Dolar

32,2020

Euro

35,0069

Altın

2.504,53

Bist

10.643,58

'Suudi Arabistan'ın aktif siyasetinden başat güçler rahatsız'

'Suudi Arabistan'ın aktif siyasetinden başat güçler rahatsız'

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-10-15 14:08:04

'Suudi Arabistan'ın aktif siyasetinden başat güçler rahatsız'
Suudi Arabistan'ın Kral Selman ile geliştirdiği "Batı'dan daha bağımsız" ve aktif siyaset arayışını değerlendiren uzmanlar, uluslararası başat aktörlerin bu durumdan rahatsızlık duyduğu, bu politikaların Ankara ile Riyad arasında ise özellikle bölgesel konularda işbirliğini artırdığı yorumunda bulundu.

Kral Selman'ın selefi olan Kral Abdullah döneminde Suudi Arabistan'ın, bölgesel politikalarda dolaylı rol oynama stratejisi izlediği, özellikle Mısır, Suriye ve Yemen'de bu yönde politikalar benimsendiği belirtiliyordu. Uzmanlar, Kral Selman'ın iktidara gelmesiyle bölgesel ve küresel politikalarda daha aktif rol alma isteğinin belirgin hale geldiğine dikkati çekti.

Bu durumu, bölgedeki olaylara "doğrudan müdahil olma stratejisi" olarak nitelendiren uzmanlara göre, Suudi Arabistan, halihazırdaki dolaylı müdahale stratejisini devam ettirirken doğrudan müdahil olmaya da başladı. Suudi Arabistan'ın Kral Selman ile geliştirdiği "Batı'dan daha bağımsız siyaset" anlayışını ise uzmanlar, İran'ın bölgede artan etkinliğine ve Suriye'deki iç savaşın Suudi Arabistan aleyhine sonuçlar doğuracak şekilde sona erme ihtimaline bağladı.

Bunun yanı sıra Yemen'de Husilerin iktidarı ele geçirmek için başlattıkları kalkışma ve Mısır'daki Sisi yönetiminin giderek güçlenerek Suudi Arabistan'ın Sisi üzerindeki etkinliğinin azalması da Suudi Krallığının değişen siyasetinin diğer nedenleri olarak yorumlandı.

Bölge siyaseti üzerine çalışmaları olan Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü Müdür Yardımcısı Numan Telci, bu arka plan göz önüne alındığında Riyad'ın Batılı aktörlerden bağımsız hareket etme girişimlerinin özellikle ABD ve İsrail'i rahatsız ettiğini belirtti.

Telci, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Riyad'ın Suriye krizinde ABD'den farklı olarak devrimci güçleri daha yoğun desteklediğine, Yemen'de kendi inisiyatifiyle bir operasyon başlattığına, ABD ile nükleer müzakereleri olumlu neticelendiren İran karşıtı siyasetini en üst perdeden sürdürdüğüne dikkati çekti. Tüm bunların Kral Selman yönetiminde gerçekleştiğini vurgulayan Telci, "Dolayısıyla bölgede kendi başına hareket eden bir Suudi Arabistan'ın Batılı başkentlerde tasvip edilmeyeceğini söylemek doğru olabilir. Ancak bu durumu başlı başına bir Batı operasyonu şeklinde görmek de yanıltıcı olur. Suudi Arabistan'ın ekonomik gücü, ABD'yi Riyad'a karşı olumsuz pozisyon alma konusunda sınırlamaktadır" dedi.

Telci, Kral Selman yönetimindeki Suudi Arabistan'ı ciddi anlamda rahatsız eden bir durumun da Mısır'daki Sisi yönetiminin giderek Riyad'la farklılaşması olduğunun altını çizdi.

"Mısır Dışişleri Bakanlığının, Rusya'nın Suriye'deki hava operasyonlarını desteklediğini resmi olarak açıklaması, Suriye'de Esed rejimine karşı açık bir biçimde muhalifleri destekleyen Riyad'ı ciddi anlamda rahatsız etmiştir" değerlendirmesinde bulunan Telci, "Yine Mısır yönetiminin Beşşar Esed yönetimini diğer muhaliflere kıyasla tercih edilebilir bulması, Suudi Arabistan'la Mısır arasında krizi daha da derinleştirecektir" diye konuştu.

Kral Abdullah döneminde Mısır'da İhvan'a karşı yapılan darbeyi doğrudan destekleyen Suudi Arabistan'ın, Kral Selman'la Mısır'a karşı pozisyonunu değiştireceğine yönelik öngörülerin doğru çıktığı son birkaç haftadır yapılan açıklamalar ve yaşananlarla daha da belirginleşti.

