AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, 27 ilden 80 milletvekili çıkaran HDP, Erzurum'dan da 28 Şubat mağduru olan başörtülü bir adayı Meclis'e gönderdi. Meclis'te yer alacak 21 başörtülü adaydan 3'ü HDP sıralarında bulunuyor.
HDP'nin Erzurum'dan aday gösterdiği Seher Akçınar Bayar, parti olarak çok zor bir seçim süreci geçirdiklerini, diğer siyasi partilerle eşit şartlarda yarışmadıklarını belirtti.
HDP olarak Erzurum'dan bir milletvekili çıkarmanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade eden Bayar, "Bundan sonra demokrasi konuşacak, halkların kardeşliği konuşacak, daha güzel günler bizi bekliyor" dedi.
Adıyamanlı olduğunu ve partisinin Erzurum'dan kendisini aday gösterdiğini anımsatan Bayar, bölgenin siyasal ve sosyolojik zemininin birbirine benzediğini bu nedenle seçim çalışması yürüttükleri dönemde Erzurum'da zorluk yaşamadığını kaydetti.
Bayar, yeni dönemde Erzurum'un Meclis'te iki kadın vekille temsil edileceğine değinerek, "Erzurum'da kadınların toplumsal alanda kendilerini ifade etmeleri gerekir. Çünkü bunun sıkıntısını yaşıyoruz. Kadınlar genelde evin içindeler ve kendilerine belirlenen çizgilerin dışına çıkamıyorlar. Erzurum'daki kadınlar siyasal ve sosyal zemini çok doğru tahlil ediyor. Erzurum'da iki kadın vekilin olması çok ciddi bir avantaj" diye konuştu.
HDP'nin başörtülü 3 vekilinden biri olduğunu belirten Bayar, başörtülü bir kadın olarak kendisini özgür hissettiği için bu partiyi seçtiğini bildirdi.
1998 yılında Dicle Üniversitesi sosyoloji bölümünü kazandığını, derslere başörtülü olarak girdiği için 28 Şubat sürecinde okuldan uzaklaştırıldığını anlatan Bayar, şunları söyledi:
"Eğitim hayatıma 10 yıl ara verdim. Başörtüsü yasakları kalkınca kaldığım yerden başladım ve 2013 yılında mezun oldum. Okula dönmeden önce evlenmiştim. Okula başladığım dönemlerde oğlum yeni doğmuştu. Onunla birlikte fakülteye gittim. Kadın olmak her alanda zordur ama aştık. Daha da güzel işler yapabileceğimize inanıyorum. Kadınlarda bu güç var. 28 Şubat sürecinde yaşadığım başörtüsü mağduriyeti nedeniyle insan hakları alanında çalışmaya başladım ve Türkiye'deki tek problemin başörtüsü sorunu olmadığını, temel hak ve özgürlüklere dair çok ciddi sıkıntılar yaşandığını fark ettim. Tüm alanlara dair şahitliğimi yapmak istedim. Sosyolog olduğum için avantajlı olduğumu düşünüyorum. Sosyolojik ve siyasal zemini bilen siyasetçilere ihtiyacımız var. Siyasetçi parlamentoda halkın vekilidir, halkın sorunlarını çözmeye çalışan kişidir. Halkı ve toplumsal dokuyu bilmeyen birinin siyasal alanda kendini çok iyi ifade edebileceğine inanmıyorum. Tüm vekillerin sosyoloji eğitimi almaları gerektiğini düşünüyorum."
