AFRİKA'DA İSLAM'IN TARİHİ; 615 yılında bir grup sahabe Cibuti ve Eritre üzerinden bugünkü Etiyop'ya’nın kuzeyine, Aksum (Habeşistan) bölgesine gelmiş ve bir süre burada kalmıştır. Gelen sahabelerin tümü sonradan Arabistan’a geri dönmüş olsa da aralarında bölge kralı Necaşi’nin de bulunduğu yerel Müslümanlar burada kalmış ve kıtanın bilinen ilk Müslüman yerlileri olmuşlardır. İlk nesil Müslümanlar için güvenli bir sığınak imkânı sunduğundan, İslam tarihinde Afrika’nın yeri çok önemli görülmüştür İslam’ın Afrika’ya yaygın ve kitlesel olarak girişi iki bölge üzerinden olmuştur. İlk olarak kuzeydoğudaki Mısır’dan başlayan Müslüman yerleşimleri, daha sonra Doğu Afrika sahilleri boyunca sıralanan Somali, Kenya, Tanzanya ve Mozambik gibi kıyı şeridindeki bölgelerden devam etmiştir. İslam, ilk yıllarında Afrika’nın kuzeyinde genel olarak siyasi hâkimiyetle yayılsa da özellikle güneye ve içlere nüfuzu tamamen tüccar ve davetçiler vasıtasıyla olmuştur. Kuzeydeki çöl bölgelerinde İslamlaşma süreci 11. yüzyılda güney ve batı yönlerden gelen Arap göçmenler eliyle ilerlerken,Doğu Afrika kıyılarında da Suudi Arabistan, Umman, Yemen ve Mısırlı denizcilerin yaptıkları ticari seferler, İslam’ın bölgede yayılmasında etkili olmuştur. Kuzey Afrika’nın İslamlaşması 12. yüzyılda tamamlanmış, bölgede gayrimüslim olarak sadece Mısır’da küçük bir Kıpti azınlığı kalmıştır. İslam’ın gelişinden önceki dönemlerde kıtada yaşayan küçük Hristiyan azınlıklardan özellikle Nübye Çölü’ndeki gruplar, 14. yüzyılda İslamlaşmış veya buradan göç etmiştir. Bölgedeki Hristiyan topluluklardan yalnızca Etiyopya’daki Hristiyan azınlık siyasi bir güç olarak günümüze kadar kalmıştır. Yüzyılın ilerleyen dönemlerinde Afrika’daki ticaret rotaları Müslüman tacirler sayesinde canlanmış, bunların kurdukları koloni tarzı yerleşim birimleri kıtanın içlerine doğru yayılmıştır. Doğu Afrika’daki Harar kenti erken dönem İslam tarihinde dahi gerek ticaret gerekse eğitim merkezi olarak öne çıkan bir cazibe odağı haline gelmiştir.Bu bölgede sonradan çok sayıda küçük Müslüman emirlikler ortaya çıkacaktır. Buna karşın Batı Afrika’da ticaret rotaları ve o yollar boyunca oluşan yerleşimler, kuzeyden güneye ilerleyişini sürdürmüştür Müslüman idarecilerin özellikle Berberi ve Tuareg halkları arasındaki âdil yönetimleri sonrasında, iç bölgelere uzanan ticari hat âdeta İslam’ın da yayılma yönünü çizmiştir. Sahra bölgesindeki ticaret güzergâhı üzerinde, Gana ve Mali’ye sıklıkla gidip gelen kişilerin zamanla İslam’a girmeleri, Batı Afrika’da yeni bir dönem başlatmıştır. Ömer bin Abdülaziz zamanında, Kuzey Afrika bölgesine atanan adil valiler sayesinde geniş kitleler İslam’ı kabul etmiştir. Berberilerin, bölge valisi İsmail İbn Abdullah zamanında başlayan kitlesel olarak İslam’ı kabulleri, sonraki dönemde de sürmüştür. Senegambia denilen batı ve güneydeki sahil bölgesinde özellikle 11. yüzyıldan sonra Kanem ve Bornu gibi imparatorların İslam’ı kabul etmeleri ardından yerel birçok kabile İslamiyet’i benimsemiştir. İbni Batuta seyahatnamesine göre, Mali ve çevresindeki bölgelerde 1000’li yıllarda cuma günleri camiler tıklım tıklım dolmaktaydı 10. yüzyılda göçebe Berberi aşiretlerin başını çektiği Moravidlerin Senegal Nehri boyunca Gana’yı da içine alan siyasal bir yapı kurmaları, İslam’ın bu bölgede yerleşmesinde önemli katkı sağlamıştır Sahra Çölü ve çevresindeki ticaret, yüzyıllar boyunca Müslümanların denetiminde kalmaya devam etmiştir. Bu durumun siyasi sonuçları, bölgede kurulan çok sayıda yerel devletin varlığı sayesinde hissedilmiştir. SÖMÜRGE DÖNEMİ AFRİKA MÜSLÜMANLARI;19. yüzyıl Afrika halkları için gerçekten kapkara yılların başlangıcı olmuştur. Kıtada sömürge edinen ilk devlet Portekiz’dir. Portekizlilerin öncülük ettiği bölgeye yönelik saldırılar sonucu 15.yüzyıldan itibaren Afrika’nın bir bakıma “keşfedilmesi”, Avrupa devletlerinin kıyılardan içerilere hücumuna sebep olmuştur. Bu dönemde kıyıda bir bölgeyi ele geçiren güç, içerilere kadar olan geniş toprakların kendisinin olduğunu ilan ediyordu. 1876 yılına kadar Afrika’nın sadece %10’u Avrupa işgali altındayken 1890’a gelindiğinde bu oran %90’lara ulaşmıştır. Afrika kıtasının hemen hemen tamamının işgali ise yaklaşık 20 yıl gibi kısa bir zaman almıştır. Kıta fiilî olarak 1885-1960 yılları arasında Avrupalı sömürge yönetimlerinin idaresinde kalmıştır. Bu süre zarfında meydana gelen olaylar, sömürgeci güçlerin yerli halklar ve yerel yöneticiler üzerindeki etkileri, günümüzde de devam etmekte olan çatışma ve sınır sorunlarının temelini oluşturmaktadır Avrupalı güçlerin Afrikalılar üzerindeki ilk yıkıcı etkisi, köle ticareti ile başlamıştır. Atlantik Okyanusu üzerinde yapılan köle ticareti, Afrika toplumlarının dönüşümünde belirleyici bir rol oynamıştır. Aralarında Müslümanların da bulunduğu köle Afrikalılar,19. yüzyılın sonuna kadar Avrupalılar tarafından gerek kıta içinde gerekse kıta dışında ve Amerika’daki şeker tarlalarında karın tokluğuna çalıştırılmıştır. Sudan Angola Uganda Somali Angola Uganda Sudan Tanzanya Zimbabve Darfur / Sudan Garisya / Kenya Ruanda Kamerun Liberya Ruanda Sokode Centre Ville Malavi Orta Afrika Cumhuriyeti Malavi Leshoto Ruanda Madagaskar Şeyseller Mozambik Sierra Leoenl Kongo Leshoto Namibya