Dolar

32,1880

Euro

35,0565

Altın

2.426,27

Bist

10.618,15

'İnsan İçin Orman Ekonomi İçin Orman' programı

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (2)- 'Şu anda bu çukur eylemlerinde bulunanlar ne diyorlar? 'Hayır'. Kandil ne diyor? 'Hayır'. Bölücü terör örgütü PKK ne diyor? 'Hayır'. Ülkemizi bölmek, milletimizi parçalamak isteyen bu bölücü terör örgütleriyle beraber hareket etmenin izah edilir bir yanı olabilir mi?'- 'Koalisyonların sebep olduğu zayıf hükümetler yüzünden kendini milli iradenin, milletin üzeri

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-03-21 13:33:09

'İnsan İçin Orman Ekonomi İçin Orman' programı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şu anda bu çukur eylemlerinde bulunanlar ne diyorlar? 'Hayır'. Kandil ne diyor? 'Hayır'. Bölücü terör örgütü PKK ne diyor? 'Hayır'. Ülkemizi bölmek, milletimizi parçalamak isteyen bu bölücü terör örgütleriyle beraber hareket etmenin izah edilir bir yanı olabilir mi?" dedi.

Erdoğan, Orman ve Su İşleri Bakanlığınca Ankara Arena Spor Salonu'nda düzenlenen "İnsan İçin Orman Ekonomi İçin Orman" programında yaptığı konuşmada, "Tohumlar fidana, fidanlar ağaca" şarkısının dizelerini okudu.

Türkiye'deki ormanların bu bilinçle korunması, geliştirilmesi ve büyütülmesinin önemine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin 14 yılda her alanda olduğu gibi orman konusunda da adeta bir devrim gerçekleştirdiğini söyledi.

Dünya genelinde ormanın karasal alanlara oranının 1990'da yüzde 31,8 iken 2015'te yüzde 30,8'e düştüğüne dikkati çeken Erdoğan, "Buna karşılık ülkemizde bu oran yüzde 12,5'ten yüzde 15,2'ye yükseldi. Aramızdaki fark bu. Bu artışın hemen tamamı da son 14 yılda gerçekleşti." diye konuştu.

Türkiye orman varlığını 1,5 milyar hektar artırarak bu konuda dünyada ilk sıralarda yer aldıklarını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bizim anlayışımızda büyümek, sanayileşmek, üretmek, ticareti ve ihracatı artırmak tek başına bir hedef değildir. Tüm bunları insan için ve insanla beraber yapmak istiyoruz. Bizim bir iktisat ahlakımız var. Tüm çalışmalarımızı ona göre yürütüyoruz. Bu ahlakın temelinde sömürme değil, birlikte büyüme, risksiz kazanma değil üreterek kazanma, başkası hesabına değil kendi hesabına çalışma bulunuyor. İşte bu anlayışın tabii sonucu gelişmenin, ormanlarımızın ve su kaynaklarımızın hebası pahasına değil, bu kıymetlerin korunarak sürdürülmesidir. Çünkü tabiat Allah'ın bize bir emanetidir. Tabiatı hoyratça yok etmek, bu emanete hıyanet etmektir. Büyüklerimiz geçerli bir sebep olmadan, başta Fatih Sultan Mehmet olmak üzere bir tek dalın koparılmasına, bir tek çiçeğin koparılmasına dahi razı olmadı. Gürül gürül akan çeşmenin suyuyla abdest alırken dahi israf etmeme hassasiyeti ile hareket ettiler."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tabiattaki her canlının kendi halince Allah'ı zikrettiğine inanan bir anlayıştan, bir kültürden başka türlü bir hareket tarzının da beklenemeyeceğine vurgu yaparak, yeni nesillerin de aynı anlayışla yetiştirilmesi gerektiğine işaret etti.

"Türkiye'nin son asırlarda yaşadığı sıkıntılar, pek çok hassasiyet gibi tabiatla ilişkimize ciddi zararlar vermiştir." diyen Erdoğan, buna rağmen imkan ve fırsat olan her yerde kadim kültürün işaretlerinin kendini gösterdiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şehirlerimizin etrafı yokluk içinde kendine sığınacak bir çatı arayan insanlarımızın yaptığı çirkin gecekondularla bezenirken dahi bu hassasiyet elden bırakılmamıştır. Her gecekondunun bahçesine sığdığı kadar ağaç dikilerek çevresi çiçeklerle bezenerek bir farklılık ortaya konmaya çalışılmıştır. Açıkçası, o gecekonduların çoğu bugün şehirlerimizi adeta istila eden beton, çelik ve cam yığını binalardan daha kişilikli, daha şahsiyetli, daha özgündü. Şehirciliğimizdeki bu ara dönemi de kısa sürede geride bırakarak, insan fıtratına uygun yapılarla tanışacağımız günler inşallah yakındır. Ağaçların, ormanların, tabiatın, özellikle tabiatın o gülen yüzünün tabii bir parçamız olarak hayatımıza yeniden gireceği günler inşallah yakındır diye düşünüyorum. İnsanla tabiat arasındaki karşılıklı sevgiye, saygıya, faydalıya dayalı o güçlü ilişkinin yeniden tesis edileceği günler inşallah yakındır."

