Sağlık çalışanları ve akademisyenlerle bir restoranda buluşan Müezzinoğlu, Türkiye'nin sağlık alanındaki hizmetlerinin bir taraftan çok zor koşullarda ve olağanüstü durumlarda devam ettiğini, diğer yandan ise Türk bilim adamlarının yaptıkları çalışmalarla hizmet verdiğini söyledi.
Müezzinoğlu, "Her iki uçta da var olmak Türkiye, Türk milleti, hekimleri, sağlık camiası adına önemli bir onur ve sorumluluk. İnşallah hangi koşullarda olursa olsun bu mesleği yaşatabilmek adına, bilimsel yarışta dünyayla birlikte var olma adına bu mesleği hep birlikte sürdürmeye çalışacağız" ifadesini kullandı.
Müezzinoğlu, yemeğe katılanlara teşekkür etti.
- "Doğu ve Güneydoğu'da görev yapma çağrısı"
Yemeğe katılan Doğubayazıt Doç. Dr. Yaşar Eryılmaz Devlet Hastanesinde çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı olarak görev yapan Mustafa Alper Aykanat, çok zor şartlarda çalıştıklarını belirtti.
Çalıştığı hastanedeki fiziki şartların yetersiz olduğunu anlatan Aykanat, "En yakın şehir merkezi Ağrı ve 100 kilometre uzaklığımızda, mevcut olaylar ve güvenlik sebebiyle özellikle hasta sevklerimizde, malzemede çok büyük sıkıntı yaşıyoruz" diye konuştu.
Terör olaylarında yaralılara yardımcı olmak için hastane çalışanlarının ve halkın seferber olduğunu aktaran Aykanat, bazı branşlarda doktorların olmadığını, doktorların Doğu ve Güneydoğu'yu tercih etmediğini söyledi.
Aykanat, "Hastanemize gelen doktor sayısı maalesef çok az, kadroya 8-9 kişiyi bekliyoruz, 2-3 kişi zor geliyor. Birisi gelir gelmez istifa ediyor. Açıkcası ben gönüllü olarak orada çalışıyorum. İhtiyacım olmamasına rağmen orada çalışıyorum. Oradaki halkın ihtiyacını gördüğüm için çalışıyorum. 'İnşallah daha çok hekim arkadaş gelir, daha çok personel gelir, daha iyi hizmet veririz' diye dua ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Sağlık çalışanlarına da çağrıda bulunan Aykanat, "Görmeden lütfen ön yargı ile yaklaşmasınlar. Ben Konyalıyım ama bu bölgedeki halkın saygınlığını şehir merkezinde görmedim. Üzerimize titriyorlar, gerçekten çok ihtiyaç sahipleri ve muhtaçlar. Gözümüzün içine bakıyorlar ama tabii ki de bu mevcut olayların onlarla bir ilgisi yok, olmamalı da zaten ama onlar da bu anlamda en çok mağdur olan grup. Bence gelsinler o bölgelere hizmet verelim, hizmet verdikçe o bölgedeki olayların biteceğini düşünüyorum" şeklinde konuştu.
Şırnak'ın Cizre ilçesinde Acil Tıp Teknisyeni (ATT) olarak görev yapan Büşra Taş ise kendilerini olayların içinde bulduklarını ancak olayların içinden yine kendi çabalarıyla çıktıklarını belirterek, "Aslında bizim işimiz sağlık, hiçbir şekilde kişi, din, dil, ırk ayırt etmeden insanlara sağlık hizmeti vermeye çalışıyoruz ama yeri geliyor bu bazı yerlerde engellenmeye çalışılıyor. Can güvenliğimiz olmadan zaten bu işi yapamayız. Bizim işimiz sadece sağlık, sağlık dışında hiçbir amaca yönelik iş yapmıyoruz. İnsanlar bize izin verirse işimizi daha iyi yapacağız. Terör örgütleri tarafından yolumuz kesiliyor, tehdit ediliyoruz, polis-asker taşımamız istenmiyor. Biz bunlara maruz kalmak istemiyoruz."
Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesince 112 Acil Sağlık ekibinde paramedik olan Muhammed İsmail Yıldız, 112 ekibi olarak çok zor şartlarda çalıştıklarını, Doğu'da ve Güneydoğu'da yaşayan insanların sağlık çalışanlarına ihtiyacı olduğunu ifade etti. 25 Eylül'de vakaya giderken çatışma arasında kaldıklarını ve ambulansın teröristler tarafından tarandığını anlatan Yıldız, "Ambulansımıza düzenlenen saldırı sonucunda şoförümüz vefat etti. Diğer insanların da Güneydoğu'da görev yapmalarını isterim çünkü oradaki sağlık çalışanı sayımız çok az" dedi.
