikrar ve güven iklimi konusunda ciddi endişelerin yaşandığını görüyoruz. Her şeyden önce şu hususu bir kez daha ifade etmek istiyorum, seçim sonucunda ortaya çıkan tablo milletimizin takdiridir. Hepimizin buna saygı duyma mecburiyeti vardır. Madem milletimiz böyle bir tablo takdir etti, öyleyse bize düşen bu şartlarda ülkemiz ve milletimiz için yapmamız gerekenlerin en iyisini ortaya koymaktır."

- "Türkiye'yi, hükümet kurulamayan bir ülke durumuna düşürmenin vebali ağırdır"

Erdoğan, 23 Haziran Salı günü TBMM'nin açılacağını ve seçilen milletvekillerinin yemin edeceğini hatırlatarak, aynı gün Meclis Başkanı ve Başkanlık Divanı'nın seçileceğini söyledi.

Bu seçimin de en geç 5 gün içinde tamamlanması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Anayasada Cumhurbaşkanı'na, hükümet kurulamaması halinde seçimlerin yenilenmesine karar vermek için tanınan 45 günlük süre, Meclis Başkanlık Divanı'nın seçimiyle başlıyor. Öyle bir durumda ağustos ayının ortalarına kadar uzanan bir süreç söz konusu. Türkiye'nin böyle bir zaman kaybına tahammülü olmadığına inanıyorum. Bunun için koalisyon hükümetinin mümkün olan en kısa zamanda kurulmasını temenni ediyorum. Kimsenin egolarına mahkum olmaması gerekir. Eğer egolar öne geçerse o zaman bu süreç uzayacaktır. O zaman da Cumhurbaşkanı olarak üzerimize düşen görev, siyasetçiler bu işi çözemiyorsa millet bu işi çözecek tek mercidir, bunu yapmak durumundayız" diye konuştu.

Erdoğan, ekonominin mevcut durumda seçim sonucunu hazmetmiş ve bir koalisyon hükümetine kendini hazırlamış göründüğünü aktararak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Hükümet kurma sürecinin uzaması veya hükümetin kurulmaması durumunda da ekonomimiz dinamiklerinin buna dayanacak dirayete sahip olduğuna doğrusu ben inanıyorum. Ama partilerimize ve genel başkanlara düşen görev, ülkenin, milletin ve bilhassa ekonominin sabrını çok zorlamadan sorumluluklarının bilinci içinde hareket etmektir. Türkiye, ortak bir dil, ortak hedefler ve ortak akıl çerçevesinde kurulmuş bir koalisyonla istikrar ve güven iklimini yeniden tahkim edebilir. Müşterekleri değil, farklılıkları öne çıkararak adeta oyun bozanlık eden partiler ve siyasetçiler bunun hesabını millete vereceğini bilmelidir. Kimsenin, seçimlerin ortaya çıkardığı tablodaki konumunu, millete karşı sorumluluk üstlenmek yerine sistemi kilitlemek için kullanmaya hakkı yoktur. Türkiye'yi, hükümet kurulamayan bir ülke durumuna düşürmenin vebali ağırdır."

(Sürecek)

Haber Ara