Dolar

32,7494

Euro

35,0737

Altın

2.454,98

Bist

10.471,32

Cumhurbaşkanı Erdoğan, canlı yayına katıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, canlı yayına katıldı

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-09-07 01:37:45

Cumhurbaşkanı Erdoğan, canlı yayına katıldı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bakın ne diyorlar? 'Seçim yapılmayabilir.' Şu yaklaşıma bak. Yani sen demokrasiye inanacaksın ve 'Seçim yapılmayabilir' diye böyle bir yaklaşım ortaya koyacaksın. Böyle bir saçmalık olabilir mi?" dedi.

Erdoğan, ATV ve A Haber ortak canlı yayınında kendisine yöneltilen, "Paralel yapıya yakın olduğu bilinen bir holding var. Kamuoyunda çalışmaları biliniyor. Yargı, soruşturma süreci başlattı bununla ilgili. İşte araştırmalar yapıldı merkezlerinde. Bu operasyonun medyaya yönelik olduğu iddiaları dile getirildi. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Yine o holdinge bağlı gazete ve televizyonlarda aynı gün 'Türkiye'nin DAEŞ'e yardım ettiğine' dair birtakım fotoğraf kareleri yayınlandı. Daha sonra bunların yalan olduğu ortaya çıktı. Bu ilişki ağında, kendileri hala bilgilendiriliyorlar mı, polis ya da istihbarat içerisinden bazı birimlerce? Akıllara bu sorular geliyor. Holdinge operasyon olacağı gün bu gazete 'Türkiye DAEŞ'e yardım ediyor' başlığıyla çıkıyor ve bu da gerekçe gösteriliyor, 'Bu manşetimizden dolayı medyamız basıldı' diye. Bu konuyu açıklık getirebilir misiniz?" şeklindeki soruyu yanıtladı.

Burada manipülasyon ve "çok çirkin bir yaklaşım tarzı" olduğunu ifade eden Erdoğan, "Yani DAİŞ'e biz yardım ediyoruz da peki koalisyon gücü içinde bizim yerimiz ne? Şu anda niçin biz Cerablus'tayız? Niçin biz o belirlenen koordinatları vuruyoruz? Neden? Aynı şekilde ülkemizin içerisindeki DAİŞ ile verilen mücadele ne için? Bütün bunları biz yapıyoruz şu anda" diye konuştu.

Erdoğan, "Paralel Yapı"nın medya ayağının yazılı ve görsel medyasının şu anda çalıştığını belirterek, şöyle devam etti:

"Çalıştığına göre demek ki müdahale edilmedi. Müdahale edilen neresidir, holdingtir. Holdingin içinde şu ana kadar gelen şeyler tabii yargı safhasında da olduğu için fazla işin üzerinde duracak değilim. Ama gelen, şu ana kadar ihbarlar çok ciddi. Şimdi bu ihbarlar üzerinden, şu anda zaten gerek yargı, gerekse polis çalışmalarını sürdürüyor. Yani burada eğer bir sıkıntı yoksa kendisi niye kaçıp gitti? Kaçıp gittiğine göre demek ki burada bir sıkıntı var. Tatili kendi otelinde de yapar canım. Gayet lüks oteli var. Orada da tatil yapabilir. Şu anda ailesi vesaire, yakınları 'İşte benim oğlum şöyle temizdir, böyle temizdir'. Ya temizse o zaman, gerek yok ya niye kaçıyorsun? Kaçma. Tamam burada, bu işler devam etsin. Değil mi? Şu anda gazetesi, aynı şekilde televizyonu bütün bunların hepsi yayınına devam ediyor. Ama bütün bu asparagas haberlerle onun diğer yandaşı olan medya grubu da ne yapıyor? İşte medyaya bir saldırı şeklinde bunu vermeye çalışıyorlar. Çünkü dünyanın da tabii malum, bu tür şeylerdeki hassasiyetini bildikleri için oralarla da çok kirli ilişkileri var bunların. O kirli ilişkilerle de oralardan kendilerine destek arıyorlar. Yaptıkları bu. Öbür tarafta DAİŞ, bakıyorsunuz. Şu anda özellikle bizim kendi mensuplarımıza vesaireye çeşitli ölüm tehditleri yapıyor. Nasıl oluyor da bu?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan kendilerine yönelik tehditlerin de var olduğunu ve bunların devam ettiğini ifade etti.

