Karaosmanoğlu, Marmara Ormancılık Araştırma Enstitüsünce, İstanbul Orman Bölge Müdürlüğünde düzenlenen, "Orman ve Biyorafineriler" konulu toplantıda, rafinerilerde genel olarak kimyasallarla son ürünlerin elde edildiğini söyledi.
Bir rafineriden katı, sıvı ve gaz ürünlerle bunların türevlerinin elde edilebileceğini ifade eden Karaosmanoğlu, mevcut rafinerilerde fosil kaynakları, kömür, petrol ve doğalgazın kullanıldığını kaydetti.
Bir rafinerinin insanoğlunun hayatının başındaki gibi odunsu kaynaklar denilen orman atıklarını da kullanabileceğini dile getiren Karaosmanoğlu, "Çeşitli bitkiler, şehirsel atık ve artıkları ya da hayvan gübrelerini yani yaşayan doğanın atıklarını ya da maddelerini bir rafineride kullanıp, bundan katı, sıvı, gaz ürünler elde ettiğimizde, bunlar bitkisel, hayvansal, biyolojik kaynaklar ve yaşayan dünyanın ürünleri olduğu için bunlara 'biyorafineri' diyoruz. Biyorafinerilerde diğerlerinde olduğu gibi ön işlemler ve dönüşüm prosesleri vardır" diye konuştu.
Biyorafinerinin, orman, şehirsel ve hayvan atıklarını, çeşitli enerji bitkilerini, enerji ormanlarını, mikroorganizmaları kullandığını belirten Karaosmanoğlu, bunların fosil, kömür, petrol ve doğalgazı olmayan kaynakları kullanan rafineriler olduğunu aktardı.
Bununla insanın refahı ve konforu için maddeler üretildiğini anlatan Karaosmanoğlu, bugün pek çok ürünün petrol, kömür ve doğalgazdan elde edildiğini bildirdi.
- "Bir ülkenin enerji arzında kaynak çeşitliliği olmalıdır"
Karaosmanoğlu, biyorafineriden elektrik, ısı ve soğuğun elde edilebildiğini ifade ederek, ormanların ulusal varlık olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, şunları kaydetti:
"Ormanları kesmeyeceğiz. Bunun için enerji ormancılığı önemlidir. Enerji ormancılığında hızlı büyüyen ağaçlar, sadece bu amaçlı ekilip, kullanılabilir. Örneğin bir meşe ormanında belli yaşa göre, budama, kesme yapıp, tekrar büyütürsünüz. Hiçbir zaman yok etmeden, sürekli bir odun tedariki yaptığınızı düşünürsünüz. Bunun anlamı, nasıl odun sobasında odunu yakıp ısınıyorsak, bir termik santralde de odunsu biyokütleyi ve odunsu atıkları kullanarak, elektrik üretmek mümkün. Ama bunların hepsinde ormanımıza kesinlikle dokunmayız, onu gelecek nesillere saklarız. Ormanlarımızı daim kılarız, sürdürülebilir yönetiriz. Yani 'Elektrik ihtiyacımı karşılayacağım' diye ormanları kesemem. Ormanı yönetirim, ham maddeyi sağlarım, elektrik ve ısı elde ederim. Bir ülkenin enerji arzında kaynak çeşitliliği olmalıdır. Biz kömürü, petrolü, doğal gazı, suyu, rüzgarı, güneşi ve biyokütleyi bir sepette, yelpazede kullanmalıyız. Bu kaynaklardan bir tanesi de biyokütledir."
Türkiye'nin, odundan ısınma ve ısıtma dışında modern biyokütleden elektriğe dönüştürülerek kullanımda istenilen seviyede olmadığını belirten Karaosmanoğlu, "Şimdi ne kadar güzel rüzgar ve güneş santrallerimiz var" diye konuştu.
Yerinde enerji üretiminin önemli olduğunu vurgulayan Karaosmanoğlu, şöyle devam etti:
"Enerji ormancılığı yaparız, onun yanına küçük bir santral kurarız. Santralden hem elektrik hem ısı elde ederiz. Örneğin elektriği o köy, okul ve hastane kullanır. Yerinde enerji üretimi için de çok anlamlı. Türkiye, odunsu orman enerjisinden de faydalanmak zorunda. Çünkü enerjide çeşitlilik şart. Bu santraller yerinde enerji üretimi için örnek santraller ve iklim değişikliğine pozitif etki yaparlar. Biyokütle, sahip olduğu karbondioksidi havaya verir. Bu açıdan nötr kabul eder. Türkiye'nin sera gazı azaltım hedeflerine de ulaşması için diğer yenilenebilir enerji kaynakları gibi biyokütle enerjisinden de yararlanması lazım. Biyokütle enerjisi içinde de odunsu ormana, enerji ormancılığına dayalı enerjiye de çok önem vermeli."
