Dolar

32,2047

Euro

34,9836

Altın

2.510,03

Bist

10.739,57

Cihannüma İstanbul Buluşması

Cihannüma İstanbul Buluşması

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-12-13 13:58:28

Cihannüma İstanbul Buluşması
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, içinde bulunulan, dünyanın merkezi olan Ortadoğu coğrafyasında kriz ve kaosların had safhaya ulaştığını belirterek, "Dünyada bugün birçok farklı mesele var ama temel mesele küresel ölçekte bir barış düzeninin var olmamasıdır" dedi.

Kurtulmuş, Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Platformu İstanbul Şubesi tarafından Üsküdar Belediyesi Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen ve Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan "İstanbul Buluşması" programında, salonda bulunanların temsil ettiği kitlenin hayatın labirentleri arasında kaybolmamış, sahip olduğu fikrin gerektirdiği asalete sahip çıkan insanlar olduğunu söyledi.

Cihannüma'nın, politikanın şartlarına teslim olmamış insanları bir araya getirmenin çok önemli bir bahtiyarlığını da taşıdığını belirten Kurtulmuş, derneğe başından beri ruh ve emek verenlere teşekkür etti.

Kurtulmuş, bugünün dünyasında çok çeşitli problemlerle karşı karşıya olunduğunu, yeryüzünün hemen hemen her yerinde büyük kriz ve kaosların yaşandığı bir ortamda bulunulduğunu ifade ederek, "2015 yılı Türkiye için önemli olduğu gibi aslında dünya içerisinde hem bölgemizin hem dünyamızın küresel olarak çok büyük sıkıntılarla karşı karşıya kaldığı ve öyle görünüyor ki bu dönemde de bu karşıya karşıya kalmanın devam edeceği bir süreçten geçiyoruz" diye konuştu.

- "Dünyadaki temel mesele küresel ölçekte barış düzeninin var olmamasıdır"

Kurtulmuş, dünyanın hemen hemen hiçbir yerinde rahatlık ve huzur olmadığını, sorunlar arasında açlık, kıtlık, mülteci, işgal, iç savaş, ekonomik kriz, kaos gibi durumların yer aldığını aktararak, şöyle devam etti:

"Özellikle bizim içinde bulunduğumuz dünyanın merkezi olan Ortadoğu coğrafyasında kriz ve kaoslar had safhaya ulaşmış vaziyette. O zaman soruyu şöyle soralım, dünyada bugün birçok farklı mesele var ama temel mesele küresel ölçekte bir barış düzeninin var olmamasıdır. Yani küresel bir paksın ortada bulunmamasıdır. Bundan dolayı bölgesel, ikili ya da çok taraflı olarak birçok krizle karşı karşıyayız ve maalesef küresel ölçekte bir sistem olmadığı için bu sorunların nasıl çözüleceğine dair de elimizde herhangi bir ölçü yok. Herhangi bir şekilde uluslararası sistem bu sorunların hiçbirisini çözemiyor, çözme yeteneğini kaybetmiş. Dolayısıyla soruyu küresel bir paksın kurulması mümkün müdür? şeklinde sormamız mümkün. Cevabı da basittir, 'Evet, mümkündür.' Ancak nereden baktığınıza bağlı. Hangi bakış açısına, hangi paradigmaya sahip olduğunuza bağlı."

Kurtulmuş, küresel bir paksın kurulmasının nasıl sağlanacağını da konuşmak gerektiğini, bu paradigmanın küresel bir hale dönüşmesi, etkin olabilmesi için de üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmek durumunda olduklarını dile getirdi.

Küresel ölçekte barışın sağlandığına dönük çok sayıda örnek olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, İslam medeniyetinin geçmiş tecrübelerinin bunun altın sayfalarıyla dolu olduğunu, bunun için de çözümün nereden bakıldığına bağlı olduğunu kaydetti.

"Bugün dünyanın bulamadığı, kaybettiği şey bu olayları çözebilme yeteneğine sahip, güçlü bir paradigmayı koruyor olmamasıdır" diyen Kurtulmuş, bunun yapılabilmesinin mümkün olduğunu gösteren farklı zamanlarda İslam medeniyetlerince yapılmış, hayata geçirilmiş örnekler hakkında bilgi verdi.

Kurtulmuş, İslam medeniyetlerince kurulan büyük barış düzeninin önemli bir güç olduğunu ve bugün de dünyanın en çok ihtiyaç duyduğu hususlardan biri olduğunu anlatarak, "Dolayısıyla bugün karşı karşıya kaldığımız sorunları geçmişte bütünüyle çözmüş, mezhep çatışmalarının, din kavgalarının, etnik çatışmaların tamamını aşmış olan bir çok medeniyet uygulaması vardır. İslam medeniyetinin bu büyük uygulamaların sadece tarihsel olarak bize ışık tutmakla kalmıyor, bugün de dünyada bir paksın kurulabilmesinin mümkün olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla İslam dünyasının insanları olarak, aydınları, sorumluluk sahibi insanları olarak dünyaya karşı birinci derecedeki siyasi sorumluluğumuz yeni bir paksın nasıl kurabileceğini göstermek olmalıdır" şeklinde konuştu.

