Dolar

32,4375

Euro

34,7411

Altın

2.439,70

Bist

9.915,62

Hukukçu Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil sempozyumla anıldı

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan:- 'Ali Fuat Başgil'in hak ve hürriyetlerin teminatı olarak savunduğu kuvvetler ayrılığı, anayasanın üstünlüğü ve anayasa yargısına dair düşünceleri bugün de güncelliğini korumaktadır. Kişiliği, fikirleri ve mücadelesiyle günümüze de ışık tutmaktadır. Ancak maalesef toplum olarak Ali Fuat Başgil'e hak ettiği ilgiyi henüz gösterebilmiş değiliz'- Ord. Prof.

5 Yıl Önce Güncellendi

2019-04-17 12:57:01

Hukukçu Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil sempozyumla anıldı
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, hukukçu Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil'in hak ve hürriyetlerin teminatı olarak savunduğu kuvvetler ayrılığı, anayasanın üstünlüğü ve anayasa yargısına dair düşüncelerinin bugün de güncelliğini koruduğunu belirterek, "Kişiliği, fikirleri ve mücadelesiyle günümüze de ışık tutmaktadır. Ancak maalesef toplum olarak Ali Fuat Başgil'e hak ettiği ilgiyi henüz gösterebilmiş değiliz." dedi.

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Hukuk Fakültesi tarafından Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil'in anısına sempozyum ve armağan takdim töreni düzenlendi.

Sempozyumda konuşan Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, fikir hayatında Aliya İzzetbegoviç ile Başgil'in önemli yer tuttuğunu, Başgil'in eserleriyle lise, İzzetbegoviç'in eserleriyle de üniversite yıllarında tanıştığını söyledi.

İzzetbegoviç ve Başgil arasında çok ilginç benzerlikler bulunduğunu dile getiren Arslan, ikisinin de kelamı ve kaleminin çok kuvvetli olduğunu, Doğu ile Batı'nın ilim ve hikmetini çok iyi bildiğini, toplumlarıyla barışık gerçek manada münevverler olduklarını, vefatlarının ardından geriye onlarca ciltlik, binlerce sayfalık eserler bıraktıklarını kaydetti.

Arslan, ikisinin de çok yönlü kişiliği bulunduğunu belirterek, İzzetbegoviç'in hukukçu olmasının yanında Müslüman haklarını savunmaya yönelik hareketin, daha sonra ortaya çıkan partinin lideri ve devlet adamı olduğunu, Başgil'in de çok verimli ve üretken bir Anayasa hukukçusu, bu alanda öncü bir isim olduğunu dile getirdi.

Türkiye'de laiklik, din ve vicdan özgürlüğü ilişkisini ilk kez Batılı kaynaklara referans vererek anlatan, kitabını yazan Başgil'in, ayrıca Anayasa yargısı fikrini ilk ortaya atan hocalardan birisi olduğunu anlatan Arslan, şöyle devam etti:

"1948'de Türkiye'de bir Anayasa Mahkemesi kurulması gerektiğini yazdı ve söyledi. Anayasa Mahkemesi 1961 Anayasasıyla kuruldu ve 1962'den itibaren çalışmaya başladı. Aynı zamanda iyi bir eğitimcidir. Demokrasi, temel hak ve özgürlükler, laiklik, din ve vicdan özgürlüğü, dil, Türkçe gibi konularda gerek konferanslarıyla, gerek gazete yazılarıyla toplumu aydınlatma görevini üstlenen bir münevver, eğitimciydi. Önemli bir özelliği de, teknik, hukuki konuları toplumum her ferdinin okuyup anlaşabileceği bir şekilde sade bir dil ve üslup kullanarak anlatmasıydı.

Ali Fuat Başgil Hoca 27 Mayıs'tan sonra aktif siyasete katılmıştır. Senatör olarak seçildi. Cumhurbaşkanlığına en güçlü adaydır. Ancak dönemin yönetimi tarafından tehdit edilmiştir. Adaylıktan ve senatörlükten istifa ederek Ankara'yı terk etmiştir. Daha sonra siyasete ilgisi devam etmiş, milletvekili seçilmiş, Meclis'te Anayasa Komisyonu Başkanlığı yapmıştır."

