Dolar

32,3341

Euro

35,1740

Altın

2.241,45

Bist

8.718,11

Çok Evlilik(Teaddüdü Zevcat,Çok eşlilik ) ve Nedenleri

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-02-19 11:24:17

Çok Evlilik(Teaddüdü Zevcat,Çok eşlilik ) ve Nedenleri
Şeyhül-İslam Musa Kazım Efendi, Külliyatın'da şöyle de­mektedir: "Teaddüt-i zevcat, nikahtan maksadı asli (asıl mak­sat) olan evlat yetiştirmeye bir hizmettir. Ve teaddüt kadınlar için zulüm değil, lütuf ve merhamettir.15 Çünkü durumu müsait bir erkek, birden fazla evlenmemiş olsa, erkeklerden adetçe fazla olan kadınlar sefalete düşer ve zina ve fuhşa meyl ederek çoğu metres olarak vakit geçirirlerdi. Güzellikleri gi­dince de kimse bir daha yüzlerine bile bakmaz, dünya ve ahi­rette perişan olurlardı. Bugün batı aleminde olduğu gibi. Bir zamanlar şehvetperestlerin dostları olan kadınlar, ihtiyar­layınca köpekler ile arkadaş olmuşlardır.
Dünyanın harpsiz yaşadığı çok az görülmüştür. Mesela, İstiklal Harbin'de Allahü-ekber dağlarında üç gün içerisinde sadece soğuktan 70.000 gencimiz ölmüştür. 250.000 kadarı Çanakkale'de, bunların tamamı kadarı da diğer cephelerde şehit olmuştur. Bu gençlerin hanımları ve şehit olanlarla evle­necek genç kızlarımız, bundan sonra yalnız başlarına hayatın zorluklarına mı terk edilmeli idiler, yoksa fahişe mi ol­malıydılar? Aynı durum bugün İran ve Irak harbinde dul kalan zavallı kadınlar için de vardır. Birden fazla evliliğe düşüncesizce karşı çıkanlara soralım: Her iki taraftan ölen bi­rer milyona yakın evlenme çağındaki insanların boşluğunu dolduracak olan hangi formülü teklif· edebilirsiniz?

Diğer bir zaru,ret de şudur: Evlenmekle neslinin devamını düşünen bir kimsenin çocuğu olmazsa, o erkeğin hanımını boşaması mı, yoksa İbrahim (a.s.)'in Hacer validemizle ev­lendiği gibi diğer bir kadınla evlenmesi mi daha iyidir?
İSLAM dininin müsaade ettiği hususlardan biri de, -dört­ten fazla olmamak şartı ile- birden fazla kadınla evlenmektir. Dörtten fazla kadınla evlenmek, (mesela beş-altı kadını bir arada nikah altında bulundurmak) haramdır. Bilhassa İslam düşmanı çevrelerin İslam dinine hücum ettikleri bu konuyu açıklamak isteriz.

İslam hukukunda, her ne kadar dörde kadar nikah ve izdi­vaca müsaade edilmiş ise de, yine esas olan bir kadınla evlen­mektir. Birden fazlasına müsaade ise, ahlaki ve ictimai zaru­retler üzerine müsade edilmiştir. Ve kadınlar arasında adalete ve eşit surette geçime riayet olunması şart koşulmuştur. Aynı zamanda islam hukukunda, zevceler arasındaki eşit muamele­nin zahiren imkan dahilinde olduğu, fakat kalbi alakaları eşit bir şekilde yürütmenin insan kudreti dışında ve güç bir şey olduğu belirtilmiştir.

Bu hususları (yani, İslam hukukunun öne sürdüğü bu hü­küm ve şartları, bu zaruretleri, ferdi ve ictimai ihtiyaçları) ni­kaha dair nazil olan ayetlerin ışığı altında inceleyelim:
İslamda birden fazla kadın ile evlenmeye müsaade etmek üzere Allah Teala şöyle buyurmuştur:
"Eğer yetim kızlar hakkında (onlarla evlendiğiniz tak­dirde) adaleti yerine getiremiyeceğinizden korkarsanız, sizin için helal olan (diğer) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikah edin. Şayet (bu suretle de) ada­let yapamıyacağınızdan endişe edip korkarsanız, o za­man bir (tane ile), yahut sahip olduğunuz cariye (ile iktifa edin). Bu (tek zevce ve cariye) sizin (haktan) eğrilip sapmamanıza daha yakındır."
(Nisa süresi, ayet:3)