- "İslam dünyası bugün lime lime edilmiş vaziyette"

Kurtulmuş, günümüzdeki İslam dünyasının böyle bir potansiyele sahip olmakla birlikte maalesef bugün pratik olarak lime lime edildiğine işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İçerisinde bütünlüğü kalmamış. Bu söylediklerimizin hepsinde farklılıkların üzerinden kendisini tanımlayan, herkesin kendisinin mezhebi, meşrebi bakış açısıyla dünyayı görmeye çalışan, etnisitenin ortaya koymuş olduğu kültürel kimliklerin son derece kabardığı, büyük bir çoğunluğun da bu kültürel kimlikleri üzerinden kendisini tanımlamaya çalıştığı bir dünya haline gelmiş. Çoğu zaman da Müslüman ülkelerdeki halklar maalesef bu doğru olmakla birlikte, içinde yaşadığımız geçmişle uyuşmayan bu durumun temel sorumluluğunu da dışarıya, ötekine, batılılara, başkalarına atarak meseleyi çözdüğünü sanıyor. Evet, özellikle 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Osmanlı'nın yıkılmasıyla birlikte dünyada bu coğrafyaya karşı büyük operasyonlar yapılıyor. Bugün de yapılıyor. Bugün sanmayın ki Nusaybin'deki, Silopi'deki hendekleri kazanlar, o terör faaliyetlerinin içerisinde bulunanlar sadece kendilerinden ibarettir. Terör sadece sağdan sayın birkaç bin kişi, soldan sayın birkaç bin kişilik bir terör örgütünden ibarettir. Sakın böyle zannetmeyin. Evet, dün bu coğrafyayı bölüp parçalayanlar ve bugün belki onlarla aynı siyasi emeller etrafında buluşanların da aynı terör örgütünün arkasında aktif bir rol olduğu açıktır. Dünyanın her yerindeki İslam dünyası içerisindeki çatışmalarda bir takım karanlık odakların varlığı son derece aşikardır. Ama biz suçu başkalarının üzerine yüklemeden önce önce çuvaldızı kendimize batırmak durumundayız."

Kurtulmuş, bu sebeple Cihannüma'nın temsil etmiş olduğu kadroya büyük sorumluluklar düştüğünü ifade ederek, "Başkalarına suçu yüklemeden, önce kendi coğrafyamızda kendi obamızı nasıl düzenleriz, düzeltiriz ve yolumuza devam ederiz... Çünkü bu sadece Türkiye ile ilgili bir sorumluluk değil, sadece geniş coğrafyamızla ilgili bir sorumluluk değil, bütün dünyada küresel ölçekte bir sorumluluktur. O zaman siyasi gündemimizin ana maddesi küresel bir paksı sağlamak için bizim medeniyetimizin bugüne dek söylediği temel kriterler nedir, bunlar nasıl hayata geçirilir, bunlar üzerinde yoğunlaşmamız lazım" değerlendirmesinde bulundu.

Bunları hayata geçirmek için ilgili alanlardan olan siyasetin tek başına yeterli olmayacağını, çözüm için sivil toplumun, üniversitelerin, araştırma merkezlerinin, gençlik, kadın ve sanat çalışmalarının hep birlikte sürdürmesi gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, işi sadece siyasetin üzerine bırakmayacak kadar sorumluluk bilinci içerisinde olunduğunu, kendilerinin de bu medeniyet perspektifine sahip olanların önünü açarak, aynı istikametteki yürüyüşü kuvvetlendirerek, bu alanda yapılacak çalışmaların çok daha güçlü sürdürülmesini desteklediklerini söyledi.

Kurtulmuş, medeniyetlerinin barış düzeni kurabilmek için ortaya koyduğu beş temel prensip olduğunu dile getirerek, "Bunlardan birincisi insanların eşitliği prensibidir. Bütün insanlar sadece Türkler, Müslümanlar demiyorum yaradılışta tüm insanların eşitliği prensibidir. Bizim medeniyetimizin en önemli özelliği budur. İnsanları bugün dünyada geçmişte de emperyalist, baskıcı hususların ortaya çıkmasındaki en temel hususlardan birisidir. Hakim gücün bu emperyalist güce sahip olanların kendilerinin farklı, diğerlerinin farklı olduğunu düşünmesidir. Kendilerinin efendi, diğerlerinin köle olduğunu düşünmesidir. Gücün, iyiliğin, ekonomik zenginliğin kendileri için bir hak, diğeri için ise olmadığını düşünmeleridir. Dolayısıyla burada insanların eşitlik prensibi üzerinden İslam medeniyetinin büyük örnekleri verilebilir" ifadelerini kullandı.

(Sürecek)

Haber Ara