DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Devam ediyor, edecek...

2010-01-18 07:51:00

Hakkı Özdemir, henüz yayınlanmamış romanı Mutsuzluk Fotoğrafları'nda, "Herkes gibi olmayanlar, herkes için büyük bir tehlikedir" diyor. Yani, değerli eleştirmen Ömer Lekesiz'in de altını çizdiği gibi; "Uydum kalabalığa" demek, sizi tehlikesiz ve düşmansız biri yapar. Fakat öte yandan, İtalyan şair Cesare Pavese, "Her tepe bir şahsiyettir" diyerek, önemli bir tespitte bulunuyor. Herkes gibi olmayan, kalabalığa uymayan isimlere bir bakın: Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu, İsmet Özel, Mustafa Kutlu, İsmail Kara... Zirve kabul edilen ve hakikaten öyle olan bu isimler, ortaya sadece eser değil, şahsiyet de koymuşlardır.

Herkes gibi olanlar, kalabalığa uyanlar, zaten büyük sanatçı olamaz. Ama iyi bir solcu veya sağcı olabilirler. Solculuk ve sağcılık üzerinden edebiyatı tartışmak veya edebiyatı böyle bir zemine çekmek ise esaslı sanatçıların yapmadığı ve hiçbir zaman yapmayacakları bir iştir.

Ülkemizde sol anahtarını elinden düşürmeyen ve bu anahtarla kendine yeni kapılar/imkânlar açanlar olduğu kadar, sağa çekip bir şeyler bekleyenler de az değildir. Ama her daim görüldüğü gibi, kimse kendini uzun süre saklayamıyor, saklayamaz. Sağcılık üzerinden kahramanlık yapanların çoğu, en çok da edebiyatçılar, şimdilerde atlarını kamuya bağladılar veya bağlamaya çalışıyorlar. Demek ki bize kahramanlar değil, işini iyi yapan, bir iç kanama gibi sessiz ve derinden giden insanlar lazımmış.

Şunu unutmayalım: Çanakkale Savaşı sırasında 215 okkalık mermiyi tek başına kaldıran ve İngiliz savaş gemisi Ocean'ı safdışı bırakan Seyit Onbaşı; soyadı kanunundan sonra Kahraman, Yaman, Aslan, Topçu, Şanlı gibi soyadlarından birini değil, "Çabuk" soyadını tercih etmiştir.

İşte böyle insanlar...

Her fırsatta sol ve sağ ayrımını körükleyenlerin, edebi ve fikri manada bu ayrılığı keskinleştirmeye çalışanların, menfaat söz konusu olduğu zaman, nasıl bir dayanışma içine girdiklerini sıklıkla görüyoruz. Özellikle son beş-altı yılda...

İsim vererek konuyu başka yerlere çekmek veya çektirmek istemiyorum. Sadece şöyle bir kitabı hatırlatayım, yeter: Ortak Bir Şeyleri Olmayanların Ortaklığı. Yazarı, Alphonso Lingis.

Cumartesi günkü Nurettin Topçu Sempozyumu'nda, akademisyenlerden biri, hukuk ile ahlakın arasındaki farkı şöyle özetledi: "Hukuk, bir eylemin sonunda hesap sorar. Ahlak ise hesap sormayı başa alır." Son beş-altı yılda, yolsuzluk ve dolandırıcılık suçlamasıyla yargı önüne çıkıp hukuka hesap veren "sağcıların", hatta "İslamcıların" sayısındaki artış, sizce neyin işareti, alameti?

Bir şeyin, mesela bir caminin, kitabın, fikriyatın birden fazla tarihi vardır. Sözgelimi Mısır Çarşısı'nın inşa tarihi 1660, ihya tarihi 1943'tür. Huzur'un veya Tutunamayanlar'ın inşa tarihi ile ihya tarihi birbirinden farklıdır.

Tabi bir de "imha tarihi" var. Şu anda oraya doğru gidiyoruz.

Acilen-ihtiyaçtan, şu dört kavrama tekrar sarılmamız icap ediyor: Hakkaniyet, Merhamet, Mesuliyet ve Ciddiyet...

Güzel Ahlak ise her daim çatımızdır, olmalıdır!

 

MilliGazete

Görüş Bildir Bizimle Paylaş