Dolar

32,4433

Euro

34,7450

Altın

2.439,80

Bist

9.915,62

Savaşta çocuk olmak

10 Yıl Önce Güncellendi

2014-11-26 11:10:14

Savaşta çocuk olmak

TIMETURK BLOG / İBRAHİM SEVİM


Savaş ortasında çocuk olmak her şeyini kaybetmekti aslında..yaşadığın şehri, oyunlarını, hayallerini…
“1992-1995 yılları arasındaki Bosna Savaşı’nda yaklaşık 110 bin kişi hayatını kaybetti. 2 milyon kişi ise evlerini terk etmek zorunda kaldı. Yaşları 11-60 arasında değişen 20 ile 50 bin kadın ise, birçoğu toplama kamplarında olmak üzere düzenli bir şekilde tecavüze uğradı.”“Özellikle bazı radikal Sırpların Boşnak kadınlarına tecavüz etmesinin nedeni onları hamile bırakarak Boşnak neslini yok etmek.Ne acı ki, sadece “12” kişi tecavüz suçundan yargılandı verilen en büyük ceza ise 34 yıl ile sınırlı kaldı. Tecavüze uğrayan kadınların bazıları öldürüldü, birçoğu intihar etti, bir o kadarı hala psikolojik destek almaya devam ediyor.”

“Sırp erkeklerin tecavüzüne uğrayan Bosnalı kadınların bıraktığı çocuklar ise şimdi Avrupa’daki çocuk pornosunda en acımasız şekilde kullanılıyor.”

“insanlık” diye bir şey yeryüzünde varsa ; onların kattıkları her hangi bir değer olduğunu düşünmüyorum. “İnsan,Hak,Hukuk” kelimelerini aynı cümlede kullananlara en müstesna yerlerimle gülüşüm! Hiçbir varlık tecavüzcüsüne bu denli davetkâr olmamıştır her halde!

Her fırsatta dünyanın dört bir yanında ezilen Müslümanlar için nutuklar atan, organizasyonlar yapan ve artık bu işi meslek haline getirenler; STK’lar, siyasi partiler, dernekler,kanaat önderleri vs. ilk hamle size! Ben kendimi kandırılmış ve aldatılmış hissediyorsam sebebi sizlersiniz! Ufkunuz yapabildikleriniz kadardı. Asla ötesine geçemediniz! Bizim hayallerimizi de becerebildiklerinizle sınırladınız! Hiçbir zaman kesin çözümler için çabalamadınız. Kendi iradesizliğinizden türeyen günü kurtarmak için icat edilmiş pansuman tedbirlerinize bizleri de alet ettiniz! Şimdilik bu kadar yeter dediniz ama yetmedi, yetmeyecek de!

Eminim ki; Bosna’ya Türk insanının, Türk devletinin yaptıklarını nasıl görmezden gelirsin diyenler olacaktır. Görmezden gelmiyorum, sadece yeterli olmayan çabaların yeterliymiş gibi gösterilmesine isyan ediyorum. Yoksa aklınızdan geçirdiğiniz fedakârlık tablolarını ben de yakinen bilirim! Bosna’ya, Filistin’e, Çeçenistan’a, Keşmir’e ve daha nicelerine yapılan yardım gecelerinde yürekten ağlayanlara şahidim, üstündeki ziynetten utanarak bir çırpıda hepsini bağışlayanını da! Ama sorun şu ki bu geceler hiç bitmiyor ve bitecek gibi de görünmüyor! Zira kimse ortaya hakikatli bir çözüm önerisi koymuyor! Herkes suret-i haktan görünüp rol kapma telaşında.

Bosna’da savaş hiç bitmedi. Diğer coğrafyalarda bitmediği gibi. “Enformasyon Çağı” diye yaftaladıkları bu asrın en “yavşak” tarafı duygularınızı uzaktan kumanda edebilmesidir. Onlar gösterirse bilirsiniz. Hangi acıya ne kadar süreyle ağlamanız gerektiğine onlar karar verirler. Bir ticarethanenin iflasını ilan etmesi misali savaşın başladığını veya bittiğini ilan ederler mekanik bir sesle. Ne sevinirken ne de üzülürken hareket ettiğiniz sebepler size aittir. Anlamlandıramadığınız duygular eşliğinde elinizde bir kumandayla şaşkınca bir ekrana bakarken buluverirsiniz kendinizi. Şayet ekrandan size pompalanan vakıaya olumlu bir katkınız olduğunu zannederek, muzaffer edalar takınan zavallılardan değilseniz!

Hepimizin hafızasında travmatik bir yer işgal etmektedir Mostar Köprüsü’nün yıkılışı. Onun yerle bir edilişi bir taş yığınından çok daha fazlasını ifade etmektedir elbette. O her şeyden önce, hastalıklı Saiklerle hareket eden, sakat zihinlerin şekillendirdiği, barbar bir medeniyetin(!) tüm dünyaya meydan okurcasına sergilediği “Vandallığının” bir simgesidir. Bu yönüyle muhakkak ki yeniden inşa edilerek gereken cevap verilmeliydi. Lakin her seferinde içine düştüğümüz o amansız yanılgıya kapılıp mesele bundan ibaretmiş algısı yaratılmamalıydı. Bir cevap vermek niyetindeyseniz bunu ancak yeniden bir medeniyet inşa ederek mümkün kılabilirsiniz. Bu da dört başı mamur, üzerine kafa yorulmuş bir medeniyet tahayyülünü gerekli kılar. “Bin bir Gece” dizisini ihraç ederek zihinlerin ırzına geçmeyi değil!

Mostar’ı yeniden inşa etmekle iş bitmiyor. Bin bir Gece’den başka sunabileceğiniz bir şey yoksa heybenizde, geçtiğiniz yerlerin yürüyüşünüzden sarsılmasını beklemeniz niye? Bosna’da savaş bitmedi! Saraybosna’da hala savaşın üzerinden geçtiği ümmet yetimlerinin ırzına geçiliyor! Üstelik bu kez bambaşka nedenlerle bu zulme rıza göstermeye mecburlar. Üstelik bu kez kendilerini sizin yaptığınız dizilerdeki hayat tarzını hayal ederek avutuyorlar! Onların üstünden geçen anasını mezata çıkarmış Avrupalı değil aslında bizim vurdumduymazlığımız…

Haber Ara