Dolar

32,4375

Euro

34,7411

Altın

2.439,70

Bist

9.915,62

2020 yılı bütçesi görüşmelerinde son gün

İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu:'Türkiye'nin yüzde 20'si, gelirin yüzde 47'sini almaktadır. Her çocuk, 5 bin 500 dolar borçla doğmaktadır' - İYİ Parti Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu:'Hukuk, kalkınmanın bismillahıdır. Hukukun üstünlüğünü sağlayacağız. İYİ Parti olarak liyakatı merkeze yerleştireceğiz'

5 Yıl Önce Güncellendi

2019-12-21 00:05:34

2020 yılı bütçesi görüşmelerinde son gün
İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, "Türkiye'nin yüzde 20'si, gelirin yüzde 47'sini almaktadır. Her çocuk, 5 bin 500 dolar borçla doğmaktadır." dedi.

TBMM Genel Kurulunda 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin son gün görüşmelerinde İYİ Parti Grubu adına ilk konuşmayı yapan Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu, bütçe yapma hakkının Parlamentonun en temel haklarından birisi olduğunu, ancak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle bu hakkın Parlamentodan alındığını savundu.

Türkiye'deki ekonomik gelişimin 2008'den beri negatif ayrışma içerisine girdiğini, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişle bu ayrışmanın devam ettiğini öne süren Tatlıoğlu, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne ait son 2 yıllık büyüme ortalaması yüzde 1,5 civarında. Bu, Türkiye'yi taşıyacak bir büyüme değil. Türkiye'yi bir bisiklet gibi düşünürsek, ayakta kalmak için yüzde 5 büyümesi lazım. Türkiye'nin normali yüzde 7'dir ve Türkiye'nin yüzde 7'lik büyümeye gücü vardır. Türkiye'yi yüzde 7'lik büyümeye sürükleyecek veya yükseltecek şartlar, araçlar ve atmosfer oluşturulabilir." diye konuştu.

Sosyal Güvenlik Sistemi'ne (SGK) değinen İsmail Tatlıoğlu, "218 milyar lira sosyal güvenlik açığımız var. Bu bütçe, gelir ve harcamayla SGK'yi sürdüremeyiz. Türkiye'de 21,5 milyon çalışan görünüyor. Bizim, asgari 38 milyon insanımızı SGK'ye kayıtlı çalışan yapmak zorundayız." ifadelerini kullandı.

Tatlıoğlu, daha önce sıradan bir vatandaş olarak yurt dışına çıktığında Türkiye Cumhuriyeti pasaportuna duyulan saygı nedeniyle gurur duyduğunu ama şimdi milletvekili sıfatıyla yurt dışına çıktığında sorgulandığını kaydetti.

İsmail Tatlıoğlu, "Biz bu değiliz, bundan çıkacağız. Hukuk, kalkınmanın bismillahıdır. Hukukun üstünlüğünü sağlayacağız. İYİ Parti olarak liyakatı merkeze yerleştireceğiz. Türkiye'nin entellektüel sermayesini ve ekonomik coğrafyasını değerlendireceğiz. Buna olan imanımız, siyaset yapma nedenimizdir. Türkiye yapısal tıkanıklığı aşacak güçtedir. İyleştirilmiş parlamenter sistem ve yapısal reformla bu sıkıntılardan çıkacağız." şeklinde konuştu.

- "Bütçenin bir vizyonu yok"

İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu da vatandaşlardan tahsil edilen vergilerin denetiminin TBMM'nin en önemli yetki ve sorumluluklarından birisi olduğunu kaydetti.

Meclis'in fiilen bu yetkisini kaybettiğini öne süren Dervişoğlu, "TBMM, öncelikle kendi vasfına, kendi haklarına sahip çıkarak hareket etmek zorundadır. Meclisimizin üstün iradesi ve vasıfları, yürütme erki tarafından tahakküm altına alınsa da Meclisimiz, milletin kendisine verdiği hakkı savunacaktır." değerlendirmesi yaptı.

Bütçede köylünün, işçinin, esnafın ve geniş halk kesimlerinin taleplerine yer verilmediğini ileri süren Müsavat Dervişoğlu, "Bu bütçe, maaşların nasıl ödeneceğine, sosyal yardımların nasıl karşılanacağına, faizlerin ne şekilde kapatılacağına, müteahhitlerin beklentilerine nasıl cevap verileceğine göre kurgulanmıştır. Vizyondan mahrum, misyonunu belirleyememiş, hedeflerini ortaya koyamamış bir bütçe ile karşı karşıyayız." dedi.

Dervişoğlu, 2019 bütçesinde öngörülen bütçe açığının 80 milyar olduğunu, ancak yıl sonunda 139 milyar olarak gerçekleştiğini, 2020 bütçesi için öngörülen 139 milyarlık açığın da bu yönetim anlayışıyla 200 milyarın çok üzerinde çıkacağını savundu.

Güllük gülistanlık bir Türkiye tablosu çizildiğini öne süren Müsavat Dervişoğlu, şöyle konuştu:

"Türkiye'nin yüzde 20'si, gelirin yüzde 47'sini almaktadır. Her çocuk, 5 bin 500 dolar borçla doğmaktadır. Türkiye kişi başına milli gelir sıralamasında 2002'de 70'nci sıradayken, bugün 81'inci sıradadır. İşsiz üniversite mezunlarının oranı 2004'de yüzde 12,9 iken bugün yüzde 27,5 olmuş durumda. Türkiye'nin brüt dış borç stoku 2002 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 54,8'i iken, bugün bu oran yüzde 61,9'dur. Türkiye dünya basın özgürlüğü endeksinde 157, hukukun üstünlüğü endeksinde 109, yargı bağımsızlığında 104, demokrasi endeksinde 110'uncu sıradadır. 2002 yılı kişi başına düşen vergi geliri 640 dolar iken, 2020 yılı kişi başına düşen vergi geliri 1650 dolardır."

