Dolar

32,2020

Euro

35,0069

Altın

2.504,53

Bist

10.643,58

Suriye'deki savaşın 'beyaz önlüklü melekleri'

Suriye'deki savaşın 'beyaz önlüklü melekleri'

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-06-24 12:15:14

Suriye'deki savaşın 'beyaz önlüklü melekleri'
BARIŞKAN ÜNAL - Suriye'de Esed rejimi tarafından bombalanma olasılığına rağmen hastanesinden ayrılmayan Dr. Muhammed Galip Tenari, bitmeyen bir iç savaşın içinde, ölümün, zulmün ve şiddetin her türlüsüne her gün tanık olan yine de meslek yemininden vazgeçmeyen "savaşın beyaz önlüklü melekleri" Suriyeli doktorlardan biri.

Esed rejiminin İdlib'deki saldırılarda son dönemde kullandığı klor gazları hakkında ABD Kongresi üyelerinin sorularını yanıtlamak ve Amerikan kamuoyuna Suriyelilerin yaşadıklarını daha anlatmak için başkent Washington'a gelen, Samrin kasabasındaki saha hastanesinin müdürü ve Suriye Amerikan Tıp Topluluğu İdlib Ofisi Direktörü Tenari, Suriye'deki yaşamlarını ve tanık olduklarını AA muhabirine anlattı.

Rejimin devamlı sivil alanları hedef aldığını, bu nedenle de hastanelerini sürekli yaralıların doldurduğunu belirten Tenari, "Ne yazık ki her gün çok acı sahnelerle karşılaşıyoruz" dedi.

Rejimin hava saldırılarına geçen Mart ayından itibaren klor gazını da eklemesiyle işlerinin daha da zorlaştığını ifade eden Tenari, o dönemden bu yana yapılan klor gazlı 31 hava saldırısından Samrin civarında 580 kişinin etkilendiğini ve bunlardan 10'unun hayatını kaybettiğini kaydetti.

Saldırıları anlatırken bazı sahneleri hala hafızasından çıkaramadığı gözlerinden okunan Tenari, klor gazından ölen üç çocuktan bahsederken de duygularına hakim olamadı.

Tenari, "16 Mart'taki klor ile yapılan saldırıda, varil bombası bir evin havalandırmasına düşerek, evi tam bir ölüm saçan gaz odasına çevirmiş. O saldırıda evin çocukları Ayşe, Sara ve Muhammed ile anne ve babası hayatını kaybetti, hiçbirini kurtaramadık, bir aile yok oldu" diye konuştu.

- Hayatları bir kere kurtarmak da yetmiyor...

Tenari ve ekibi için hayatları bir kere kurtarmak da yetmiyor bazen, rejim güçlerinin bitmeyen saldırıları ya aynı hastalarla tekrar karşılaştırıyor onları ya da bu hastaların cansız bedenleriyle... Hala dün gibi hatırladığı bir olayı savaşın yorgunluğu ve hüzün dolu gözlerle anlatan Tenari, şunları kaydetti:

"Sanırım 24 Mart'tı, klor gazına maruz kalmış bir ailenin tamamı geldi bize. Onları tedavi edebildik ve çok mutlu olduk hepsini kurtarabildiğimiz için. Ancak ertesi gün rejim tüm alanı bu kez bombaladı ve bir gece önce kurtardığımız ailenin küçük oğlu Muhammed dahil birçok üyesi öldü. Halbuki daha bir gece önce onları kurtarmıştık."

- "Çalışmaya devam etmekten başka seçeneğimiz yok"

Tenari, "O gün, 24 Mart'ta 12 kişi öldü, 30'dan fazla kişi yaralandı. Hastanenin zemini yaralı kaynıyordu, bazı insanlar kopan parçalarıyla birlikte yatıyordu orada. Bu sahneler hemen her gün yaşadığımız sahneler" ifadesini kullandı. Onun bu sözleri, rejimin kanlı saldırılarının hastanesinin zeminini neredeyse her gün kırmızıya dönüştürdüğünü gözler önüne seriyor.

