Dolar

32,2020

Euro

35,0069

Altın

2.504,53

Bist

10.643,58

'Kadına şiddetin önlenmesi için medya profesyonelleri de eğitilmeli'

Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Akbulut, kadına yönelik şiddetin, olay gerçekleştiğinde haber olarak görüldüğünü, bunun, şiddeti engelleyici ve caydırıcı olmadığını ifade etti. Bunun, ciddi bir sorun olduğunu belirten A

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-02-28 11:45:17

'Kadına şiddetin önlenmesi için medya profesyonelleri de eğitilmeli'
Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Akbulut, kadına yönelik şiddetin, olay gerçekleştiğinde haber olarak görüldüğünü, bunun, şiddeti engelleyici ve caydırıcı olmadığını ifade etti. Bunun, ciddi bir sorun olduğunu belirten Akbulut, bu nedenle özellikle medya profesyonellerinin bu yönde ciddi bir eğitime ihtiyacı olduğunu söyledi.

Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Akbulut, kadına yönelik şiddet olayının birçok etmene bağlı olarak geliştiğini söyledi. Şiddetin nedeninin ekonomik olacağı gibi, toplumsal ve kültürel de olabileceğini belirten Prof. Akbulut, şunları kaydetti: "Toplumda alışılagelmiş, toplumsal cinsiyeti belli kalıplara sokan anlayışlar var. Evin merkezinin erkek olduğu, işte çalışacaksa erkeğin çalışması gerektiği, kadının yerinin aslında evi olduğu, çocuklarına bakması gerektiği bir anlayış bulunuyor. Bunlar yerleşik şeyler. Bu, neyi çıkarıyor? Bu tür vakalarda kadınlar, eğer ekonomik bağımsızlığını kazanmak ve aile ekonomisine katkı yapmak istiyorsa, normla karşılaşıp bir sıkıntı yaşıyor. Şiddette politik ve ideolojik etmenler de var. Toplumsal cinsiyet eşitliğini düzenleyen bir takım kanunlar var. Bu kanunlar, örneğin bu tür vakaların ortaya çıkmasında bazen caydırıcı olmayabiliyor, tam tersi, aslında neredeyse bu tür vakalar herhangi bir cezayla karşılaşmaması gibi bir sonucu doğurduğu için teşvik edici bile olabiliyor. Bu anlamda daha caydırıcı olan sorunun başka boyutlarını da görmeyi sağlayabilecek bir takım düzenlemeler yapmak gerekiyor."

Prof. Akbulut, bu tür vakalar gerçekleştiğinde medyanın çok ciddi bir şekilde düşünmesi gerektiğine işaret ederek, "Haberleştirirken nelere dikkat etmeliyim? Kadına yönelik şiddet, vakalar gerçekleştirildiğinde haber olarak görülüyor. Bu, çok ciddi sorun. Medya, bu konuda duyarsız davranıyor. Yapmış olduğu haberlerle de ne yazık ki kadına yönelik şiddeti engelleyici caydırıcı olmayabiliyor. Hepsi için aynı şeyi elbette söyleyemeyebiliriz. Bu yüzden özellikle medya profesyonellerinin bu yönde ciddi bir eğitime ihtiyacı var. Sadece bu sektöre yeni girmiş gençlerin değil. Bizatihi yıllardır çalışmakta olan insanların da bu konuda ciddi bir farkındalığa ihtiyacı var. Keza filmlerde, dizilerde benzer örnekleri görebiliyoruz. Kadın karakterler eziyetlere uğruyor, haksızlığa uğruyor ancak bir şekilde hukuki mücadeleye girmiyor. Bunlar aile içinde kalıyor ve üzerleri örtülüyor. Bunlar neyi beraberinde getiriyor? 'Bu tür şeyler, olağan şeylerdir, meşrudur'. Hayır, meşru olmadığını, bunların cezai müeyyideleri gerektiren suç olduğunu ortaya koymak gerekiyor. Senaryoların böyle değiştirilmesi gerekiyor. Bunları izleyen izleyiciler de kendilerine yönelik bir şey yaşadığında, bunların suç olduğunu bilsinler ve bunlara yönelik hukuki mücadelelerini başlatsınlar. Ama ne yazık ki haberlerde, dizilerde def'aten gören izleyiciler meşru olduğunu düşünüyorlar. 'Olur böyle şeyler. Zaten adam da kötü niyetli değildi, seviyordu' diye düşünüyor. Öyle şey olmaz."

Prof. Dr. Akbulut, vatandaşların da bilinçli olması gerektiğinin altını çizdi. Akbulut, bilinçli medya okur yazarının olabilmesi için de bir takım düzenlemeler yapılması gerektiğini dile getirdi. Akbulut, şöyle dedi: "Son yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda medya okur yazarlığı derslerini zorunlu ya da seçmeli olarak yetiştirmeye başladı. Bu konuda yetişmiş eleman olmadığı için bir takım sıkıntılar var. Biz de diyoruz ki aslında medya okur yazarlığı sadece okullardakiler için gerekli değil, yetişkinler için de gerekli, hatta yetişkinler için daha da gerekli."

Aile bireyleri arasındaki iletişim eksikliğinin de sorunun çözümünü aksattığını belirten Prof. Akbulut, "Ailenin birlikte geçireceği vakit çeşitli nedenlerle minimize edilmiş durumda. Birlikte geçirilecek ortak zamanda da ne yazık ki televizyon izleniyor. Çoğu evde televizyon, yaşayan bir organizma gibi açık bulunuyor. Öyle olmaması gerekiyor. Aile bireylerinin bir arada bulunduğunda, en azından yemek yerken kaliteli birliktelik geçirmesi gerekiyor, bir şeyler üretmesi gerekiyor." dedi.


Haber Ara