Dolar

32,7845

Euro

35,0955

Altın

2.455,94

Bist

10.471,32

BBP Genel Başkanı Destici:

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, 'Yaşadığımız pandeminin yanında hayatın her alanında bilimin, bilim insanlarımızın, üniversitelerimizin katkısını sağlayacak şartları oluşturmak zorundayız. Ülkemizi ve tüm dünyayı çok zor günler bekliyor. Tüm dünyada ekonomi ve dış ticaret başta olmak üzere yeni şartların ve köklü bir değişimin sinyalleri görülüyor' dedi.

5 Yıl Önce Güncellendi

2020-04-14 13:57:52

BBP Genel Başkanı Destici:
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, "Yaşadığımız pandeminin yanında hayatın her alanında bilimin, bilim insanlarımızın, üniversitelerimizin katkısını sağlayacak şartları oluşturmak zorundayız. Ülkemizi ve tüm dünyayı çok zor günler bekliyor. Tüm dünyada ekonomi ve dış ticaret başta olmak üzere yeni şartların ve köklü bir değişimin sinyalleri görülüyor" dedi.

TBMM'de basın toplantısı düzenleyen Destici, korona virüs salgınına ilişkin olarak, "Hastalığın dünya genelindeki seyrine baktığımızda ülkemizin salgınla mücadelede, özellikle ekonomisi Türkiye'den daha iyi durumda görünen ABD ve AB ülkelerine kıyasla daha başarılı olduğunu gözlemliyoruz. Bu noktada insanüstü bir gayretle, fedakarca mücadele eden sağlık çalışanlarımıza teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. İstatistiklerin 'nispeten' iyi olması, maalesef durumun vahametini, sorumluluklarımızın büyüklüğünü, önlemleri ciddiyetle ve artırarak devam ettirme mecburiyetimizi değiştirmiyor" ifadelerini kullandı.

Destici, insanlığın virüsle mücadelesini kazanacağını belirterek, "Aşının da, ilacın da üretilebileceği, üretileceği konusunda hiçbir şüphem yok, hiçbirimizin de olmamalı. Ancak bunun bir süreç gerektirdiğini, bu süreçte bir insanımızı bile kaybetmememizin çok önemli olduğunu, bunun ise ancak bizim dikkatimiz ve tedbirleri ciddiyetle uygulamamızla mümkün olabileceğini, herkese, tüm vatandaşlarımıza tekrar hatırlatmak istiyorum. Yaşadığımız pandeminin yanında hayatın her alanında bilimin, bilim insanlarımızın, üniversitelerimizin katkısını sağlayacak şartları oluşturmak zorundayız. Ülkemizi ve tüm dünyayı çok zor günler bekliyor. Tüm dünyada ekonomi ve dış ticaret başta olmak üzere yeni şartların ve köklü bir değişimin sinyalleri görülüyor. Dünyada son 20 yıla damgasını vuran 'ticarette sınırların ortadan kalkması' ve 'küresel ekonomik düzen', 'kendi kendine yetebilmek' kavramı karşısında hızla etkisini kaybediyor" dedi.

"Planlanmış üretime geçmeliyiz"

Üniversiteleri reel sektörle entegre etmenin önemine değinen Destici, "Örnek verelim sayısız eczacılık fakültemizi yerli ilaç sanayimizi geliştirmek için, bilgisayar mühendisliği bölümlerimizi her alanda ithal ettiğimiz yazılımları üretmek için, mühendislik fakültelerimizi otomotivden savunma teknolojilerine, her alanda üretimimizin niteliğini ve niceliğini artırmak için, zaman kaybetmeden, ülkemizin, milletimizin hizmetine sunmalıyız. Tarımda, hayvancılıkta, acilen, kısa, orta ve uzun vadeli olarak 'planlanmış üretim'e geçmeliyiz. Topraklarımızı, sularımızı korumalı, atıl arazilerimizi yeniden tarım yapılacak hale getirmeli, ürün standartlarımızı yükseltmeli, verimliliği artırmalı, ürünlerimizi işleyerek katma değerlerini ve rekabet gücünü yükseltmeliyiz. İçinde bulunduğumuz ağır şartları atlattıktan sonra, sağlıkta, tedavi odaklı sağlık politikasından toplum sağlığını koruma odaklı bir politika oluşturma çalışmalarına ağırlık vermeliyiz. Bu kapsamda, gıda denetimi, sağlıklı gıda üretimi, sağlıklı çevre, sağlıklı şehirleşme, okullarda ve halkta sporu yaygınlaştırma, uyuşturucuyla mücadele, gündemimizin hep ilk sıralarında olmalıdır. Bunları ise ancak bilimin ışığında gerçekleştirebileceğimizi hiç unutmamalıyız" şeklinde konuştu.

İnfaz kanun teklifine ilişkin olarak Destici, "Afların cezaların caydırıcılığını olumsuz etkilediği hususu bir realitedir. Yine aftan yararlanarak cezaevlerinden çıkanlar, yeni suçlar işlemektedirler. Suç ve suçlularla mücadele eden ve adaletin temel taşları olan kurumları ve çalışanlarını, suç, ceza, cezanın affı, yeniden suç, yeniden ceza ve yeniden cezanın affı seklindeki kısır döngü içine sokmak, anlaşılır, kabul edilebilir ve doğru bir davranış tarzı değildir. Bazı suç ve suçluyla mücadele uzmanları ile hukukçular, bu kısır döngü içine atılan birimlerde görev yapanların suçla mücadelede ümitsizliğe, yılgınlığa, çaresizliğe ve nemelazımcılığa kapılması kaçınılmaz şeklinde yorumlarda bulunuyorlar. Biz yapıcı ve yol gösteren bir muhalefet örneği göstererek bu süreci tenkit ettik. En mühimi ise bizim gibi düşünen azami çoğunluğun da sesi olmaya çalıştık. Bu tip hususlarda kesinlikle popülist amaçlar için devreye girilmesini kabul etmiyor ve edemiyoruz. Burada önemli olan ve bizim öne çıkarmak istediğimiz üç husus var; ilki toplumsal ihtiyaçları ve kaygıları dikkate almak, ikincisi af hakkında karar alanların insani vicdani ve inanç temelli hassasiyetleri ile evrensel hukuk normlarını dikkate almaları, üçüncüsü ise adaleti ve devletin varlık sebebini hatırlatmak" diye konuştu.

Haber Ara