Sayıştay raporlarına da değinen Dervişoğlu, devlet kurumlarında çok sayıda yolsuzluk, usulsüzlük ve israfın tespit edildiğini iddia etti.

Sayıştay raporunda Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün Avrupa Birliği'nden Suriyeli sığınmacılar için aldığı 60 milyon euroluk hibeyi kayda almadığının tespit edildiğini ileri süren Müsavat Dervişoğlu, söz konusu 60 milyon euronun akıbetini sormayı boyunlarının borcu olarak gördüklerini söyledi.

Dünya Bankası verilerine göre dünyada en çok kamu ihalesi alan 10 şirketten 5'inin Türkiye'de olduğunu belirten Dervişoğlu, "Adalet ve Kalkınma Partisi yalnızca ihale dağıtma hususunda değil, aynı zaman Kamu İhale Yasası'nı değiştirme hususunda da rekoru elinde tutuyor. 17 yıl boyunca Kamu İhale Kanunu yaklaşık 190 kez değiştirildi. Bir ülkede ortalama ayda bir kere Kamu İhale Kanunu neden değişir? O ülkede kanuna göre ihale değil, ihaleye göre kanun yapıldığı için değişir." görüşünü dile getirdi.

- "Suriyelileri ülkelerine göndereceğiz"

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre Türkiye'nin dünyada en fazla sığınmacı barındıran ülke olduğuna işaret eden Müsavat Dervişoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Suriyeli sığınmacı sayısı Türkiye'nin kültürel ve etnik dokusunu değiştirecek bir hızla artıyor. Şu anda her 15 kişiden biri Suriyeli. Suriyeli sığınmacılar vatanlarına geri gönderilmezlerse, 2040 yılında Suriyeliler Türkiye nüfusunun yüzde 10'unu oluşturacak. Daha bugünden Kilis'te Türk nüfusu 90 bin iken, Suriyeli nüfusu 130 bine ulaşmış durumda. 2040 yılında Şanlıurfa, Gaziantep ve Hatay Türk kenti olmaktan çıkacak, Adana ve Mersin yarı yarıya Türk kimliğini yitirecek. Böyle bir demografik artış ile Türkiye'de milli devletin ayakta kalması mümkün değildir. Suriyelilere vatandaşlık vermek Türkiye'nin yalnızca bugününe değil, aynı zamanda geleceğine yapılmış bir ihanet olacaktır. Böyle bir ihanetin hesabını tarih ve millet karşısında veremezsiniz.

Batı güçleri Suriyeli sığınmacıların entegrasyon politikalarını savunsa da Suriyeli Araplar ile Türk toplumu arasında sosyolojik bir bütünleşme mümkün değildir. Suriyeli sığınmacılara geri dönecekleri bir vatan vermek, Türkiye'nin görevi olmalıdır. Suriyeli sığınmacıların vatanlarına geri gönderilmesi, bu milli güvenlik sorununun bertaraf edilmesi için de Türkiye açısından zaruridir. Hiçbir surette Suriye'nin kuzeyinin boşaltılmasına, demografik olarak PKK'ya terör devleti kurması için tahsis edilmesine, Suriyelilerin ellerinden vatanlarının alınmasına izin vermeyeceğiz. Suriyelileri vatanlarını geri göndereceğiz."

Dervişoğlu, AK Parti'nin dış politikasını eleştirerek, hükümetin "Türk milleti odaklı değil, Müslüman Kardeşler odaklı siyaset" uyguladığını ileri sürdü.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni de eleştiren Müsavat Dervişoğlu, "içeride ve dışarıda Türkiye'deki toplumsal sorunları derinleştiren temel problemin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" olduğunu iddia etti.

"Cumhurbaşkanı'nın bu sistemde Türk milletinin değil, bir siyasi kesimin temsilcisi konumunda" olduğunu öne süren Dervişoğlu, "Bugün TBMM en temel görevi olan vergi sarfında fiili bir denetim ve kontrol yetkisine bile sahip değilse, bunun çözümü güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüştür." değerlendirmesinde bulundu.

- "Tek adam" eleştirilerini kabul etmiyoruz"

AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı, yerinden söz alarak Müsavat Dervişoğlu'nun eleştirilerine cevap verdi.

Bostancı, Türkiye'nin insani değerler temelinde ve mazlumların sesine kulak veren geleneksel bir dış politika yürüttüğünü belirtti.

"Tek adam" eleştirilerinin de sürekli dile getirildiğini anımsatan Naci Bostancı, "Bu eleştirilerin arkasında esasen Sayın Cumhurbaşkanı'nın karizmatik bir figür olarak siyasette oynadığı rol vardır. Eleştirileri bu şekilde dile getiren arkadaşlar, odaklarına Cumhurbaşkanı'nı alarak buradan bir siyasi netice devşirmeye çalışmaktadırlar. Bütün hedeflerinde Cumhurbaşkanı olması dolayısıyla böyle bir propagandayı yürütmektedirler." şeklinde konuştu.

Haber Ara