İslamın zuhürundan önce zevcelerin sayısı sınırsızdı. Onun için bir adamın on, hatta daha fazla karısı bulunabilirdi. Bu ayet-i celile ile zevcelerin sayısı azami dörde indirilince, dörtten çok karısı olan müslümanlar, fazlasını derhal terkettiler. Zevceler arasında yedirme, giydirme, barındırma ve gece­leme gibi hususlarda tam bir eşitlik ve adalete riayet edilmesi şarttır. Bu temin edilmeyince bir zevce ile iktifa etmek uygun düşer. "Bu (tek zevce veya cariye) sizin (haktan) eğrilip sapmamanıza daha yakındır" kaydı da asıl olan adalet ka­idesinin bir tek zevce ile evlenmekten ibaret olduğunun açık bir delilidir.

Düşünmeli ki, bu ayetin gelişi zamanında on ve daha fazla kadına sahip olan adamlar vardı. Cenab-ı Allah bunu azami dörde indirmiş, onu da "adalet" esasına dayamıştır. Bu suretle gittikçe çok kadınla evlenme azalmış. Müslümanların ekserisi bir kadınla yetinmiştir.

Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Şarih Terceme ve Şerhi'ni yapan merhum Kamil Miras, yukarıda manası zikre­dilen ayet-i kerimenin tercemesini dercettikten sonra şu açıklamada bulunuyor:

[Bu ayetin mazmununu açıklayan sebeb-i nuzülü hakkında müteaddid rivayetler vardır. Sahihayn'da Hazret-i Aişe'de naklolunan bir rivayete göre, Urve İbni Zübeyr -ki, Hazreti Aişe'nin kardeşi Esma'nın oğludur- Hazret-i Aişe'den, terceme ettiğimiz ayetin manasını sormuştu. Hazret-i Aişe şöyle cevap vermiştir:

- Ey hemşirezadem, bu ayette zikrolunan yetimden murad bir kızdır ki, o öksüz kızcağız bir erkeğin vesayet ve himayesi altında iken hamisi, onun malına ve güzelliğine imrenerek ni­kah ederdi. Nikah ederken de mehrini-içtimai mevkii itibariyle onun emsali kızların mehirlerinden eksik takdir ederek adalet­sizlik yapardı. Bu ayet-i kerime nazil olarak bu yolda mal düşüncesiyle ve emsalinden noksan mehir ile öksüz kızları al­datarak nikah etmekten nehyolunup kadınlardan lüzum ve ihtiyaca göre iki, üç ve nihayet dört kadınla evlenebilmelerine müsaade olundu.

Rivayete göre savaş adetlerindeki baskınlarla, harb ve cihad gibi sebeplerle birçok kızlar yetim kalarak bir erkek himayesine sığınırlardı. Bu suretle bir erkeğin himayesinde, çok sayıda. haklarına riayet edilemeyecek miktarda kadınlar toplandı. Böyle yetimlerin haklarını korumak için erkeklerin bu yetimlerden başka kadınlarla ve luzumuna göre iki, üç ve en çok dört kadınla evlenebilmelerine müsaade olundu. Bu müteaddid kadınlar arasında da adalet temin edilmesinden korkulursa, bir hür kadınla, yahut bir cariye ile evlenilmesi ve bununla iktifa olunması emrolundu.

Görülüyor ki, birden fazla zevceye müsaade, kocanın kadınlar arasında adalete riayet etmesi şartıyle kayıtlıdır. Fakat bu ortak kadınlar arasında adalete riayet edebilme mümkün müdür? Bu, Nisa süresinin 129. ayetinde şöyle bildiriliyor:
"Kadınlar arasında manevi olan sevgi gibi adalet (ve müsavatı tatbik) etmenize ne kadar hırs gösterseniz, asla güç yetiremezsiniz. Bari (birine) büsbütün meyle­dip de ötekini (ne dul, ne kocalı bir durumda) askılı gibi bırakmayın. Eğer (nefsinizi) ıslah eder, (haksızlıktan) sakınırsanız şüphe yok Allah çok bağışlayıcı, çok esir­geyicidir."

Birden fazla zevcesi olan bir erkeğin, ahlak itibariyle birbi­rinden farklı olan kadınlardan birisine, gönlü fazla meyledebi­lir. Bu hal, insanın iradesi haricinde tabii bir halet-i rühiyedir. Bu cihetle şimdi tercüme ettiğimiz ayet-i kerimede, kadınlar arasında adalet etmeyi ne kadar arzu ederseniz ediniz, gönlü­nüzün temayülüne hakim ve icra-i adalet etmeye muktedir olamazsınız, buyurulmuştur.