Ormanın hikayesinin ülkenin hikayesi olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte diğer hususlar gibi ormanlar konusunda da imkansızlıktan, önceliklerin farklı olmasından dolayı bir gerileme yaşandığını hatırlattı.

Fırsatını bulur bulmaz ormana yeniden hakettiği değerin verilmeye başlandığını aktaran Erdoğan, Türkiye'nin, yönetim sistemi konusunda da böyle bir değişim süreci içinde olduğunu söyledi.

- "Geçmişte büyük bedeller ödendi"

Erdoğan, Türkiye'nin, asırlardır süren yönetim sistemi arayışında yeni ve çok önemli bir aşamada olduğunu dile getirerek, 16 Nisan'da, yürütme, yasama ve yargı organları arasındaki ilişkileri yeniden belirlendiği bir anayasa değişikliğinin milletin takdirine sunulacağını anımsattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu değişimin özünde ,cumhurbaşkanlığı ve başbakanlığın birleştirilerek, güçlü, etkin, sorumlu ve hızlı bir yürütmenin oluşturulması vardır." dedi.

Türkiye'nin cumhurbaşkanları ve başbakanlar arasındaki çekişmeler veya bunların seçimindeki krizler nedeniyle geçmişte çok büyük bedeller ödediğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:

"Gazi Mustafa Kemal, İnönü ile çok ciddi sıkıntılar yaşadı. İnönü yine aynı kendi döneminde o dönemin başbakanı ile ciddi sıkıntılar yaşadı. Celal Bayar aynı şekilde. Ne zaman ki bu dönemler bitti, ondan sonra geldik, geldik, Sayın Sezer döneminde aynı ekolden geldikleri halde, merhum Ecevit ile bir anayasa kitapçığını fırlatma hadisesi yaşadık. Ertesi gün Türkiye'de ekonominin ne hale geldiğini hatırlayın. Türkiye o zaman milyarlarca dolar bedel ödedi. Koalisyonların sebep olduğu zayıf hükümetler yüzünden kendini milli iradenin, milletin üzerinde gören odaklar ortaya çıktı. Darbeler, muhtıralar, bildiriler ve daha pek çok usulle, milletin seçtiği Meclis, başbakan, hükümet devre dışı bırakıldı. Yerine vesayet güçleri ikame edildi. 1960 darbesinde milletin seçtiği başbakanı ve bakanları darağacına çıkarmadılar mı? Bugün 'hayır kampanyası' yürütenler o gün de aynı şekilde bu darağacı kuranların arkasındaydılar ve buna sessiz kaldılar. Konuşamazlar. Cesaretlerini sistemin zayıflığından alıyorlardı. Farklı yerlerden, egemen güçlerden de destek alıyorlardı."

- "1994 ve 2001 krizlerinin gerisindeki sebep aynı"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1971'de hükümeti istifaya zorlayanların, 1980'de yeniden darbe yapanların, 1997'de bir kez daha hükümet devirenlerin gücünün sistemin zayıflığından geldiğini aktararak, 1994 ve 2001 ekonomik krizlerinin gerisindeki sebebin de bu olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Aynı şekilde 2007 yılında bize cumhurbaşkanı seçtirmek istemeyenlere bu cesareti sistemdeki zafiyetlerin verdiği açıktır. 2013 yılından itibaren ülkemize yönelik tehditlere karşı verdiğimiz mücadeleyi, sistemin verdiği imkanlardan ziyade, milletimizden aldığımız güçle yürüttük. 17-25 Aralık darbe girişimini hatırlayınız. Bölücü örgütün çukur eylemlerini hatırlayınız. Şu anda bu çukur eylemlerinde bulunanlar ne diyorlar? 'Hayır'. Kandil ne diyor? 'Hayır'. Bölücü terör örgütü PKK ne diyor? 'Hayır'. Bu ülkemizi bölmek, milletimizi parçalamak isteyen bu bölücü terör örgütleriyle beraber hareket etmenin izah edilir bir yanı olabilir mi?"

(Sürecek)




Haber Ara