Hotar, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmasının yıl dönümü dolayısıyla yayımladığı mesajında, kanunun 5 Aralık 1934'te kabul edildiğini anımsatarak, bu tarihin kadınların elde ettiği ekonomik, sosyal ve siyasal statü açısından önemli dönüm noktalarından biri olduğunu belirtti.
Cumhuriyet öncesi ve sonrası dönemlerde kadınların aktif olduğu, yardım, eğitim, kültür amaçlı, ülke sorunlarına ilişkin kurumların bulunduğunu ifade eden Hotar, AK Parti döneminde de kadınların daha aktif siyasette yer aldıklarını kaydetti.
Hotar, AK Parti'de 12 genel başkan yardımcısından 3'ünün kadın olduğunu, partide 4 milyona yakın kadın üyenin bulunduğunu vurgulayarak, mesajında ifadelere yer verdi:
"Kadına seçme ve seçilme hakkının verildiği 1935'lerde yüzde 4,5 olan kadın parlamenter oranı, ilk defa AK Parti döneminde yüzde 14,73'e yükselmiştir. 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde partimiz, toplamda 81 kadın milletvekilinden 34 milletvekili ile Meclis'e en çok kadın milletvekili gönderen parti olmayı sürdürmektedir. Ayrıca Meclis başkanvekillerimizden ve grup başkanvekillerimizden biri kadındır. Kadının kamusal alanda daha fazla yer alması gerektiğini savunan partimiz kadınlara ve kadınların siyasal katılımına büyük önem vermekte ve bunu uygulama alanına taşımak amacıyla kadınlarımız karar mekanizmalarında yer alabilmektedir."
- "Kadınların yöneticiliğe aday olmaları gerekiyor"
Kadınların temsilinin eski döneme göre arttığını ancak bunun yeterli olmadığını savunan Hotar, kadının karar verme mekanizmalarındaki temsilinde daha fazla artış sağlanması gerektiğini vurguladı.
Kadının başta siyasette yeterince temsil edilememesinin ana sebeplerinden birini toplumsal cinsiyet eşitsizliğine bağlayan Hotar, şu görüşlerini paylaştı:
"Öncelikle toplumsal cinsiyet kavramını iyi tanımlamak gerekmektedir. Toplumsal cinsiyet ve biyolojik cinsiyet birbirinden farklı kavramlardır. Biyolojik cinsiyet, fiziksel farklılıklara işaret ederken, toplumsal cinsiyet, sosyal ve kültürel açıdan kadın ve erkeklerin toplum içindeki rollerini ifade etmektedir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini en aza indirmek, kadınların sorunlarını çözmenin yanında erkekler için de artı bir kazanç olacaktır. Bugün için toplam nüfusun yarısına tekabül eden kadınların sınırlandırılmamış katılımı, demokrasi için gereklilik arz etmektedir. Dolayısıyla, kadınlarımızın kadınların temsilciliğini üstlenmeleri için her şeyden önce 'yöneticiliğe aday' olmaları gerekmektedir. Bu konuda kadını güçlendirecek ve destekleyecek ağların geliştirilmesi ve rol modellerin daha belirgin şekilde görünür hale gelmesi önem taşımaktadır. Özellikle bölgesel, ulusal ve uluslararası kalkınma, kadın ve erkek cinsiyet eşitsizliğini azaltacak ve ortak katkıyı artıracak projeler üretmede hem kadın siyasilerin hem de kadın akademisyenlerin etkin bir şekilde rol almaları gerekmektedir."