Erdoğan, "Bütün mesele şu, bir defa DAİŞ bir terör örgütüdür ve bunların İslam'a gölge düşürmekten başka hiçbir özelliği yoktur. İslam'a bunlar çok ciddi bir zarar vermişlerdir. Dolayısıyla da bizim mücadelemiz onlarla da devam edecektir. PKK ile de öbür tarafta DHKP-C'si ile de hepsiyle bu mücadeleyi kararlı bir şekilde sürdüreceğiz Olay budur" değerlendirmesinde bulundu.

- "7 Haziran seçimlerinden sonraki bir tablo olmasın"

Erdoğan, "Terör örgütü olarak tanımlanan yapıların birtakım ticari işletmeleri var, yapılanmaları var. Bunların üzerine ne zaman gidilecek? Yargısal süreç mi bekleniyor?" sorusunu, "Şimdi zaten bu yapılan son araştırmalarda, yargı bunları yakaladığı anda biliyorsunuz terörün finansmanıyla ilgili çıkardığımız kanun, bunları zaten kesin götürür. Şu anda yargı bunun tespitini yapıyor. Yaptığı anda kararı zaten büyük ölçüde belki de oradan verecek ve bunun neticeleri de çok ağır. Uluslararası boyutu var. Uluslararası boyutu da olduğu için yani bu konuyla ilgili yargı kararını verdiği andan itibaren artık dünyanın neresinde olursa olsun, kesinlikle iade mecburiyeti vardır" şeklinde yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biliyorum çok iç siyasete girmeyeceksiniz, partilere müdahale etmeyeceksiniz. Yani açıklamalar yapmayacaksınız ama bir önceki tablonun değişeceğini düşünüyor musunuz? Bunu sormak isterim size, koşullar değişti mi? Çünkü şu da soruluyor, İki ay önce seçim gerçekleşti acaba çok bir değişiklik olmaz mı? Sizin öngörünüz nedir?" şeklindeki soruya da şöyle cevapladı:

"Ben burada olsa olsa bir çerçeve çizebilirim. Çizeceğim çerçeve de şudur, temenni ediyorum ki şu 7 Haziran seçimlerinden sonraki bir tablo olmasın. Çünkü bu tablo Türkiye'ye kan kaybettiriyor. Yani bizim gerek ekonomik alanda kan kaybımız var. Yani mali disiplinde sıkıntılar olabilir. Yani güçlü bir zeminimiz olduğu için burada belki öyle bir şey yaşamadık ama yani şu anda dünyadaki ekonomide menfi gelişmelere baktığımız zaman bu tabi bize olumsuz tesir edebilir. Onun için Türkiye'nin iç siyasetinde bir defa böyle bir sıkıntıyı yaşamaması lazım. Onun için de şimdi tabii bu koalisyon Türkiye'de kültür olarak olmadığı için bunu başaramadık. Başaramadığımız için ne oldu, tekrar seçime gidiyoruz. Şimdi bu tekrar seçim de millete bir müracaat. Diyoruz ki 'Bak parlamento bu işi kendi içinde çözemedi. Şimdi milli irade olarak bu işi siz çözün.' Buna da anayasa, Cumhurbaşkanına böyle bir yetki vermiş. 'Bu yetkiyi sen kullanabilirsin' demiş. Ben de bu yetkiyi kullanarak, zaten hemen millete gidelim, millet de bu kararı versin ve milli irade tecelli etsin. Bu tecelli, istiyorum ki bu tür sıkıntılara fırsat vermeyecek şekilde gerçekleşsin. Çünkü bizim gerek eğitimde gerek sağlıkta gerek adalette gerek emniyette gerek altyapı, üstyapı bütün bu çalışmalarda attığımız adımlar varken bir de bu arada tabii bir terör belasıyla karşı karşıyayız. Yani bu terör belasının olduğu bir dönemde düşünün ki siz parlamentoda rahatlıkla ortak bir karar çıkaramıyorsunuz. Bu ortak karara çıkamadığınız zaman siz bu terörle mücadeleyi nasıl sağlıklı bir şekilde yürüteceksiniz? Bunun sağlıklı bir şekilde yürüyebilmesi için burada ortak kararı vereceğiz. Bakın ne diyorlar? 'Seçim yapılmayabilir.' Şu yaklaşıma bak. Yani sen demokrasiye inanacaksın ve 'Seçim yapılmayabilir' diye böyle bir yaklaşım ortaya koyacaksın. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Bu işin tek çıkış yolu sandıktır. Seçim tabi ki yapılacak. Şartlar ne olursa olsun yapılacak."

