Özden, Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) bugün duyurduğu girişimcilik istatistiklerine ilişkin yaptığı açıklamada, yeni doğan işverenlerin sektörel dağılımında ilk sırayı yüzde 31,6 ile "toptan ve perakende ticaret", ikinci sırayı yüzde 13,5 ile "imalat" sektörlerinin aldığını, üçüncü sırayı yüzde 11'lik payla "inşaat" ile "konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetler" sektörlerinin paylaştığını bildirdi.
Özden, "Bu istatistiği değiştirme yolunda radikal kararlar almadığımız sürece ilk 10 büyük ekonomi arasına girme hedefimizde maalesef başarılı olamayacağız." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin katma değeri yüksek üretime geçiş altyapısının eğitim ve genç girişimcilerle sağlanabileceğini vurgulayan Özden, bugünkü verilerde "bilgi ve iletişim" sektörünün payının yüzde 1,3 olduğunu, bu oranla girişimci yapısı ile zengin ekonomilerini bilgi ve iletişime borçlu olan gelişmiş ülkeleri yakalayabilmenin mümkün olmayacağını kaydetti.
Özden, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ekonomi yönetimi, KOSGEB başta olmak üzere birçok kurumla genç girişimcilere destek veriyor ancak bu alanda sağlıklı bir ekosistem oluşturulamadı. Üniversitelerin son sınıfına kadar gelen gençlerimizle zaman zaman bir araya geliyorum. Yüzde 90'ı ağırlıklı kamuda olmak üzere kariyer hedefini çalışan olarak belirliyor. Bu yapıyla Türkiye ekonomisini arzu ettiğimiz büyüklüğe ulaştırabilmemiz mümkün değil. 'Kendi işimi kurmak, iş fikrimi hayata geçirmek istiyorum' diyen gençlerimize de KOSGEB aracılığıyla ilköğretim mezunlarıyla birlikte klasik girişimcilik eğitimi veriyoruz. Oysa inovatif girişimcilik eğitimlerine ihtiyacımız var. Sonrasında bir miktar hibe vererek onların bir butik, bir fırın, bir market açmalarına destek veriyoruz. Elbette bu alanda da girişimcilerimiz olacak, destek vereceğiz ama ekonomimizi büyütecek yöntem bu değil.
Genç girişimcilerimizi inovatif eğitimlerle, yenilikçiliğe teşvik edecek destek sistemiyle, deneyimli mentorlerle, riski paylaşacak melek yatırımcılarla buluşturacak bir modeli uygulamaya koymamız gerekiyor. Ama önce inovatif girişimciliği model olarak benimseyen bir anlayışa ihtiyacımız var."
