Dolar

32,2143

Euro

35,0127

Altın

2.503,70

Bist

10.905,69

Başbakan Yardımcısı Akdoğan: (1)

Başbakan Yardımcısı Akdoğan: (1)

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-10-16 13:30:10

Başbakan Yardımcısı Akdoğan: (1)
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Ankara'daki terör saldırısına ilişkin, "Seçim sürecinde bu saldırının meydana gelmiş olması, özellikle bunun doğrudan sivil siyasete ve demokrasiye dönük bir saldırı olduğunu gösteriyor" dedi.

Akdoğan, TRT Haber'deki canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

"Bugünler, bizim için taziye günleri" diyen Akdoğan, böyle günlerde seçim kampanyası yürütmenin geleneklere uygun olmadığını, bu nedenle seçim kampanyasına ara verdiklerini belirtti.

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun​ bugün ve yarın, teröre tepki olarak milli dayanışma ve kardeşliği yüceltme anlamında buluşmalar yapacağını anlatan Yalçın Akdoğan, "Taziye günlerinde acıyı paylaşmak lazım ama ondan sonra da hayatın normal akışını geri getirmek lazım. Terörün bir amacı, hayatın rutin amacına sekte vurmaktır, hayatı esir almaktır. Buna da fırsat vermemek lazım. Normal Türkiye'de her şey yolunda gidiyor anlamında hayatı normalleştirmek, çok büyük önem taşıyor. Öbür türlü terörün oyununa gelinmiş olur" diye konuştu.

Başkentteki terör saldırısında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralananlara acil şifa dileğinde bulunan Başbakan Yardımcısı Akdoğan, "Bu olay, öncelikle Türkiye'nin huzuruna kastetmiştir, istikrarını bozmayı amaçlamıştır, kardeşliğimizi hedef almıştır ve demokrasiye yönelik bir saldırıdır. Seçim sürecinde bu saldırının meydana gelmiş olması, özellikle bunun doğrudan sivil siyasete ve demokrasiye dönük bir saldırı olduğunu gösteriyor" ifadesini kullandı.

Türkiye'nin uzun yıllardır terörle mücadele ettiğine işaret eden Akdoğan, Türkiye'de terörün uzun zamandır iç siyaseti ve dış politikayı dizayn etmek, baskılamak için, iktidarları yönlendirmeye çalışmak için kullanılan enstrüman olduğunu kaydetti.

Türkiye'de kimi zaman dış güçlerin, kimi zaman da ülke içindeki vesayet odaklarının, karanlık birtakım çetelerin terör üzerinden siyaseti ve iktidarı baskılamayı amaçladığını vurgulayan Akdoğan, ancak AK Parti döneminde verilen demokrasi mücadelesi ile terörün iç siyaseti dizayn eden, Türkiye'ye yön vermeye çalışan bir enstrüman olmaktan çıkarıldığını bildirdi.

- "Terörün amacı bu ayrışmayı tetiklemektir"

Devlet otoritesinin olmadığı ve iç savaşın yaşandığı Suriye ve Irak'ta, terör örgütlerinin cirit attığına vurgu yapan Yalçın Akdoğan, "Bunun üzerinden terörü Türkiye'ye bu şekilde yansıtma, tekrar Türkiye'nin gidişatına yön vermeye çalışma gibi bir amaç izinde olduklarını görüyoruz" dedi.

Dünyada küresel bir kriz yaşanırken, Türkiye'nin bu olumsuzluklardan en az etkilenerek iyiye doğru gittiğini, ekonominin büyüdüğünü anlatan Akdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu, birilerini rahatsız ediyor. Bu terör saldırısının birçok amacı olabilir. Burada Türkiye'nin birlik ve bütünlüğüne de kast eden bir eylemdir bu. Toplumda bir ayrışma meydana getirmek, belli kesimleri birbirine karşı hasım yapmak, bunlar terör örgütlerinin amaçlarıdır. PKK açısından da bu en temel amaçlardan biri olmuştur. Türkiye'de terör deyince, terörün birçok terör odağının gelişmesine, büyümesine katkıda bulunan, onu besleyen şer odağı, onun için terörün anası dedim, PKK'dır. Bugün kamplarında DHKP-C'sinden MLKP'sine kadar birçok örgütü destekleyen, Türkiye'ye paravan örgüt gibi gönderip eylem yaptıran, bütün bunların da üstünde bir sorumlusu, olup bitenlerin sorumlusu bir örgüt var. Bunun da temel amacı toplumda ayrışma meydana getirmektir.