- "Kuvvetler ayrılığını ve Anayasa yargısını savundu"

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Anayasa hukukçuluğu kimliğinin Başgil'i öne çıkardığını belirterek, onun anayasacılığının temelinde siyasal iktidarın sınırlandırılması düşüncesinin yattığını söyledi.

Devletin hukukla sınırlandırılması, hukuka tabi olması zorunluluğunu ifade eden Başgil'in, siyasal iktidarı sınırlandırma konusunda 3 tedbir öngördüğünü dile getiren Arslan, bunların anayasada devlet organlarının görevlerinin ve bireylerin hak ve özgürlüklerinin açıkça ifade edilmesi, anayasanın üstünlüğünün kabul edilmesi, anayasanın üstünlüğünü hayata geçirecek şekilde müstakil, bağımsız ve tarafsız organ tarafından anayasaya uygunluk denetiminin yapılması olduğunu anlattı.

Arslan, Başgil'in bunları henüz ortada Anayasa Mahkemesi yokken söylediğini dile getirerek, kuvvetler ayrılığını savunan, yasama, yürütme ve yargı organlarının tek elde toplandığı ülkede hak ve hürriyetin korunamayacağını söyleyen Başgil'in anayasanın üstünlüğünü savunduğunu, anayasa yargısını ortaya attığını vurguladı.

Başgil'in 1950'li yılların ikinci yarısından itibaren yeni bir anayasa yapılmasını, temel hak ve özgürlüklerin bir liste halinde yer almasını, siyasal iktidarı ve yürütmeyi sınırlandırmak için iki Meclis'in olması ve yüksek seçim mahkemesi kurulmasını savunduğunu belirten Arslan, şöyle konuştu:

"Ali Fuat Başgil'in hak ve hürriyetlerin teminatı olarak savunduğu kuvvetler ayrılığı, anayasanın üstünlüğü ve anayasa yargısına dair düşünceleri bugün de güncelliğini korumaktadır. Ancak herhalde Başgil'i asıl kalıcı ve güncel kılan, bu teminatların ötesinde temel hakların asıl teminatının hürriyet ve demokrasi terbiyesinde olduğunu söylemesi. Gerçekten hemen her aşamada bunu söylüyor. Bu kurumlar çok önemli, bunlar kurulmalı, temel hakları teminat altına almak için bunlar çok önemli ama bunların ötesinde ve temelinde hürriyet ve demokrasi terbiyesi gerekir diyor. Bunun da okul ve aile eğitimiyle elde edilebileceğini söylüyor. Bu anlamda demokrasi yerleşmesi için çaba sarf edilmesi ve hak edilmesi gereken bir hürriyet rejimidir diyor. Başgil gerçekten kişiliği, fikirleri ve mücadelesiyle günümüze de ışık tutmaktadır. Ancak maalesef toplum olarak Ali Fuat Başgil'e hak ettiği ilgiyi henüz gösterebilmiş değiliz. Umarım bu yayınlanan armağan bunun bir vesilesi olur."

- Hazırlanan kitaplar Başgil'in yakınlarına takdim edildi

Eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman, üniversitede derslerine giren Başgil'in cenaze merasiminin, genel başkanlığını yaptığı dönemde Milli Türk Talebe Biriliği'nce düzenlendiğini söyledi.

Örnek bir insan olan Başgil'in iyi tanınması ve bilinmesi gerektiğini vurgulayan Kahraman, 1950 öncesi bir eserinde Başgil'in başkanlık sistemini ele aldığını, o dönemde bugünkü hukukun modern esaslarını ortaya koyduğunu kaydetti.

İÜ Rektörü Mahmut Ak, Başgil'in, üniversitenin tarihinde mühim yer tutan akademik bir şahsiyetin yanında ülkede yetişen önemli isimlerden biri olduğunu belirterek, bu toplantının da büyüklere karşı borcun ödenmesi olarak gerçekleştiğini söyledi.

Konuşmaların ardından, Başgil'in anısına hazırlanan iki kitap İÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abuzer Kendigelen tarafından, Başgil'in yakınlarına takdim edildi.

Kitapların birincisi Başgil'in 1960'taki Esas Teşkilat Hukuku adlı eserinin tıpkı basımı olurken, diğerinde de aralarında Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın da bulunduğu hukukçuların akademik makaleleri ve Başgil'e ait anılar yer alıyor.

Haber Ara