Bu ayet-i kerimenin tefsirinde müfessir Beyzavi merhu­mun rivayet ettiği bir hadisde Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) de: ''Bir er kişi ki, iki karısı olup da bun­lardan birisine fazla meylederse, kıyamet gününde o kişi mahşer yerine bir tarafı sarkık olarak gelecektir." buyurmuştur.
Yine böyle, izhar-i temayül (birine fazla ilgi) edip icra-i ada­let (adaletle hareket) edemeyecek olanların. " ... Eğer bu şekilde (maddi yönden) adalet yapamıyacağınızdan korkarsanız bir tane seçin ... " mealindeki kavl-i şerif müci­binde bir kadınla iktifa etmeleri emrolunmuştur.

Nasıl ki teaddüd-i zevcat ayetinin izahında bir erkeğin vela­yeti altında beş on yetim kızın toplandığı Hazret-i Aişe'den riva­yet olunmuştur; tarihin her devrinde milletler arasında zuhür eden kanlı muharebelerin meş'um tesirleriyle erkek nüfusu azalıp, kadın nüfusu birkaç misli artmıştır. Birinci Cihan Harbi'ni ve İstiklal Savaşı'nı müteakip meb'us olarak Afyonkarahisar mülhakatını gezerken, koca köylerde yirmi yaşından yukarı ve elli yaşından aşağı beş-on genç ancak görü­lebiliyordu. Bunca şehidlerin dul kadınları ile öksüz kızlarını aileleri arasında himaye edecek velileri yoksa, bunları kim ko­ruyacak? Yine böyle daimi esir-i firaş (yatağa düşmüş) bir aile kadınına ve ev işlerine kim bakacaktı? İşte bunlar köy hayatında benzerleri pek çok görülen zaruretlerdir.

Buhari'nin nikah bahsindeki rivayetine göre, Enes Bin Malik (radıyallahü anh) erkekle kadın nüfusu arasındaki nisbetin ahir zamanda daha ziyade artacağını, bir kişinin himayesi altına elli kadının sığınacağını rivayet etmiştir.
İslam aile hukuku çok sayıda evlenmeye ancak bu zaruret­ler karşısında müsaade etmiştir. Yoksa behimi (hayvani) bir ar­zuyu tatmin etmek için değiL.

Teaddüd-i zevce meselesinde itiraz olunan birçok cihet, bu­nun kadınlık gayret ve kıskançlığıyle telif olunmaması id­diasıdır. Hakikaten kadınlar fıtraten (yaratılışta) kıskançtırlar. Gerçi zevcin de zevcesine karşı taşkın bir kıskançlığı vardır. Nasıl ki, müellif Buhari'nin Gayret ünvaniyle açtığı bir babındaki rivayetine göre, ensar ulularından Sa'd İbni Ubade bir kere, "Karımla beraber bir erkek görürsem hiç aman ver­meden onu kılıcımın keskin ağzı ile vurup tepelerim", demiştir. Bunun üzerine Resul-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) mecliste bulunanlara: "Sa'd'ın bu gayretine şaşıyor musunuz? Emin olunuz ki, ben ondan da gayretliyim. Allah da benden ziyade gayretlidir." buyurmuştur.
Allah Teala'nın gayretini, -Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)'in rivayetine göre Resulüllah (sallallahü aleyhi ve sel­lem) şöyle tefsir etmiştir:
"Mü'minin, Allah Teala'nın haram kıldığı şeyler işlememesidir."

Abdullah ibni Mes'ud'dan (r.a.) olan bir rivayete göre ise, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): "Allah Teala (kulları hakkında) herkesten ziyade gayret sahibi olduğu içindir ki, kullarına fevahişi (yani sözden ve kötü işten ibaret çirkin huyları) haram kıldı" buyurmuştur.

İslam hukuku kadınlardaki bu taşkın derecede kıskançlığı dikkate alarak, vaktiyle erkeklerin sayısız kadınlarla evlenme­lerini yasaklamış ve onu mahdut bir adede indirmiştir ki, azami haddini dört olarak tayin etmiştir. Bunu da mutlak bir şekilde bırakmayıp erkeğin nikahı altına almış olduğu kadınlar arasında adaleti gözetmesi şartına bağlamıştır. Müslüman ol­mayan müşrik bir -kadınla müslüman olan erkeğin evlenip yuva kurması, İslam dininde haram kılınmıştır.
15) Külliyatı Şeyhu'l~islam Musa Kazım Efendi sh. 262

Haber Ara