Dolar

32,4375

Euro

34,7411

Altın

2.439,70

Bist

9.915,62

Vicdanı 'Arayış'ta aramak

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-02-03 13:39:45

Vicdanı 'Arayış'ta aramak

TİMETÜRK | HABER MERKEZİ

EDİTÖR MASASI

Sinema tekniği açısından baktığınızda Michel Hazanavicius'un The Search (Arayış) filmini beğenmemeniz, hikayesine eleştiriler getirmeniz veya kabaca filmi abartılı bir senaryodan ibaret görmeniz muhtemel. Ancak bir sinema filminin sadece kadraj, hikaye, oyuncu performansları ya da yönetmen özeninden ibaret olmadığını düşünüyorsanız Arayış'ta bulacağınız çok şey var demektir.

Evvela Arayış'ın yönetmeni bir tebrik ve teşekkürü hak ediyor. Çünkü kendisini Müslüman olarak tanımlayan yönetmenlerin ve Müslüman ülkelerin sinemacılarının çoktan unuttuğunu Çeçenistan dramını hatırlaması ve bu dramı - eksikleri olsa da - anlatmaya çalışması oldukça anlamlı bir girişim. Çok değil sadece 3 yıl önce 5 ayrı dalda en iyi film ödülü kazanan The Artist'in yönetmeni Michel Hazanavicius'un bir yönetmen açısından mayınlı arazi sayılabilecek bir alana girerek gösterdiği cesaret elbette dikkat çekici ve dikkat çekici olmalı da.

1999 yılında başlayan II.Çeçenistan Savaşı'nı olanca gerçekliğiyle aktaran Arayış, savaşın sebeplerini basitleştirmeden ve "Teröre karşı operasyon" retoriğine hiç girmeden izleyiciye aktarıyor. Yeltsin'in gitmeden önce son hamlesini; Vladimir Putin'in Başbakan olmasını ve Putin'in iktidarıyla Çeçenistan Savaşı arasındaki ilişkiyi aktarırken de Arayış pek çok 'vicdan' sahibinden daha dürüst davranıyor. Arayış'ı izlediğinizde anlıyorsunuz ki Rusya I.Çeçenistan Savaşı'na nazaran istihbarat teknikleri noktasında daha da profesyonelleşmiştir ve Rus halkı I.Savaş boyunca Yeltsin'e gösterdiği tepkiyi Putin'e göstermemektedir. Hazanavicius, bu siyasal gerçekliklere saplanmadan savaşın asıl yüzüne hızlıca dönüş yapıyor Arayış'ta. Kısaca söylemek gerekirse politik denklemin gölgelerini filmde görebiliyorsunuz ancak Arayış'ın size asıl göstermek istediği bu değil.

Herşey Hacı karakterinin anne, baba ve ablasını Rus askerlerinin vurduğu sahneyle başlıyor. Küçük kardeşini kucaklayan Hacı, askerler köyü terk eder etmez yola düşüyor. "Yola düşüyor" dediğimize bakmayın aslında kimden kaçacağını bilen fakat nereye kaçacağını bilemeyen çaresiz bir çocuk olarak savaştan olabildiğince uzağa gitmeye çalışıyor. Hacı, hiç konuşmadan, hiçbir soruya cevap vermeden ve hiç kimseyle iletişim kurmadan Nazran sokaklarında dolaşmaya başlıyor. Avrupa Birliği İnsan Hakları Komitesi'ni temsil eden Carole ile tanışması da Nazran sokaklarında yiyecek aradığı günlere denk geliyor. Batılı paradigmanın anlamını kaybettiği Kafkasya'da, dünyanın 'medeni' kısmındaki insanların bu drama rağmen hayatlarını nasıl gündelik dertlerle sürdürebildiğini anlamaya çalışan Carole için Hacı bir anlamda 'gerçeklerin' sembolü. Hacı ile iletişim kurmaya çalışırken aslında kendi iç dünyasındaki gerçeklerle de yüzleşen Carole, bir yandan da Çeçenistan'ı dramı dünyaya anlatabilmek için çırpınmaktadır. Hacı'nın derdi mümkün olduğunca normal bir yaşam arayışıyken, Hacı'nın öldüğünü sandığı ablasının arayışı da kardeşlerinin kendisidir. Bütün bunların arasında Carole de bir anlamda kendi hayatı için bir 'amaç' ve belki de bir 'umut' arayışındadır.

Filmi zaten görmek isteyeceğinizi var sayarak asıl hikayeyi bu kadar aktarmamızın yeterli olacağı kanısındayız. Ancak hikayenin bir de görünmeyen tarafı. Hepimiz bir katilin nasıl yetiştiğini, bir askerin sivilleri nasıl gözünü kırpmadan öldürdüğünü, bir 'terörist'in üzerindeki bombayı nasıl tereddüt etmeden patlattığını merak ederiz. Dahası bununla da kalmayız ve sivillerin katledildiği, bir canlı bombanın patladığı ya da bir 'terörist'in öldürüldüğü görüntülerin medyada araçsallaştırılmasına dahi 'makul' bir gözlükle bakmaya başlarız.

Arayış, hepimizin bir nebze 'makul' görmeye başladığı bu şiddet çağında, şiddetin araçları olan katillerin nasıl yetiştiğini iyi resmeden bir sanatsal materyal. Kolya'nın esrar içerken nasıl Rus Ordusu'na katılmaya mecbur edildiğini ve insani yanının nasıl törpülendiğini, gördüğü sivillere nasıl ateş ettiğini Arayış kadar içten anlatan sinema filmini çok fazla göremeyeceğiniz bir vakıa. Sıradan bir asker olarak Rus Ordusu'na katılan Kolya artık sivillerin öldürülmesine karşı duyarsız ve öldürmeye meyilli bir katil haline gelecektir. Elbette bütün askerlerin katil olduğunu söylemek mümkün değil. Ancak dün Çeçenistan'da soğukkanlı katiller haline dönüşen askerler türlerinin tek örneği değildi. Daha sonra soğukkanlı katiller haline dönüşen İsrail askerlerini ve nihayet sivillere varil bombası attığı helikopterin içerisinde sigara içip eğlenebilen Suriye Ordusu mensuplarını da hep birlikte izledik. Elbette annesinden masum bir bebek olarak doğan bu insanların neler yaşayıp soğukkanlı bir katil olduğunu anlamaya çalışmanın da garipsenecek bir tarafı yok. Rakel Dink, bebeği katile dönüştüren sistemi sorgulamaktan bahsediyordu ki bizce de bir insanı hiçbir gerekçeye ihtiyaç duymadan ve kimi katlettiğini umursamadan insan öldürmeye iten sistem sorgulanmaya değer. Arayış'ın değeri de belki bu sistemi sorgulamasından ileri geliyor.

Film boyunca kendisini arayan ve filmin sonunda kendisini bulan Carole, Dış İlişkiler Komitesi'ne Çeçenistan'ı anlatırken beyaz perdeye yansıyan kısacık görsel hikaye uzun metraj bir filmin küçük bir parçası değil bir kısa filmin kendisi olsaydı belki de bütün dünyanın konuştuğu bir etki oluşturabilirdi.

Arayış'ı izlemek belki sinema tekniği açısından çok daha üst düzey Hollywood filmlerini izlemekten sizi mahrum bırakacak. Ancak emin olun ki bir Hollywood filminde göremeyeceğiniz yalınlıkta bir gerçeği Arayış'ın Hacı'sı Abdulhalim Mamatsuiev muhteşem oyunculuğuyla size gösterecek.



Haber Ara