Halbuki Samrin'deki hastanedeki doktor sayısı ise yaşanan bu vahşetle karşılaştırılamayacak düzeyde.

Nüfusu 250 bin olan bir bölgede sadece 11 doktora sahip olduklarını dile getiren Tenari'ye göre, Suriye'deki genel durum ve rejimin hastaneleri de hedef alması, birçok doktorun göç etmesine yol açmış.

Böyle bir ortamda kalabilmesinin nedenini ise Tenari, "Bizim çalışmaya devam etmekten başka seçeneğimiz yok. Çünkü burada insanları bir başına bırakamayız, onlara bakmak zorundayız, bununla yaşamak zorundayız" sözleriyle dile getiriyor.

Tenari'nin bu sözleri, aslında geride kalan doktorların her gün tanık oldukları şiddete rağmen, ertesi gün tekrar aynı manzaralarla karşılaşacaklarını bile bile hastaneye giderek, her şeye rağmen ömrünü mesleği için ettiği yemine sadık kalarak nasıl geçirdiğinin en keskin örneğini oluşturuyor.

-"Şanslıyız, Türkiye'ye hasta gönderebiliyoruz"

Tenari ve ekibinin tek eksiği de personel değil. Hastanede yaralılara sadece en temel tıbbi malzemelerle müdahale etmeye çalışan Tenari, uluslararası toplumdan destek aldıklarını ama hala birçok malzemede yetersiz kaldıklarını da söyledi.

Tenari, "Örneğin, ilk klor saldırısının yapıldığı 16 Mart gecesi 120 kişi bize geldi ve ne kapasitemiz ne de çalışan sayımız bu sayı için yeterliydi" dedi.

Yine de İdlib'tekilerin şanslı olduğunu dile getiren Tenari, "Çünkü Türkiye sınırı açık, bu da yardımlar için daha güvenli bir geçiş yolu sağlıyor. Ayrıca ekipman ve eleman eksikliğimiz nedeniyle birçok hastayı Türkiye'ye gönderiyoruz. Bu noktada Türkiye'ye minnettarız" diye konuştu.

- "Klor gazıyla muhalifleri destekleyen insanları göçmeye zorluyor"

Tenari, Esed rejiminin klor gazını stratejik şekilde kullanmaya çalıştığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Rejimin bu bölgeleri tekrar alabilecek bir kapasitesi yok. Bu nedenle devamlı zehirli gazları kullanıyor ki, insanlar buralardan göç etsin. Klor gazındaki ana amaç, insanları öldürmek değil. Varil bombalarıyla çok daha fazla insanı katledebiliyorlar. Ama geleneksel silahların aksine klorda, gaz kilometrelerce ötelere yayılabiliyor. Böylelikle insanları korkutup, terör saçıp Suriye'den göç etmeye zorluyorlar. Rejim, klor gazıyla muhalifleri destekleyen insanları bölgeden ve ülkeden göçmeye zorluyor".

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'ne (OPCW), klor gazı kullanımıyla ilgili tüm kanıtları sunduklarını ve uzmanların tanıklarla görüştüğünü kaydeden Tenari, uluslararası toplumun, Esed rejiminin klor gazı kullanmasına diğer kimyasal silahlar kadar tepki göstermemesini de eleştirdi. Tenari, uluslararası toplumu bu konuda daha fazla duyarlı olmaya çağırdı.

Rejimin halka karşı klor gazı kullanmasını önlemenin tek yolunun ise "uçuşa yasak" bölge oluşturmak olduğunu belirten Tenari, "Sivillere, her şeyden fazla, kurtarılmış bölgelerde uçuşa yasak bölgeler kurmak yardımcı olur çünkü insanlar bu bölgelerde normal yaşamlarına dönebilir, normal bir hayat yaşayabilir" diye konuştu.

Haber Ara