- "YSK'nın açıkladığı kronoloji aynen çalışıyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu terör saldırılarının bir amacı da bu olabilir mi? Böyle mi okuyorsunuz?" şeklindeki soruya "Onların niyeti öyle olabilir. Ama niyetleri ne olursa olsun, şu anda bu ülkede gerek hükümetiyle gerek tüm güvenlik güçleriyle kararlı bir yapı vardır. Bu kararlı yapı olarak bizler Yüksek Seçim Kurulu'nun açıklamış olduğu kronoloji aynen çalışmaktadır, çalışacak ve işte ayın 18'i biliyorsunuz adaylarda son gün. Bunlar verilecektir Yüksek Seçim Kurulu'na. Ondan sonra da artık kampanya neyi gerektiriyorsa, bütün siyasi partiler de kampanyanın gereğini yapacaklardır" cevabını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Kasım'da yapılacak milletvekili genel seçiminde "oyların çalınması ve baskının önün geçilmesi" noktasında yapılacak hazırlıklara ilişkin soruyu da şöyle yanıtladı?

"Hayır, ben onu yaşadım canım. Ben gittim, gördüm. O bölgelerde toplu açılışlara katıldım. O toplu açılışlarda bizzat bunu yaşadık. Seçimden sonra da düşünün, yani bir köyde, sandıkta sadece tek partiye oy çıkıyor. Bir tane olsa, iki tane olsa 'eyvallah' dersin. Ama bu 100, 200, 300 tane sandıkta böyle bir netice çıkarsa, bu soru işaretlerini doğurmaz mı? Soru işaretlerini doğuruyor. Bakıyorsunuz hemen birisi geliyor. Istampa olmuş, tık tık tık tık vuruyor, işi bitiriyor. Ona göre imzalar tek elden çıkıyor. Bütün bunlar ortada, bunlar yaşandı. Bu seçimde tabii ki çok daha farklı adımlar atılması gerekiyor. Bunun tedbiri var fakat bu tedbir maalesef parlamento içinde ortak bir karar alınamayışı sebebiyle bu adım atılamamıştır. Nedir? Mesela bir taşımalı sistem olabilirdi. Ama bu taşımalı sisteme parlamento içindeki siyasi partiler yanaşmadılar. Yani nasıl şimdi öğrenciler gidiyor, orada da seçmen alınacak, daha güvenli bir bölgeye getirilecek. Hatta belirli bir sandıkta değil, değişik sandıklarda oyunu kullanacak ki yani kim, hangi sandıkta oy kullandı, bunlar bilinmesin. Tabii burada malum örgüt yine kendine göre tedbirler alacaktır. O ayrı mesele. Ama bununla hiç olmazsa hedef burada saptırmak ve bu hedefle beraber de tabii çok farklı mesajın, sandık kurulu üyeliklerinin tespitinde bile çok ciddi, oralarda maalesef tehditler oluşturulmuştur. Bunlar çok ciddi yanlışlardır. Bunlara karşı tedbirlerin alınması lazım. İl seçim kurullarının, ilçe seçim kurullarının müdürleri noktasında ciddi sıkıntılar vardır. Yani bu sıkıntıların aşılması lazım."

"Şimdi tabii kamera olayı filan, onlar şu anda olacak işler değil" diyen Erdoğan, "Yani bu kadar sandık sayısınca kamera veyahut da sandık mahallinde bu kameraların oluşması filan, bunlar yani biraz gerçekçi olmak lazım, zor işler. Ama bütün bunlara rağmen tabii siyasi partilerin, yani 1-2 tane siyasi partinin değil, tüm siyasi partiler, eğer sandık kurullarında görev almış olsaydılar zaten bu sıkıntıları yaşamazdık" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye yine böyle bir döneme girer mi? 1990'lardaki gibi koalisyon sürecinin başlangıcına mı işaret eder? Vatandaşların bu kaygılarını nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna "O günün tablosunu ortaya koymak doğru olmaz. Temenni ederim ki bir yine koalisyon arayışı olmasın. Ama yani eğer böyle bir irade tecelli edecek olursa, böyle bir tecellinin bir defa neticesine de herkesin katlanması gerekir. Belki bu defa siyasi partiler milletin bu kararına derler ki, 'Artık millet tekrar bu kararı, bu şekilde verdi, öyleyse gelelim, şu işi oturalım, bir yere bağlayalım' derler. Belki her siyasi parti kendinden bazı feragat ortaya koymak suretiyle, bir ortak payda çıkarırlar ve ortak paydada buluşmak suretiyle de bir koalisyon oluşturabilirler. Bunu tabii biz artık 1 Kasım'dan sonra göreceğiz" şeklinde cevapladı.

(Sürecek)

Haber Ara