- "Uluslararası başat aktörler rahatsız"

Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayyar Arı da Suudi Arabistan'ın Yemen'deki darbe sürecinde çok etkisiz kaldığı değerlendirmesinde bulunarak "Kral Selman'ın ise bölgede artan İran etkisine karşı yeniden Suudi Arabistan'ı sahneye süren bir politikası oldu. Özellikle Körfez ülkeleriyle ilişkilerini geliştirdi. Hatta Türkiye ile ilişkilerini de düzeltti" ifadelerini kullandı.

Arı, "Suudi Arabistan'ın söz konusu bağımsız politika arayışı sonucunda Ankara ile Riyad arasında ise özellikle bölgesel konularda işbirliği artıyor" dedi.

Tüm bu politikaların Türkiye'yi kıskaca almaya çalışan İsrail'in siyasetiyle ters bir süreç olduğuna dikkati çeken Arı, şunları söyledi:

"Suudi Arabistan, özellikle Mısır'a eskisi kadar destek vermiyor. Tüm bunlar İsrail merkezli ABD'deki güvenlik bürokrasisini tehdit ediyor. O nedenle şüphesiz bir kızgınlık var Kral Selman'a karşı. Her türlü İslami hareketi terörist olarak nitelendiren İsrail açısından bunlar rahatsız edici. Bu da aynı zamanda uluslararası başat aktörleri rahatsız ediyor."

- Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri

Uzmanlar, İran'ın bölgesel politikalarda aktif rol oynama isteğinin, Türkiye ve Suudi Arabistan'ı aynı oranda önlemler almaya ittiğini belirtti.

Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kemal İnat, Türkiye ve Suudi Arabistan'ın Ortadoğu'nun iki önemli gücü olduğunu hatırlatarak "Zaman zaman farklı düşüncelere sahip olsalar da örneğin yakın geçmişte Mısır konusunda fikir ayrılığına sahiplerdi. Son dönemde birbirlerine yakınlaştıklarından bahsedebiliriz" dedi.

Ankara ve Riyad arasındaki yakınlaşmanın nedeninin "çıkarların örtüşmesi" olduğunu belirten İnat, "Suriye'de aynı hedefe odaklanan iki ülke, DAEŞ tehdidini de yakından hissediyor" ifadesini kullandı.

Özellikle İran ve Suriye'ye yönelik politikalarda iki ülkenin yakınlaştığını kaydeden İnat, şunları söyledi:

"İki bölgesel aktör olarak Türkiye ve Suudi Arabistan'ın bölge sorunlarına çözüm bulma konusunda belki de biraz daha ortak hareket etmeleri gerekiyor. İşbirliğini artırmaları, bölge sorunlarına çözüm bulma konusunda daha aktif olmalarını sağlarsa faydalı olur. Çünkü onlar başarısız olursa küresel aktörler devreye giriyor. Küresel aktörler daha çok kendi çıkarlarını ön planda tutuyor. Bu nedenle bölge halklarının onların menfaatleri altında ezildiğini görebiliyoruz."

Suudi Arabistan'ın son dönemde ABD'den daha bağımsız politika geliştirme arayışında olduğunu ifade eden İnat, "Suudlar ile Türkler aslında ABD'nin geleneksel müttefikleri. Türkiye geçmişle karşılaştırıldığında daha bağımsız politikalar izleme arzusuna girdiğinde bu durum Batı'yı rahatsız etmişti. Bundan 4-5 yıl önce Batılı çevrelerde eksen kayması tartışmaları vardı. Şimdi Suudi Arabistan için benzer bir süreç yaşanıyor denilebilir" diye konuştu.

İnat ayrıca Suudi Arabistan'ın ABD karşıtı politikalar izlediğini söylemek için "çok erken" olduğunu vurguladı.

- "Türkiye ile çok derinleşmiş bir işbirliğinden bahsedemeyiz"

Bolu Abant İzzet Baysal Uluslararası İlişkiler Bölümünden Doç. Dr. Veysel Ayhan ise yaptığı değerlendirmede, Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin derinliğinin kendi içinde tartışmalı olduğunu ifade etti.

Özellikle Mısır konusunda tam bir işbirliği sağlanamadığına dikkati çeken Ayhan, iki ülke arasında birbirine karşı güvensizlik unsurları olduğunu savundu. Ayhan, "Ortadoğu çok kırılgan. İttifaklar ve karşı ittifaklar her an bozulabilir ya da yeniden kurulabilir. Bu nedenle evet, Türkiye ile Suudi Arabistan arasında son dönemde bir yakınlaşma var. Ama çok derinleşmiş bir işbirliğinden bahsedemeyiz" değerlendirmesinde bulundu.

Haber Ara