Örgütün kendisi için belirlediği bir strateji var. Nedir o? Türkiye'de büyük gruplarla, şehir merkezlerinde, kırsalda, belli yerlere saldırıp orada vur-kaç eylemleri değil, vur-kal eylemleri yapmak. Ondan sonra kurtarılmış bölgeler meydana getirmek. Uluslararası toplumun dikkatini de buraya çekmek. Bunun üzerine özerk bölgeler ilan etmek. Özel kendi kontrolünde alanlar oluşturmak için toplumda ayrışmayı bu örgüt besler. Yani, orada kendilerine tabi olmayanlar kaçsınlar. Bölgede bir göç yaşansın. Bu sadece Kürt olmayanlar gitsin değil, kendilerine tabi olmayan Kürtler de bölgeyi terk etsin, tamamen onların kontrolünde bir alan oluşsun. Bundan dolayı sürekli bu tür eylemler yapan örgütün adı ne olursa olsun, terörün amacı bu ayrışmayı tetiklemektir."

- "Bizim nazarımızda bunların hepsi Türkiye'nin hasmıdır"

Ankara'daki terör saldırısının araştırıldığını anlatan Akdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu IŞİD olabilir, DAİŞ olabilir, başka örgütler olabilir, PKK olabilir. Bu terör örgütleri, baktığımızda zaman zaman iç içe geçen birtakım şeyleri de var, temasları olabiliyor, birbirleriyle bir yerde mücadele ederken, başka bir yerde iş birliği içine girebiliyorlar. Onun ötesinde siz, bir örgütün adamı sanıyorsunuz, başka bir örgütün amacına hizmet edebiliyor. Bunları da ortaya çıkartmak gerekiyor. Böyle bir mekanizma varsa Türkiye'de son dönemde meydana gelen eylemlerde biraz böyle bir karışık durum olduğu da görülüyor. Birtakım profillerin, özellikle bir örgütlere yerleştirilip birtakım eylemler yaptırıldığı da anlaşılıyor. Bu, o örgütleri mazur gösterecek bir durum değildir, bu örgütlerin hepsi teröristtir, hepsi eli kanlıdır, hepsi insanlık suçu işlemektedir. Bizim nazarımızda bunların hepsi, Türkiye'nin hasmıdır. Biz bunların hepsiyle aynı zamanda, aynı kararlılıkla mücadele etmek konusunda da en ufak bir çekince içerisine girmeyiz ve bu mücadeleyi de veriyoruz. İster adı IŞİD olsun, ister adı PKK olsun veya MLKP olsun, fark etmez."

- "Nasıl açık destek veriyorsunuz?"

Akdoğan, siyaset kurumunun Türkiye'de çok ciddi bir tecrübeye sahip olduğunu ancak belli çevrelerde bu olgunluğun gerektiği kadar gelişmediğini belirterek, "Böyle durumlarda ortak bir tavır takınmak önemli, acıyı ortaklaştırmak, paylaşmak, üzüntüyü azaltmaya çalışmak paylaşarak. Bunlar kadar terörün amacına hizmet etmemek, teröre en güzel tepkiyi verebilmek, yani toplumsal olarak, bir bütün olarak bunu göğüslemek, siyaset kurumunun da ortak bir tavırla bunun karşısına çıkabilmesi, dikilebilmesi, 'Ben sana geçit vermem' diyebilmesi, önemli ama bunu yapamadık" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu'nun "Ortak deklarasyon imzalayalım, açıklayalım. Görüşelim" çağrısı yaptığını anımsatan Akdoğan, "Böyle baktığımızda olması gereken, siyaset kurumu açısından olmamıştır. AK Parti'nin bütün iyi niyetlerine rağmen olmamıştır, Sayın Başbakanımızın bütün gayretine rağmen olmamıştır" dedi.

"Seçim sürecindeyiz, bu siyaseten bize ne getirir ne götürür" hesabını yapanların hep kaybedeceğini belirten Akdoğan, vatandaşların böyle günlerde liderlerin bir araya gelip ortak bir tavır sergileyip sergilemediğine baktığını ifade etti.

