Dolar

32,2576

Euro

34,9572

Altın

2.446,64

Bist

10.173,42

Prof. Dr. Kaynak: 'Covid-19 pandemisi ile dünya arz, talep ve finansal şoku aynı anda yaşıyor'

Pandemi sonrası küresel ekonominin gidişatını değerlendiren Samsun Üniversitesi(SAMÜ) İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selahattin, 'Covid-19 pandemisi ile dünya arz, talep ve finansal şoku aynı anda yaşıyor' dedi.

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-05-04 11:27:59

Prof. Dr. Kaynak: 'Covid-19 pandemisi ile dünya arz, talep ve finansal şoku aynı anda yaşıyor'
Pandemi sonrası küresel ekonominin gidişatını değerlendiren Samsun Üniversitesi(SAMÜ) İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selahattin, "Covid-19 pandemisi ile dünya arz, talep ve finansal şoku aynı anda yaşıyor" dedi.

Samsun Üniversitesi Düşünce ve Sanat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi korona virüsü salgınının küresel ekonomiye ve Türk ekonomisine etkilerini konuşmak üzere Samsun Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selahattin Kaynak'ı ağırladı. Video konferans yöntemiyle gerçekleştirilen buluşmada Prof. Dr. Kaynak, meseleyi beş temel başlık üzerinden ele alarak pandemi sonrası küresel ekonominin gidişatı ve Türkiye'ye yansımalarına dair öngörülerini paylaştı.

Konuşmasının başında korona virüsü salgınının niçin ciddi bir ekonomik sonucu olacağını açıklamaya girişen Kaynak, ekonomide krizlere ve istikrarsızlığa yol açan arz şoku, talep şoku ve finansal şok olarak adlandırılan üç temel durum olduğunu belirterek Kovid-19 pandemisi ile birlikte dünyanın şu an üç şoku aynı anda yaşadığını vurguladı. Daha sonra ilk başlık olarak dünya tarihinde iktisadi sonuçlar doğuran küresel salgınları ele alan Prof. Kaynak, küresel ekonomiyi etkileyen Justinyen Salgını (541-741), Kara Veba (14.yüzyıl-17.yüzyıl) ve İspanyol Gribi'nin (1918) ilgili dönemin ekonomilerine etkilerini kısaca açıkladı. İkinci olarak Covid-19 pandemisinin ekonomiyi etkilediği kanalları aktaran Kaynak, pandeminin oluşturduğu belirsizliğe, insan kaybına, iş dünyasının ve kamu kesiminin yaşadığı ekonomik kayıplara dikkat çekti.

Küresel ekonominin pandemi öncesi resmini ortaya koyan Kaynak, dünya ekonomisinin son dönemde ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğuna dikkat çekerek, "Öncelikle dünya ekonomisinin mevcut durumuna bakmak lazım. Yani dünya ekonomisinin yaşadığı bütün sıkıntılar pandemi sonucu mu ortaya çıktı, yoksa pandemi öncesinde de bir ekonomik sıkıntı var mıydı? Pandemi öncesinde de ciddi bir ekonomik sıkıntı olduğunu söylememiz lazım. Özellikle 2008 ekonomik krizinden sonra hem özel sektör hem kamu açısından ciddi ölçüde artan bir borç vardı. Bu dünya için ekonomik bir sorun teşkil ediyordu. Büyüme hızları gelişmiş ülkelerde ciddi bir şekilde düşüş sürecindeydi. Hatta şu ifadeler kullanılıyordu işte 'beyaz adamın sonu mu geldi' vesaire denilerek Avrupa ve ABD'nin ekonomik durumları ciddi anlamda tartışılıyordu. Sermayenin yönünün Avrupa'dan Asya'ya kaydığı tartışmaları zaten yapılıyordu. Pandemi öncesinde dünya ticaretinde ABD ile Çin arasında bir savaş vardı. Bu da önemli bir sorundu. Petrol arzı konusunda Suudi Arabistan ile Rusya arasında bir ekonomik problem vardı. Bu da pandemi öncesi önemli bir sorundu. Orta Doğu'da uzun süredir devam eden savaşın bir ekonomik maliyeti vardı. Milyonlarca insanın göç etmesi ve mülteci durumuna düşmesi de dünya ekonomisinin ciddi bir iş gücü kaybı anlamına geliyordu. Son olarak pandemi öncesi dünya ekonomisi için, öngörülemezliği nedeniyle bir Trump sorunu vardı" diye konuştu.

Daha sonra dünya ekonomisinin durumunu istatistiksel veriler ışığında değerlendiren Kaynak, küresel salgının en fazla en gelişmiş ülkeleri etkilediğine dikkat çekerek 2020 yılında uzmanların küresel ekonominin yüzde 3, gelişmiş ülkelerin yüzde 6,1 ve gelişen ülkelerin yüzde 1 küçüleceği öngörüsünde bulunduğunu aktardı. Türkiye'nin salgın öncesinde artan işsizlik oranları, özel sektörün dış borcu ve konkordato ilan eden şirketler gibi pek çok ekonomik sorunu olduğunu vurgulayan Kaynak, Türkiye'nin söz konusu sıkıntıları aşma emareleri göstermeye başladığı bir dönemde Covid-19 ile karşılaştığını belirterek salgının öncelikle gündelik ücretle veya hizmet sektöründe çalışan kesim ile düşük gelirli olan kesimi etkilediğine dikkat çekti. Genç işsizliğin Türkiye'de kronik bir soruna dönüştüğünü vurgulayan Prof. Kaynak, genç istihdamının yüksek olduğu hizmet ve turizm sektöründe, özellikle otel, restoran, kafe ve seyahat acentesi gibi işletmelerin kapalı tutulmasının cari işsizliği arttırdığını ve toplumsal sorunların büyümesine yol açabileceğini ifade etti.

Son olarak salgın sonrası ekonomide yaşanabilecek muhtemel değişim beklentilerini ifade eden Kaynak, emek yoğun üretimden sermaye yoğun üretime geçilerek üretim yapısının değişebileceğini, üretimde robotlaşma sürecinin hız kazanabileceğini, home-office esnek çalışma tarzının daha fazla ön plana çıkabileceğini, uluslararası kuruluşların daha önemli hale gelebileceğini ve aynı zamanda AB'nin içerisinde ciddi bir tartışma başlayabileceğini belirtti.

Ekonomik olarak hiçbir krizin, hiçbir gelişmenin bütünüyle olumsuz olamayacağını ifade eden Prof. Kaynak, "Ekonomik olarak krizler risk faktörü içerdikleri gibi her zaman yeni fırsatlar da sunarlar. Hiçbir gelişme ekonomik açıdan tamamen olumsuz olamaz. Covid-19 gibi küresel krizler her zaman yeni fırsatlara gebe imkânları içlerinde taşırlar. Kriz sonrası yeni ihtiyaç ve eğilimlerin nasıl olabileceğini önceden kestirmek gerekir" şeklinde konuştu.

Covid-19 sonrasında ekonomik ve siyasal model arayışlarının nasıl şekillenebileceği sorusuyla konuşmasını sonlandıran Kaynak, daha sonra soru cevap faslıyla geleceğe ilişkin tahminlerini dinleyicilere aktardı.

Haber Ara