Kılıçdaroğlu'nun ortak açıklamaya yanaşmadığını aktaran Yalçın Akdoğan, şunları söyledi:

"Peki siz, nasıl açık çek veriyorsunuz? Nasıl açık destek veriyorsunuz? Neye destek vereceksiniz? Ortak açıklama bile yapılamıyorsa sizin verdiğiniz destek nedir? Veya siz, nasıl bir politikayı öneriyorsunuz? Şimdi MHP'nin terörle mücadele konusunda önerdiği politikayı bilen var mı? Sürekli bunun üzerinde debelenen, hükümeti suçlayan, yani terör örgütüne, teröriste, onun uzantılarına hiç laf söylemeyip, bakın Meclis'teki konuşmalara, sadece terörle mücadele eden Hükümet'e laf söylemek, bu yanlış bir tavır. Böyle günlerde suçlu aramak, birilerine siyasi fatura kesmeye çalışmak, bunlar o günler değil."

Saldırının ardından ortak acının paylaşılması, taziyenin yapılması ve ortak bir tavır takınılmasının önemli olduğunu vurgulayan Akdoğan, "Bugünlerde öncelik sorumlu, sağduyulu, aklıselim üzerine bir siyasi dil kullanmaktır. Bir tanesi devleti suçluyor, öbürü görüşmeye gelmiyor, diğeri görüşmeye geliyor, ortak açıklama yapmam diyor. Önümüzde böyle bir siyasi tablo var. Bu, maalesef bizi çok üzüyor. Birçok konuda hükümeti eleştirebilirler, suçlayabilirler ama gün, o gün değil ki. Gün, ortak acıyı paylaşma ve dayanışma günü. Bunu sergileyebilmemiz lazımdı, maalesef sergilenemedi" diye konuştu.

- "Bu insanlarımıza biz devlet olarak elbette sahip çıkacağız"

Başbakan Yardımcısı Akdoğan, terör mağdurlarına ilişkin düzenleme konusundaki bir soruyu da şöyle yanıtladı:

"Burada, istismar siyaseti yapan bir çevre var. Bunlar, ne yaparsanız yapın istismar edecek bir konu buluyorlar. Burada bir terör saldırısı oldu mu? Oldu. Bu, başkentimizin göbeğinde oldu. Bu, Türkiye'ye karşı bir saldırı. Bu mesaj, öncelikle Türkiye'ye verilen bir mesajdır. Bu saldırıda biz, canlarımızı kaybettik. Farklı görüşten olabilir, birbirimizi eleştirebiliriz, protesto edebiliriz, bu ayrı bir şey. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan insanlar, bir sivil gösteride terör saldırısına maruz kaldılar ve hayatlarını kaybettiler. Hangi görüşte olursa olsun bunlar, bizim, bu ülkenin, bu toprağın canlarıdır. Bu ülke, canlarını kaybetmiştir. Buna karşı elbette toplumsal olarak bu acıyı paylaşmak, ailelerle dayanışma içinde olmak önemlidir."

Terörden mağdur olanlara sahip çıkmanın devletin görevi olduğunu, bu mağduriyete devletin seyirci kalamayacağını ifade eden Akdoğan, şunları kaydetti:

"Bu olay üzerine şu anda hükümet yeni bir düzenleme yapmış değil, kanun çıkarmış değil. Daha önce çıkan bir kanuna göre terör olaylarında mağduriyet yaşayanlara devlet birtakım haklar veriyor. Mesele bu kadar. 'Şehit ilan edildiler, sivil şehit ilan edildiler' vesaire değil, böyle bir ilan da söz konusu değil. Bunların hukuki statüsü ayrı ayrıdır. Terörle mücadele ederken hayatını kaybeden vatandaşlarımız için elbette hukuki statü olarak şehitlik var. Onun ötesinde terör olaylarında hayatını kaybedenlere de terör mağduru anlamında birtakım haklar veriliyor. Bu ikisi birbirinden tamamen farklı olan şeylerdir. Bu insanlarımıza biz devlet olarak elbette sahip çıkacağız yakınlarına da elbette sahip çıkacağız ama bu sivil şehitlik ya da şehitlik anlamında bir statü değildir."

(Sürecek)

Haber Ara